10 Aralık 2012 Pazartesi

Voyvoda'nin kazigina laf soyletmeyen kose yazari Kirikkanat,in hakaret dolu yazisi.

Yasadigi hayat monoton gelmis olmaliki birden voyvoda' nin kazigini agzindan dusurmeyip avukatligina savunan Osmanli ya hakaret edecek kadar ahlaksizlasan kosebasi yazari Mine Kirikkanat (demeye dilimiz varmiyor)'nin son yazisindan sonra sokaga hangi yuzle cikacagi(tabii hala kaldiysa) merak konusu.


uzun yıllar milliyet'e fransadan haberler veren bu hatun kişi, radikale transfer olmuştur. yazıları kadar aşk hayatıyla da ön plandadır. 4 kere evlenmiş ve ilk kocası çetin altan'dır. saulnier soyadlı adamdan da ayrılan, aldatma ve aldatılmalarıyla kendi cevresinde bol bol bahsi gecen ahlak timsali Kazik ve Voyvoda Duskunu Kirikkanat'in Osmanliya hakaret iceren o yazisindan alintilar...


Eflak Prensi Vlad Besarab, o yıl kardeşi Prens Güzel Radul'la (Radu cel Frumos) birlikte babaları Ejderha Vlad (Drakula) tarafından Osmanlı Sultanı'na rehin olarak Edirne Sarayı'na gönderildiğinde, sadece 11 yaşındaydı.
İki rehin prense Edirne'deki sarayda çok iyi davranıldı, ilerde Osmanlı'ya hizmet eğitimini de Sultan Murat'ın "içoğlanı" kadrosunda aldılar...
Ama Sultan'ın gözdesi Vlad'dı. Öyle ki genç prens sakalı bıyığı çıkıp "içoğlanı"kadrosundan emekli olunca; İkinci Murat kendisine 6 yıl süreyle duyduğu şefkatin karşılığını da cömertçe ödedi. 1448'de 17 yaşına basan Vlad'ı voyvoda unvanıyla bezeyip yanına bir ordu kattı ve Eflak tahtını fethe gönderdi.
Ne var ki Vlad Besarab, önce velinimetinin ordusuyla alıp iki ay sonra yitirdiği, ardından tekrar oturduğu Eflak tahtına iyice yerleşip, kaidesini artık güvencede hissettiği an... Rehin kalan kardeşi Radul'u gözden çıkararak Osmanlı'ya isyan bayrağını çekti.
Artık 31 yaşındaki Eflak Voyvodası Vlad'ın başkaldırdığı payitaht İstanbul olup, sahibi de "enfiye kutusunda kurutulmuş gül yaprakları koklamayı pek seven" Fatih Sultan Mehmet'ti.
Prens Vlad, 1462 başından itibaren İstanbul'dan gelip de karşısında sarığını çıkarmayı reddeden tüm elçi ve ulakların sarığını kafalarına çiviyle çaktırdı. Tuna boylarına ordu kaldırıp 30 binden fazla Osmanlıyı kazığa geçirdikten sonra Eflak ve Boğdan'da Romence "Kazıklı" anlamına gelen Tepeş lakabını aldı.


Fatih Sultan Mehmet, babasının eski gözdesinin uçan kaçan Osmanlı'dan kazıkla çıkardığı "içoğlanlığı" hıncını öğrenince gazaba gelip, Eflak Voyvodası Vlad Tepeş'e karşı düzdüğü ordunun başına kimi geçirdi biliyor musunuz? İçoğlanıyken aldığı eğitime sadakat gösteren rehin kardeşi, Güzel Radul'u...
Osmanlı ordusu Eflak'ı aldı, Güzel Radul 15 Ağustos 1462'de voyvodalık tahtına oturdu ama, kazıkçı kardeşini ele geçiremedi. Vlad Tepeş, sığındığı Macarlar tarafından esir alındı. 12 yılın sonunda serbest bırakıldığında, yine Eflak'a dönüp 1476'ya kadar voyvoda olarak hüküm sürdü. Aralık ayında Osmanlı ordusuyla girdiği savaşta öldürüldü ve 300 askeri kazığa geçirilirken, Vlad'ın kesilen kafası Fatih Sultan Mehmet'e gönderildi.
Dünyadaki hiçbir imparatorluk tarihinde, Osmanlı Sarayı'ndaki kadar beşik cinayeti işlenmemiş, hiçbir imparator ve kral, Osmanlı sultanları kadar çok oğul katletmemiştir. Hatta Batılı saraylarda veliaht olmasın diye oğul ve kardeş katli parmakla gösterilecek kadar azdır. Çünkü hiçbirinin tekeşli evlilik dışı ilişkileri ve metres sayısı; odalık, cariye, nikâhlı nikâhsız eşle dolup taşan Osmanlı haremi kadar kalabalık olmayıp, peydahlanan çocuk sayısı da sultanlarınki kadar yüksek değildir. Biseksüel ve pedofil egemen sayısı da öyle...
2012 yılında Osmanlı tarihindeki tahta rakip oğul ve kardeş katlini vacip kılan uygulamayı "Devleti böldürmemek için akılcı bir yöntemdi" diye sunmak, gericiliğin vahşi zihniyetidir. Günümüz Türkiye'sine dayatılan genel cehalet ve özel "tarih karartması" da, zaten "Down sendromlu" olması arzulanan halkın,"Yahu İngiltere İmparatorluğu'nda tahta rakip oğul ve kardeş katli vacip değildi. Acaba Osmanlı'dan daha uzun sürmeyi, hem de bölünmeden nasıl başardı" diye sorgulamaktan bile aciz kılmaktadır.

Hiç yorum yok: