SABETAYCILIK VE TUM GIZLI YONLERI(TANIKLARI VE BELGELER)




Sabetay Sevi
-


1626 Yılında İzmir'de Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Sabetay Sevi 1665 yılında kendisinin Tevrat'ta beyan edilen ve dünyaya gelip "vadedilen topraklar" da Yahudiliği tekrar hakim kılacak olan Mesih (İsa) olduğunu iddia etti. (VAAD EDİLEN TOPRAKLAR, İSRAİL BAYRAĞINDA İKİ MAVİ ÇİZGİYLE SEMBOLİZE EDİLEN, NİL VE FIRAT ARASINDA KALAN BÖLGEDİR. KIBRIS'I, SİVAS'A, ERZURUM'A KADAR DOĞU VE GÜNEYDOĞU BÖLGEMİZİ, GÜNEY'DE MERSİN, ADANA DAHİL BİZİM TOPRAKLARIMIZI İFADE EDER.) Bir din adamı olan Sevi'yi başka Yahudi din adamları da kabul edip destekleyince büyük bir Yahudi kitlesi onun arkasına takıldı ve devletlerinin de olmamasının acısıyla bu amaca giden yolda ve Siyonizmi ortaya çıkaracak süreçte onu desteklediler. Kudüs'teki Yahudi önde gelenleri Sevi'yi desteklemedikleri gibi, onu dinlerini bozan bir düzenbaz olarak gördüler ve Osmanlı Sarayına şikayet ettiler. .... Evet Gizem Dünyasının Prensi Sabetay Sevi ve Sabetaycılar konusunda basında çıkan bu konuda yazılanları, yazılacakları sizlere bu bölümde sunmaya çalışacağız. Gerçekten farklı bir dünyaya gireceksiniz. Her yazı sizi diğer bir yazıya götürecek...
Türkiye'de bugün 100 - 200 bin nüfusa sahip bu gizli azınlık, pek çok köşe başını tutmuştur. Son on yılda bankalardan milyarlarca dolar hortumlayan ve sonra da dışardan ithal ettikleri gizli dinlilerle kendilerini aklatanlar bunlardır. İsrail'in önünü açmak için bu topraklarda 30.000 insanın hayatına mal olan PKK olayının arkasında da bunlar vardır. İyileri de vardır, kötüleri de. Geldiği yere hak ederek gelenleri de vardır, fırsat eşitliğini yok etme pahasına köşe kapmaca oynayanları da. TANI BUNLARIN HEPSİNİ!
Sabatayist mezhebe/dine mensup olduğu bilinen bir kaç örnek isim: (Bu bilginin kesinlik derecesi %99'dur. İnanmayan verdiğimiz kaynaklardan araştırır, kendi aklıyla bulur. Gelen tepkilerden anlaşıldığı kadarıyla bazı ziyaretçilerimiz bu listedeki isimlerin Sabetaycı olduğuna inanmıyormuş... Ah, bu listenin aslında çok çok uzun olduğun bilselerdi. Kaynak veriyoruz, oradan okuyun.)
Ali Kırca
Ali BabacanReha Muhtarİhsan DoğramacıSezen Aksu - Tarkan Tevetoğlu
Kemal Derviş
Çetin Altan
Cüneyd Zapsu (RTE Danışmanı)
Güneri Civ(a)oğlu
Güngör Uras
Gülben Ergen
İsmet Berkan
M. Ali Birand
M. Ali Erbil
Mehmet BarlasMelih Kibar
Ruhat Mengi
Serdar Bilgili
Tansu Çiller
Tunca ToskayUmur Talu
Mesut YılmazMurat Birsel
Osman Ulagay
Okay GönensinGüngör Mengi
Tuncay ÖzilhanDinç BilginCavit ÇağlarHüsamettin Özkanve daha yüzlercesi...


Sabetaycı Yapılanma -1
Bundan dört ay önce (Ocak 2003) internet aracılığıyla başlatmış olduğumuz Sabetaycı Yapılanmaya Karşı Bilinç ve Tercihli Alışveriş İnsiyatifi (S.B.T.A.I.)önemli mesafe aldı ve katılımlarla bir sivil toplum hareketi haline geldi. Bu hareketi başlatan yazımızın yenilenmiş halini aşağıda bilginize sunuyor, sizi vatandaşlık sorumluluğunuz adına kendiniz ve ülkeniz için bilinçli olmaya ve çevrenizi bilinçlendirmeye çağırıyorum.
Bu yaziyi "derin devlet/derin irade", laiklik, 28 Subat ve basörtüsü konularinin temelindeki gerçek olgunun aydinlanmasina katkida bulunmak, Mehmet Şevket Eygi, Yalçın Küçük ve Abdullah Muradoğlu'nun kapilarini açtigi ancak bilgisizlik ve bazi çekincelerle daha fazla üstüne gidemedikleri müslüman kimlikli yahudilik (sabetaycilik) konusunu devlet, özel sektör ve sivil toplum örgütleri bazindaki yapilanmalari açiklayip isimler vererek (yazimin amaci insanlari desifre etmek degil bir yapiyi ortaya koymaktir, sadece bazi örnekler vermekle yetinecegim) anlatmak amaciyla yaziyorum. Amacim bir cadi avi baslatmak degil Türkiye'nin özgür iradesi adina halkin bilinçlenmesi ve 'tercihli alışveriş insiyatifi'ne katılmasıdır. Bu emailin ardından alacağınız ikinci email sabetaycılıkla ilgili bazı yazılar ve sabetaycıların isim ve soyadlarini nasil seçtiklerini gösteren bilimsel bir çalismadan (bu çalisma internette bir çok sitede yayinlandi, çalismada da belirtildigi gibi buradaki bazi soyisimlerine sahip müslüman Türk aileler oldugu gibi soyadi bu çalismada verilmemis sabetayci aileler de vardir; buna göre okuyunuz) oluşmaktadır.
Bu yazinin sonunda ünlü sabetayci yazar Orhan Pamuk'un New York'ta bir özel sohbette "Bizim bir devlete ihtiyacimiz vardi. Önce Müslüman olduk ve uzun maceralardan sonra Türkiye'yi elimize geçirdik" diyerek neyi kastettigini, Okan Bayülgen'in İstanbul kökenli olmayan insanları neden hor gördüğünü, Yalçin Küçük'ün neden 'Türkiye İsrail'in rezerv devletidir' ve 'bu ülkede bir yere gelebilmek için sabetayci olmak gereklidir' dedigini anlayacaksiniz (Buna bir ekleme de ben yapayim: sabetayci degilseniz bir yere gelebilmek için mason olmak çok fayda sağlar). Her din ve etnik kimlikten Türk vatandasi bunlarin derinligine bilincine varmadigi sürece Türkiye'nin mutlu ve basarili insanlarin özgür iradelerince yasadigi adil bir ülke olabilecegini sanmiyorum.
Her seyden önce cemaatin bir mensubu olarak "sabetayci" ve "sabetaycilik" isimlerini sevmedigimi, bunlari anlami çarpitan yapma isimler olarak gördügümü belirtmek zorundayim. Dogru kelime 'yahudi asilli' olmalidir, neticede Sabetaycilik bir Yahudi tarikatidir; bu yüzden bu yazida her iki terimi de kullanacagim. Günümüzde dini vecibeler eskisi kadar yerine getirilmiyor olsa da inançlar muhafaza ediliyor ve irk da bozulmamistir (Sabetay Sevi Selanik'e 350 yil önce sürülmüs olabilir ancak 50 yil öncesine kadar evlilikler tamamen cemaat içinden yapilmistir. Halen de cemaat içinden evlenenler müslümanlarla evlenenlerden çok daha fazladir. Inancimiza göre bir müslümanla evlenmek dinsizlik ve kirlenmisliktir). Dini vecibeleri farkli ölçülerde yerine getirenler hala önemli sayida olsa da Ilgaz Zorlu'nun ifade ettigi elitist ve zengin sabetaycilarin sabetayci olmayi bir 'farklilik' anlamina indirgedigini ve laikligin bir din haline gelmekte oldugunu kabul ediyorum; bu ikinci olgu da musevilige tepkiden çok islama ve müslümanliga karsitliktan kaynaklaniyor.
Simdi yukarida bahsettigim gibi yahudi asilli kisilerin yapilanmalarini kurumlar bazinda açiklayacagim.
ÜNIVERSITE: Ülkemizin hemen bütün önemli üniversitelerinin rektörleri yahudi asillidir. Bu da basörtüsünün neden siyasal islamin simgesi oldugu aldatmacasiyla çarpitildigini, rektörlerin neden yeni hükümete böylesine sasirtici bir çikista bulunduklarini açikliyor zannederim. YÖK baskani Kemal Gürüz, Istanbul üniv. rektörü Kemal Alemdaroglu ve medyatik yardimcisi Nur Serter, Koç üniv. rektörü Seha Tiniç, Galatasaray üniv. rektörü Erdogan Teziç, Bilgi üniv rektörü Lale Duruiz ve eski rektör Ilter Turan, Bogaziçi üniv. rektörü Sabih Tansal ve eski rektör Üstün Ergüder, Isik üniv. rektörü B. S. Yarman, Marmara üniv. rektörü Tunç Erem sabetayci (yahudi asilli)dır. Medyada çok görülen ve kanaat önderi olarak sunulan Asaf Savas Akat ve esi Nilüfer Göle, Eser Karakas, Ahmet Insel, Taner Berksoy, Kenan Mortan gibi hocalar ve medyada ismi çok geçen hukuk profesörlerinin çogunlugu sabetaycidir. Nasil Sisli Terakki ve Feyziye Isik Mektepleri cemaatin ortaögrenim okullariysa Isik ve Bilgi üniversiteleri de yüksekögrenim kurumlaridir.
ORDU: 28 Şubat'ın mimarı olan ve laiklik ve Atatürkçülük konusunu sasirtici üsluplarda dile getiren Çevik Bir, Dogu Aktulga, Dogu Silahçioglu (Sultanbeyli ilçesine dindar çogunluga nispet olsun diye izinsiz Atatürk heykeli diktiren pasa) ve Yalçin Isimer (GATA'nin açilisinda 'belleyecegiz' konusmasini yapan pasa) yahudi asillidir. Yalçin Pasa ayni zamanda masondur. Ülkemizde Atatürkçülük açik ara bir numarali istismar konusudur. 1930'larin dünyasinda Atatürk'ün cumhuriyet yönetimini oturtmak ve reelpolitik geregi yaptigi bazi köseli uygulamalar gerçek ilkeleriyle sanatli bir biçimde karistirilip retorikle süslenerek 'dogru budur' diye sunuluyor. Her kurumun içinden cemaatimiz mensubu birileri dezislamizasyonu rasyonalize etme, çikar saglama ve temayüz etme adina onu daha çok sahiplenir görünüp istismar ederken bazi saf müslüman Türkler de onlardan geri kalirlarsa suçluluk hissedeceklerinden veya kurumlarinda ilerleyemeyeceklerinden dolayı bu oyuna bilinçsizce katilmaktadirlar; Türkiye'nin içinde bulundugu illüzyonun sebebi budur.
Ordu, cemaatin disisleri kadar olmasa da oldukça güçlü oldugu bir kurumdur, çesitli dönemlerde genelkurmay baskanina kadar her düzeyde pasalarimiz oldu. Halen de Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman cemaatimiz mensubu her seviyede bir çok general ve kurmay subaylarimiz bulunuyor. Terfilerde ve atamalarda cemaat mensuplari gözetilir, harp okullari ve sinif okullarina mutlaka yeterli sayida ögretmen gönderilmesine dikkat gösterilir. ASAL'da her zaman birileri bulundurulur; eger ayni yüksek gelir düzeyine sahip aileler arasinda bir arastirma yapilsa sabetaycı olanlarin müslüman Türklere göre çok daha rahat yerlerde askerlik yaptiklari görülecektir. Bir diger nokta askeri alimlardir: ordunun alim yaptigi ekipman ve silah tüccarlari/aracilarin önemli bir bölümü sabetayci yada sabetayci baglasigidir.
Ordu içindeki sabetaycı yapılanmanın gücüne örnek olarak Oyak şirketi olan Renault MAİS'in son üç genel müdürü Ateş Ünal Erzen, Onur Baytok ve İbrahim Aybar'ın ve Aselsan'ın genel müdürü Necip Kemal Berkman'ın sabetaycı olduğu örneğini verebilirim. Oyak grubu sabetaycıların yoğunlukta olduğu ve terfilerin çoğunlukla cemaat içinden gerçekleştiği bir gruptur.
SIYASET: Tansu Çiller ve esi Özer Uçuran, Rahsan Ecevit (her iktidar döneminde ve özellikle 1974'te cemaatin devlet içinde güçlenmesini saglamis çok önemli bir isimdir), Erdal Inönü'nün esi Sevinç Inönü (Sohtorik'lerden), DTP'nin basina geçirilen Mehmet Ali Bayar, Ismail Cem (dedelerinden biri hahamdir), Kemal Dervis, Sükrü Sina Gürel, Bülent Tanla, Sefa Sirmen, Hüsamettin Özkan'in dünürü Erdogan Alkin, Cem Uzan'in esi Alara Koçibey, Altan Öymen, eskilerden Haluk Bayülgen, Barlas Küntay, Hayrettin Erkmen, Ahmet Isvan yahudi asillidir. Ayrica komünizmin Türkiye'deki ilk öncüsü Mustafa Suphi, 80 öncesi komünist liderlerden Mehmet Ali Aybar ve Behice Boran, günümüzden Ercan Karakas da sabetaycidir. Osmanli imparatorlugunun çöküsüne sebep olmus Ittihat ve Terakki'nin önde gelenleri ve birer mason olan Cavit bey ve Dr. Nazim sabetaycidir (Talat ve Cemal pasalar da masondur, masonluk Osmanli devletinde Selanik merkezli yayilmistir. II. Abdülhamit'i deviren Hareket Ordusu da Selanik'ten yola çikmistir.). Adnan Menderes'in başbakanlık müsteşarı Ahmet Salih İlkorur sabetaycıdır ve döneminin maşrık-ı azamıdır; locaların Atatürk tarafından kapatılmasından sonra masonluğun Türkiye'deki ikinci doğuşunu gerçekleştirmiş kişidir. 27 Mayıs ihtilali de esasında bir Karakaş-Kapani çekişmesinin sonucudur. Bu çekişme Yakubilerin tarafsız kalmadığı bir ortamda günümüzde de devam etmiş ve İsmail Cem'in cumhurbaşkanlığı adayı sırasında iyice belirginleşmiştir. Cemaatte 'kendinden menkul bir mesih bozuntusu' olarak görülen Ilgaz Zorlu bu çekişmede Kapancılar adına çalışmaktadır (Zorlu'nun tüm ifşaatlarına rağmen hala öldürülmemiş olmasının bir sebebi bu, diğeri de ölümünün kamuoyunun ilgisini tamamen sabetaycılık konusu üzerine yoğunlaştıracak olması tehlikesidir). Cem Boyner'in YDH'si ve Ismail Cem'in YTP'si basarisizliga ugramis birer sabetayci insiyatiftir. Ismail Cem ve Mehmet Ali Bayar'in siyasi çizgilerinin farkli olmasina ragmen seçim öncesi ittifak kurma düsüncelerine kimliklerinden dolayi sasirmamalidir. Cemaatin önde gelen işadamları 1970'lerde grevleri körükleyen solculara karşı ve 1990'lardan itibaren Refah partisinin büyümesini önlemek adına MHP'yi parasal olarak desteklemeyi bir politika olarak benimsemiştir (MHP sabetaycı bir parti değildir sadece cemaat çıkarları MHP'nin desteklenmesini gerektirmiştir.)
DISISLERI: Disisleri cemaatin isdünyasiyla birlikte en güçlü oldugu alandir. Disisleri bakanlarimizin ve diplomatlarimizin önemli bir kismi yahudi asillidir. Ismail Cem, Sükrü Sina Gürel, Ilter Türkmen, Emre Gönensay, Coskun Kirca, Onur Öymen, Kaya Toperi, Zeki Kuneralp, Özden Sanberk, Yalim Eralp, Filiz Dinçmen yahudi asillidir. Bu diplomatlar emekliliklerinden sonra medya tarafından uzman ve kanaat önderi olarak sunulmaktadır.
DIGER BÜROKRASI: Yargitay Cumhuriyet Bassavcisi Sabih Kanadoglu, Merkez Bankasi eski baskani Gazi Erçel, simdiki Hazine Müstesari Faik Öztrak, Cumhurbaskanligi sekreteri Tacan Ildem yahudi asilli bürokratlardir. MİT müsteşarı olmanın şartı sabetaycı yada mason olmaktır. Knedisi de mason olan Şenkal Atasagun'un (babası bir generaldi) selefleri olan Ziya Selışık, Fuat Doğu ve Sönmez Köksal vs. masondurlar. Hiram Abas da masondur. 12 Eylül yönetimi tarafından kendisine MDP'nin kurdurulduğu orgeneral Turgut Sunalp 80 öncesinin kontrgerila örgütü Ergenekon'un başıdır ve aileden masondur.
SIVIL TOPLUM ÖRGÜTLERI: ÇYDD ve ÇEV tamamen sabetayci insiyatifle kurulmus sivil toplum örgütleridir. ADD (Atatürkçü Düsünce Dernegi) Atatürk'ün bir araç olarak kullanilmasi amaciyla cemaat tarafindan kurulmustur. Üç onur kurucusundan biri Kapancilar kolundan Münci Kapani'dir ki diger iki onur kurucusundan da en az birinin cemaatten oldugunu saniyorum, ayrica dernegin 1. numarali kurucusu kayitlarda Hifzi Veldet Velidedeoglu olarak geçer ki kendisi sabetaycıdır. Gazeteciler Cemiyetinin son iki baskani Nezih Demirkent ve Nail Güreli yahudi asillidir. TÜSIAD da yari yahudi-insiyatifli bir kurumdur. YASED baskani Faruk Yöneyman da sabetaycidir. Cemaatin en güçlü ve kamuoyunu yönlendirmede en çok umut baglanan sivil toplum örgütü TESEV'dir ki 16 yönetim kurulu üyesinden benim tanidigim su isimler yahudi asillidir: Özden Sanberk, Yilmaz Argüden, Can Paker, Üstün Ergüder, Ilter Turan, Ilter Türkmen, Ersin Kalaycioglu. Ayrica yahudi olan Ishak Alaton da (Ishak bey'in digerlerinin aksine nüfus kagidinda da musevi yazar, yani sabetayci degildir) bu vakfin yönetim kurulu üyelerinden biridir. Bu tür sivil toplum örgütleri kurulurken, yönetime adam seçerken ne olur ne olmaz diyerek kadronun tamamen sabetayci olmamasina özen gösterilir. Diger üyeler mason localarinin sabetayci olmayan üyelerinden, aparat diyebilecegimiz baglasiklardan ve sempatik isimlerden seçilir. Ahmet Salih İlkorur gibi Hür ve Kabul Edilmis Masonlar Büyük Locasi'nin merhum büyük üstadi Sahir Talat Akev de sabetayciydi (yerine geçen Demir Savasçin kendisi gibi sabetayci olan Can Atakli'nin kayinbiraderidir). Mimar Sinan Locasi'nin eski üstadi muhteremi Resat Atabek, yine üstadi azamlardan Cumhur Ferman da sabetaycilardandir. Masonluk bugün cemaatin organize olmasinda çok önemli bir islev görürken sivil toplum örgütlerimiz de medyayla birlikte kamuoyunun istenildigi yönde olusturulmasina hizmet etmektedir.
BASIN: Cumhuriyetin kurulusundan beri Türkiye'de basin sabetayci güdümlü olmustur. Ahmet Emin Yalman, Sedat Simavi, Haldun Simavi, Abdi Ipekçi, Zekeriya Sertel yahudi asillidir. Sabah ve ATV'nin sahibi Dinç Bilgin yahudi asillidir. Bu grubun hemen bütün önemli isimleri yahudi asillidir; Güngör Mengi, Ruhat Mengi, merhum Gülçin Telci, Murat Birsel, Okay Gönensin, Levent Tüzemen, Ilker Sarier, Sedat Sertoglu, Ercan Arikli vs. NTV'nin sahibi Ferit Sahenk (Dogus grubu) yahudi asillidir (NTV bugün cemaatin Can Paker ve TESEV güdümlü programlarla kamuoyunu yönlendirdigi en önemli TV'dur). Dünya gazetesinin kurucusu Nezih Demirkent ve genel yayin yönetmeni Osman Arolat sabetaycidir. Milliyet, Hürriyet, Radikal, Posta, Kanal D ve CNNTürk'ün sahibi Dogan grubu ve Aksam, Show TV ve Cumhuriyet'in % 40 hisse sahibi Çukurova gruplari da Isdünyasi bölümünde anlattigim gibi cemaat baglasigidir. Vatan gazetesi eski Sabah çalisanlari tarafindan çikarilmaktadir, sabetaycıdırlar. Medyamizin önemli simalari olan Nuri Çolakoglu, Güneri Civaoglu, Mehmet Ali Birand, Can Atakli, Ali Sirmen, Gülgün Feyman, Umur Talu, Aziz Üstel, Nazli Ilicak, Cengiz Çandar, Ilnur Çevik yahudi asillidir. Mehmet Barlas da esi Canan Barlas (Can Paker'in kardesi) dolayisiyla cemaatle akraba ve kraldan fazla kralcidir. Murat Belge sabetaycı Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun yeğenidir. İletişim yayınlarını kurarken arkasındaki finansör sabetaycı Osman Kavala'ydı. Hep basındaki sabetaycı yazarlardan bahsedilir ama Zeynep Göğüş ve Mehmet Altan gibi eşleri sabetaycı olan yazarlar unutuluyor. Gazeteler ve televizyonlarda toplumu yönlendirmek için kanaat önderi olarak sunulan kimseler arasında sabetaycılar ağırlıktadır ve is dünyasinin genelinde oldugu gibi sabetayci birilerini çalistirmak bir medya kurumunun basarisi için olmazsa olmaz bir parametredir.
ISDÜNYASI: Koç Grubu ve Çukurova Gubunun üzerinde hem büyüklükleri hem de yapilarinin ilginçligi sebebiyle özellikle duracagim. Akkök grubunun sahibi Dinçkök'ler, Sahenk'ler (Dogus grubunun sahibi olan bu ailenin Ayhan Sahenk vakfi'nin logosu Davud yildizinin stilize edilmis halidir), Eczacibasi'lar, Koçman'lar, Cem Boyner, Tekfen'in sahiplerinden Feyyaz Berker, Feyyaz Tokar, Bezmen'ler, Edin'ler, Özgörkey'ler, Atabek'ler, Dedeman'lar, Merzeci'ler, Kurttepeli'ler, Sahap Kocatopçu, Ömer Çavusoglu, Ahmet Kozanoglu, Ali Üstay, Arman Kirimli, Alp Yalman, Faruk Süren, Nur Akgerman, Mehmet Üstünkaya, YKM'nin sahibi Tan ailesi, Feyyaz Tokar, Ibrahim Betil, Akin Öngör, Kahraman Sadikoglu, Henkel'in yönetim kurulu baskani Can Paker, Siemens'in yönetim kurulu baskani Zafer Incecik, STFA'nin kurucularinin manevi oglu Eser Tümen (CNNTürk'te çalisan kizi Esra Tümen Raif Dinçkök'le evlenmek üzere) ve torunlari Taskent'ler yahudi asillidir. Isdünyasinin önemli aileleri içinde güçlenmek, baglasik olusturmak ve güvenlik sübabi kabilinden çocuklarini sabetayci ailelerin çocuklariyla evlendirmek, sabetayci ve mason profesyoneller çalistirmak (uluslararasi sirketlerde dahi masonluk ve sabetaycilik yükselmede etkilidir) çok önemlidir; Koç'u büyüten isadamligindan çok yahudiler ve sabetaycılarla baglasik kurmus olmasidir. Cemaat mensuplari her kurumda oldugu gibi isdünyasinda da birbirlerini tutar, birbirlerine is verir, birbirlerinden alisveris eder (otomobil bayisinden insan kaynaklari danismanina kadar), cemaat arasindan çikan yetenekli gençlere çesitli imkanlar sunar, mutlaka bir yerlere getirir, örnegin Can Paker'i Henkel'in basina geçiren Alber Bilen'dir, Ugur Bayar'in Özellestirme Idaresinin basina geçirilmesi, Ismail Cem'in 80 öncesi TRT genel müdürlügüne atanmasi bu türden nepotizm, kayirma ve kadrolasmalarin siyasetteki izdüsümlerine örnektir. Talat Halman'in Erendiz Atasü'yü itelemesi dahi bu tür bir pazarlama örnegidir. Bir ilginç not: bugün Türkiye'nin neredeyse bütün büyük müteaahhit sirketlerinin sahipleri yahudi asillidir yada akrabaliklari vardir. Sadece bir kaç örnek: Alarko'nun sahiplerinin yahudi oldugunu herkes biliyor. Tekfen (Feyyaz Berker), Enka (Sarik bey yahudi asilli degil bildigim kadariyla ama Sisli Terakki mezunudur ve kizi Zeynep Keyman bir sabetayciyla evlidir), STFA (Eser Tümen ve torun Taskent'ler sabetaycidir ki bunlardan Nur Taskent yakin zamana kadar sabetayci Dedeman'lardan Özlem Önal'la evliydi).
Gazetelerde çikan ve Hazine yada BDDK tarafindan dogrulanan Isviçre bankalarinda Türklere ait 65 milyar dolar oldugu haberini size biraz açayim: isin içinde oldugum için biliyorum ki bu paralarin büyük kismi cemaatimiz mensuplarinindir. Bu topraklarda yapilan ticaretle ele geçen paranin çesitli yollarla bu topragin disina kaçirmanin güdüsü de güven yada ekonomik istikrarsizliga tepkiden öte 'Türkiye'li degil Türkiye'de yasayan bir sabetayist' hissetmekten ileri geliyor. Ekonomi istedigi kadar iyiye gitsin, o servet buraya gelmez.
KOÇ Grubu: Vehbi Koç müslüman Türk'tür. Peki acaba sirketlerinin üst düzey yöneticilerinin çogunluk yahudi asilli olmasinin (örnegin şimdiki Koç Holding'in CEO'su Bülent Özaydınlı -orgeral İrfan Özaydınlı'nın oğludur-, Mehmet Ali Berkman, Tugrul Kutadgobilik, Arçelik'in genel müdürü Nedim Esgin, Hasan Bengü , Mehmet Ali Neyzi, Mehmet Barmanbek yahudi asillidir, Tofas'in eski CEO'su Jan Nahum ise Ishak Alaton gibi 'resmen' yahudidir. Sabetayci Orhan Pamuk'un babasi Gündüz Pamuk da Koç'ta çalismis ve Aygaz'in genel müdürlügünü yapmistir) tek sebebi yukarida anlattigim baglasik mantigi midir? Simdi Koç ailesinin yapisina bakalim. Bu örnegi sabetayci ailelerin akrabalik iliskilerine güzel bir örnek olmasindan dolayi biraz genis tutacagim. Bir baska güzel örnek için Ismail Cem'in iliskilerini anlatan kitabi okuyabilirsiniz. Vehbi Koç'un esi Sadberk hanim, Vehbi bey'in teyzesinin kizdir. Sadberk hanim'in baba tarafindan kuzeni Hürriyet'i kuran Sedat Simavi'dir. Sedat Simavi, Hürriyet'i kurarken bütün sermayeyi Koç'un ortagi Eli Burla saglamistir (Aydin'in Dogan'in Milliyet'i Ercüment Karacan'dan almasina aracilik eden de yine Koç olmustur). Sadberk hanim, Sadullah-Nadire Aktar çiftinin ikinci çocugudur. Birinci çocuklari Adile Hanim, Akfil'in kurucusu Ihsan Mermerci'yle evlenmistir. Ogul Rahmi Koç Çigdem Meserretçioglu'yla evlenmis, bu evlilikten Mustafa, Ömer ve Ali Koç dogmustur. Çigdem Meserretçioglu yine Izmir'in eski çok zengin ailelerinden sanayici ve armatör Avni Meserretçioglu ile esi Suat hanim'in kizidir. Çigdem hanim, Rahmi Koç'tan sonra Erol Simavi'nin oglu Günaydin'in sahibi Haldun Simavi'yle evlendi. Mustafa Koç, Izmir'in ünlü zenginlerinden Izmir Yün Mensucat'in sahibi olan Giraud'larin kizi Caroline ile evlidir. Suat hanim ünlü armatör Kemal Sadikoglu'nun kizkardesidir. Armatör Sadikogullari'nin kizlarindan Varlik hanim, Alp Yalman'la, Berna hanim Bilderbergli Feyyaz Tokar'la, Rabia hanim Çapamarka'nin sahibi Vecdi Çapa'yla, Esin hanim ise Milliyet Gazetesi yazarlarindan Yilmaz Çetiner'le evlenmistir. Meserretçioglu çiftinin Çigdem Hanim'in disindaki diger iki çocugundan biri olan Güldem hanim da, Ipragaz'in sahibi Yücel Kurttepeli'yle evlidir (Koc.net sirketi Ali Koç'un Emre Kurttepeli'nin kurdugu Forsnet'i satinalmasiyla kurulmustur, Kurttepeli daha sonra Mynet'i kurdu).
Dolayisiyla Koç ailesinin bugünkü üçüncü neslinde hem anne hem baba tarafindan yahudi kani vardir. Bir yanlis anlamaya sebep olmamak için Rahmi beyin cuma namazlarina giden bir müslüman oldugunu söylemeliyim; bunun takiyye olmadigini düsünüyorum. Ogullari da yahudi inancinda olmayabilirler ancak kanbagindan ve aile geleneginden dolayi sabetayci etkisi ve baglasikligi hayatlarinda her zaman önemli bir parametredir. Koç tarafindan büyütülen Aydin Dogan da bu baglasik mantigini uygulayarak büyümüstür, en önemli tepe yöneticisi Imre Barmanbek de sabetaycidir.
ÇUKUROVA Grubu: Karamehmet ailesi müslüman Türk'tür. Ancak eger benim bildigim Eliyesil'lerle ayni aile ise esinin gelmekte oldugu aile yahudi asillidir. Agabey Samsa Karamehmet'in kizi Show TV'nin genel müdürü Zeynep Karamehmet de bir sabetayci olan Firat Gönenç'le evlidir. Çukurova Holding'in yönetim kurulunun aile disindaki üyeleri üç kisi haricinde sürekli degisir: Osman Berkmen, Sezer Birgili ve Sadi Gücüm. Bu üç kisi de sabetaycıdır.. Grubun çok sayidaki sabetayci profesyonelleri arasinda Nejat Yalim, Bülent Ergin ve Melih Araz'i da saymaliyim. Çukurova'nin Turkcell'deki ortaklari Murat Vargi ve Kavala ailesi de sabetaycidir. Turkcell'in eski genel müdürü Cüneyt Türktan, finans müdürü Tokay'lardan Ekrem Tokay ve Digiturk genel müdürü Ertan Özerdem de sabetaycidir. Çukurova'nin borçlarina karsilik (Isviçre'deki paralari borcunu ödemeye yeter de artar bile) devlete degerinin 25 katina kakalamaya çalistigi A-tel'deki ortagi ise (Sabah'in sahibi ve ortagi Çukurova gibi banka hortumcusu) sabetayci Bilgin ailesidir. Çukurova grubunda da Koç grubu gibi sabetayci etki çok güçlüdür. Bu grup 80 öncesinde altin kaçakçiligi, sonrasinda da yedek parça kaçakçiligi, lisanssiz Caterpillar parçasi üretimi (Mehmet Emin Karamehmet bu nedenlerle iki kez yurtdisina kaçmak zorunda kaldi), banka hortumlamak, yurtdisina para kaçirmak, Isviçre'deki sirketleri araciligiyla vergi vermemek (KDV'den bahsetmiyorum) -ki isdünyamiza bu Isviçre manevralarini sevdiren o oldu-gibi hukuksuz eylemleriyle isdünyamizin yolsuzluktaki öncüsüdür. Karamehmet son 15 yildir devletle islerini Günes Taner araciligiyla yürütürdü. Turkcell'in degerinin bu kadar artmasina sebep olan GSM ihalesinin iki yil geciktirilmesinin altinda Taner'in imzasi vardir. Bilin bakalim Günes Taner'in kimligi nedir? Bildiniz; sabetaycıdır.
CEMIYET HAYATI: Istanbul sosyetesinin motoru ve trend belirleyicisi sabetayci zenginlerdir: trendy yerler (Ayse Kapanci ve Ayla Sevand'in açtigi yerlerin her zaman tutulmasi), alisveris mekanlari (Akmerkez'in bu kadar popüler olmasi), antikacilik (Rafi Portakal ve Tuncay Artam'in elindedir), emlak geliştirme (Alkent, Edin'lerin Kemer Country'si) vs.. Cemaat, tutmasini istedigi isletme için mutlaka gerekli sirkülasyonu saglar ve çekim merkezi yapar. Cem Boyner'in banka sahibi olmamasına rağmen Advantage Card'ı tutundurmayı başarmasının sebebi budur. (Ilgaz Zorlu cemaatin iyice asimile oldugundan sikayet etmede haksizdir; en azindan benim bildigim son 20 yil içinde elitist ve zengin zümrede cemaat dayanismasi gücünden hiç bir sey yitirmedi. Fakat halka karisan orta düzey cemaat için dediklerini bir parça kabul edebilirim.) Bugün Alem dergisi'nin herhangi bir sayisini elinize alirsaniz içindeki isimlerden belki yarisinin sabetayci oldugunu görürsünüz. Bu dergiyi çikaran sabetay baglasigi Çukurova grubunun Show TV'de Ipek Tenolcay ve Cemil Ipekçi gibi sabetayci ünlülere yaptirdigi programlara yer vermesi, toplum ahlakina zarar veren Televole'yi yayinlamasi, 900'lü hatlari reklam etmesi (toplum ahlakini bozan 900'lü hatlari Türkiye'ye getiren sabetayci Oguz Özerden'dir ki Sabah'in sahibi Bilgin grubunun himayesinde olup bu isten kazandigi paralarla cemaatin Bilgi üniversitesini kurmustur), BBG'yi ilk kez Türkiye'ye getirip yayinlamasi, Yasar Nuri Öztürk-Zekeriya Beyaz'li tartisma ve sohbet programlari dezislamizasyon-dejenerasyon politikasinin bir yandan da para getiren enstrümanlaridir. (Bu politika çerçevesinde halen reformist islami yorumlari olan ilahiyatçilar desteklenmekte, ilahiyat fakültelerinde bu tür kisilerin önü açilmaktadir. Yüzyil basinda da mevlevi ve bektasi dergahlarina adam sokulurmus.)
Sabetaycıların tamamı 1924 mübadili değildir; Eczacıbaşı ailesi gibi. Selanik gibi Milas, Tarsus ve İzmir de önemli sabetaycı merkezlerdir. Cemaatin eskiden Nişantaşı-Teşvikiye-Şişli üçgeninde yoğunlaşan yerleşimi son yıllarda Etiler'e ve özellikle Alkent ve çevresine kaymıştır. Bülbülderesi sabetaycıların gömüldüğü tek mezarlık değildir. Feriköy ve Karacaahmet (özellikle 8. ada) de sabetaycıların gömüldüğü yerlerdir.
Saniyorum derin devlet yada derin irade denen seyin ne oldugunu, bazi kimselerin laiklik anlayisinin neden rasyonelin ötesine geçtigini, basörtüsü sorununun gerçek nedenini, Çevik Bir'in 28 Subat çikisini ve sonrasinda neden Sabah gazetesince cumhurbaskani adayi olarak lanse edildigini, genelkurmaydaki Hasan Tahsin Harekat Odasina neden bu adin kondugunu (Hasan Tahsin -Osman Nevres- bir sabetayciydi ve düsmana ilk kursunu onun attigi sabetayci basin tarafindan uydurulmustur ancak bunun gerçekdisiligi sonradan kanitlanmistir), eski disisleri bakani Coskun Kirca'nin açik islam karsitligi ve din egitimi hakkindaki çirkin söylemininin altinda yatanlari, Can Paker'in neden protestan bir islam talep ettigini, Mina Urgan'in kitabinda neden Necip Fazil ve Yahya Kemal'den asagilamayla sözettigini, özünde bir sabetayci hareket olan Yeni Türkiye Partisi'nin kurulus asamasinda Asaf Savas Akad ve Bülent Eczacibasi gibi insanlarin medyatik desteklerini, rektörlerin ve bazi askerlerin kökeni Atatürk'e baglilikmis gibi görünen anlasilmaz çikislarinin gerçek sebebini biraz olsun anladiniz; tek bir cevap: bu kisiler yahudi asillidir ve cemaatin elitlerinin (hayati kurumlardaki organizasyon gücünden mütesekkil) derin iradesi uyarinca Türkiye'yi tedricen dez-islamize etmek istemektedirler. Cemaat geçen yüzyil içinde asimile olurken mason localari karar mercilerimiz haline geldi; bugünkü ana stratejisi de "dezislamizasyon-dejenerasyon" (bir dostumun esprili bir dille ifade ettigi gibi "gavurlastir, güdüklestir")'dur. 500 yil boyunca baska dindaslarimizin hiç bir ülkede bulamadigi iyilik ve rahatligi bize saglamis müslüman Türk halki parya görmek (keske mason localarinda konusulanlarin kayitlari tutulsa, Yalçin pasanin söylevinin istimini nereden aldigi anlasilirdi), sömürmek, 'gütmeye' çalismak, basörtüsüyle egitim gibi en temel hak ve özgürlüklerinin önüne Atatürkçülügü çarpitan anti-rasyonel anlamlar yükleyerek türbanin (bu kelime başörtüsü yerine bilerek seçilmiştir) siyasal islamin simgesi oldugu safsatalariyla set çekmek ahlaksizliktir, insafsizliktir. Bu tutum son tahlilde Türkiye'ye de zarar vermektedir.
Müslüman Türk halka buradan bir çagrim olacak. Bu sebekemsi yapi içinde sizin hiçkimsenin elinizden alamayacagi iki özgürlügünüz bulunuyor; kime oy vereceginiz ve paranizi nereye harcayacaginiz; bunlari dogru kullanirsaniz ülkenizde bir seyleri degistirebilirsiniz. Kurtulus savasi sürerken Istanbul'daki müslüman halk aliskanlikla Türk bakkallardan degil Rum bakkallardan alisveris ederdi; cebinden çikan paranin Yunan ordusuna bir biçimde yardim olarak silah almakta verilecegini düsünmeden. Bir yandan sikayet edip bir yandan da bu düzeni yöneten muhteris sabetayistlere itibar ederek ve ürünlerini kullanarak destek olamazsiniz. Hepinizi Sabetaycı Yapılanmaya karşı durmaya, yakın çevrenizi sabetaycılık hakkında bilgilendirmeye ve 'Tercihli Alışveriş' yapmaya çağırıyorum. Bu çağrı antisemitik değil antisiyonisttir ve vatandaşlık sorumluluğudur. Kendimden bir örnek vereyim; yazdiklarimdan orta-dindar bir musevi oldugumu ama siyonizm karsiti oldugumu çikarabilirsiniz; benim evime Marks&Spencer, Timberland (orjinal marka) vs. giremez, esim ricam üzerine Revlon yada Estee Lauder kullanmaz; sahipleri siyonisttir çünkü bu sirketlerin, ben de onlari beslemeyi zul addederim; yahudilere en büyük zarar siyonistlerden gelmistir. Pekala siz de Superonline yerine ttnet kullanabilirsiniz, Henkel'in temizlik ürünlerini kullanmayabilir, Sabah almayabilir, Orhan Pamuk okumayabilir, Turkcell yerine Aria yada Aycell kullanabilir, Garanti bankasi yerine baska bir bankayla çalisabilir, Migros, Tansaş, Akmerkez'den alisveris etmeyebilir, Henkel (Yayla, Persil, Tursil, Vernel), Eczacıbaşı (Vitra, Artema, İpana, Selpak, Solo) gruplarının tüketim ürünleri yerine muadillerini alarak paranızla sabetaycı sömürücüleri beslemeyi bırakabilirsiniz. Medyada okudugunuz ve seyrettiklerinizi yazan yada söyleyenin kim ve ne oldugunu düsünerek değerlendirebilir, yönlendirmelere karşı kendinizi koruyabilirsiniz. Kalite ve fiyat eşitleri arasında seçim yaparken tercih yaparak sabetaycı ve bağlaşık grupların ürünlerini almayınız. İşe cep telefonunuzla başlayıp Turkcell yada Telsim hattınız varsa iptal ettirmenizi ve Aria yada Aycell kullanmaya başlayınız.
Sabetaycılık konusunda benim verdiğim bilgilerin dışında çalışma yapmak isterseniz en emin kaynaklar Yalçın Küçük ve Abdullah Muradoğlu'na ait olanlardır. Asıl önemli çalışmaları internette bulabilirsiniz. Ilgaz Zorlu'nun röportajlarından verdiği bilgiler doğrudur fakat Siyaset bölümünde açıkladığım nedenler ve yanar-döner kişiliği sebebiyle muteber bir kimse değil, ayrıca dindar bir yahudi olarak Türkiye'deki sabetaycıların yahudiliğe dönmesi gibi hedefleri bulunuyor.
Bu konuda bütün Türkiye'nin bilinçlenmeye ve tutum takınmaya ihtiyacı vardır; bu bir vatandaşlık sorumluluğudur. Sabetaycı medyanın bu konuyu yoksayması ve türlü engellere karşın biz muhafazakar, sosyalist, liberal, Türk, Kürt, sünni, alevi her türlü kesitten bu konuda bütün Türkiye'yi bilinçlendirmeye ahdetmiş bir grup insan olarak elimizden geleni yapıyoruz.
Kimsenin bu yazdiklarimdan dolayi sabetaycı siradan vatandaslara bir ayrimcilik yapacagini sanmiyorum; antisemitizm bu topraklarda hiç bir zaman görülmedi, bu topraklar yahudiler için hep bir 'Eden' olmuştur.. Cemaatimizin içinde ülkesini seven insanlar çogunluktadir, cemaatimiz Halide Edip, Haldun Dormen, Sertap Erener, Mustafa Denizli gibi degerli insanlar yetistirmistir, isadamlarimiz da bir çok insana istihdam sagliyorlar, vergi ödüyorlar. Bir grup muhteris elitist yüzünden cemaatimizin adi karalanamaz; S.B.T.A.I. olarak tepkimiz de bu grubadır.
Kendimi bir müslüman Türk kadar Türk hissederim, dostlarimin arasinda çok sevdigim müslüman kardeslerim var, bugüne kadar da hiç birinden kimligimden ötürü en küçük bir incitici tavir görmedim. Isyanim cemaatimizin adini kötüye çikaran, Türkiye'yi sömüren muhteris elitistleredir. Türkiye yahudilerin huzurla yasadigi bir ülke olmustur; müslüman halkin 500 yillik hosgörüsüne ihanetle onu Orhan Pamuk'un sözlerinde ifadesini buldugu bir yahudi devleti haline getirmeye kalkmak ihanettir, seytanliktir.
Atatürk'ü dillerinden düsürmeyen ve aslinda onu bu sekilde istismar eden muhteris sabetayci rektör, asker, medya ve derneklerin kim ve ne olduklarini, mevcut yapilanmalarinin ne oldugunu, medyanin bizi nasil yönlendirdigini, bu insanların gerçek niyetlerini asla unutmayalim. Bu yüzyilin basinda üç milyon evladini sehit veren, üstünde yasadigimiz topragi kaniyla haketmis yetmis milyon insanın nasil yasamasi gerektigine kendi özgür iradeleri karar vermelidir, müslüman kimlikli bir avuç elitist yahudi degil.
Mehmet Emre Güreli


  

Sabetaycı Yapılanma-2

Sabetayci yapilanmayla ilgili bilgiler vermeye devam ediyorum. Bu yazida bize gelen sorularin bir kismina da cevap vermis olacagim.
BBG YARISMALARI: Bu programin yapimcisi olan Senkron TV'nin sahiplerinden sabetayci Levent Altinay 4 yil önce Telekulak skandalina bulasmisti. Altinay bir çok ünlünün telefonunu dinletip para sizdirmis, ayrica Gökkafes projesine karsi çikan Oktay Ekinci ve Perihan Magden'in telefonlarini dinleterek Mustafa Süzer'e taseronluk yapmistir.
BBG yarismasi 'ayarlanmis' bir yarismadir. Düzenlenen 5 yarismanin galipleri Sabetaycilar ve Ermenilerdir. Bu programi sunan Öykü Serter, Doğa ve yarışmacı iken daha sonra program kadrosuna dahil edilen Kaan, Idil ve Cüneyt de sabetaycıdır. Yarışmada sabetaycilarin kazandirilmasinin üzerinde uzun boylu durmak herhalde gereksiz, ben Ermenilerin neden kazandirildigini anlatayim. BBG, toplum üzerindeki etkisi nedeniyle "Türkiye'yi halka müslüman bir ülke olmaktan çok bir kültür mozaigi olarak benimsetme" (Osmanli devletinin kalbi olan Vefa-Süleymaniye arasindaki mezbele yerine rum ve musevilerin yasamis oldugu Fener ve Balat'in restorasyonunun ve Ayasofya'da düzenlenen konserin sebebi budur) fikrinin güzel bir uygulamasi olarak kaçirilmamasi gereken bir firsatti (halkin iki Ermeni'yi aydin, çagdas, örnek insanlar olarak seçip kazandirmasi) ve bunun için 2. ve 5. yarismalarda sabetaycı Senkron TV yönetimine Ingiliz locasindan bir kaç isadami tarafindan her bir yarisma icin 800 biner $ mertebesinde "sübvansiyon"(!)lar verildi. Buna benzeri bir "ayarlanmis" yarismanin sabetayci Keriman Halis'i dünya güzeli seçmek için yapildigi söylenir (Henry Ford antisemitist ve egzantrik kisiliginden ötürü ciddiye alinmamissa da yazilarinda saldirdigi International Jew bir hayal degildi. Israil'in varligi ve bu üst yapinin kimliginin Avrupaliligini yitirip Amerikanlasmasi disinda günümüzde degisen bir sey yoktur).
Programin ilk iki yarismasi bilindigi gibi sabetay baglasigi Karamehmet'lerin Show TV'sinde yapilmisti; bu grupla ilgili olarak önceki yazimda bilgi vermistim. Son üç yarismanin yapildigi Star TV'nin sahibi Cem Uzan'in ilk esi sabetayci Feyyaz Berker'in, ikinci esi sabetayci Renç Koçibey'in kizidir; her ne kadar sevilmese de bir baglasiktir (sabetayci oldugunu söyleyen de var) ve telekulakçı ve sabetaycı Senkron TV ile isbirligi yapmistir. Sabetayci Can Atakli'nin Star'a alinmasinin sebebi de geçen yazimda belirttigim gibi masrik-i azam Demir Savasçin'la akrabaligidir. Ayarlanmislik derken Kral TV'nin müzik listelerinde bir zamanlar Yesim Salkim'in (Hakan Uzan'dan bosanmadan önce elbette) nedense haftalarca birinci oldugu zamanlari hatirlatirim.
ECZACIBASI AILESI: Eczacibasi ailesi 1924 mübadelesi öncesi yerlesik sabetaycilardandir. Nejat Eczacibasi'nin esi Beyhan Eczacibasi'nin babasi Ittihat ve Terakki'nin beyni ve 33. dereceye yükselmis bir mason olan Rahmi bey de sabetayciydi. Bülent Eczacibasi'nin esi Oya hanım ve kardesi Faruk Eczacibasi'nin esi Füsun hanım da sabetaycidir. AKP'nin kuruldugu günlerde Tayyip Erdogan'la evinde yaptigi görüsme büyük sermaye adina degil cemaat adina Erdogan'i tartmak için yapilmisti. Erdogan bu toplantidan sonra Amerika'da musevi lobilerini "niyetinin zararsizligina" ikna etmek zorunda kaldi ve bunu yapamasa da kapasitesizligi ile çekinilmemesi gereken bir hasim oldugunu cemaate kanitladi (gerçekten de AKP kimliginden öte suçluluk duygusu içine düsürülmüs ve bir eylemsizlik içerisinde 'kolay saldirilabilir' görünmektedir). Bu aileden Sakir Eczacibasi da katildigi programlar (NTV'deki Kültür ve Kimlik, sabetaycı Talat Halman'ın TRT2'deki programı gibi söylesiler vs.), Ayasofya konserine önayak olmak gibi etkinlikleriyle kültür manipülasyonuna hizmet etmektedir.
ENFLASYON LOBISI: Enflasyondan kim istifade eder? Elbette artan reel faiz oranlari dolayisiyla bankada yüklü parasi olanlar. Öyleyse sabetayci Çiller'in bir zamanlar basini çektigi enflasyon lobisine bu açidan bakin ve bu insanlarin kimliklerine dikkat edin; çogu parali sabetaycilardir ve enflasyonla büyümeyi savunarak devletin (dolayisiyla 70 milyonun) sirtindan dünyanin hiç bir yerinde görülmeyecek net mevduat getirileri elde etmektedirler. Sanayicilik yapanlar disinda bildigim hiç bir sabetayci yoktur ki enflasyonun varligindan sikayet etsin.
SIYASET VIZYONU: Cemaatin su anki siyaset vizyonu Dervis'i CHP'nin basina geçirmek ve ANAP ile DYP'yi Agar'in liderliginde birlestirmektir. Bu sekilde bir yandan Dervis'e oynanirken öte yandan sagi bölmek (AKP'den güçlü bir DYP'ye oy kaymasiyla) hesaplaniyor.
SASKINLIK VE PANIK: I. Zorlu, A. Muradoglu, Y. Küçük ve S. Eygi gibi arastirmacilarin yayinlariyla sabetaycilik gerçeginin ortaya cikmasi localar (Türkiye'de masonluk bir sabetayci masonlugudur, bir sabetaycilik kurumu ve aracidir) ve diger cemaat çevrelerinde saskinlik ve panige yolaçtiysa da disardan birinin yapilanmayi detayiyla ögrenmesinin çok zor oldugu ve bu gerçeklesse de kimsenin yapilanmayi açikca ortaya koymaya cesaret edemeyecegi çünkü davalara muhatap olmaktan korkacagi düsünülerek ve toplumun himbil yapisi da gözönüne alinarak konunun zamanla tazeligini yitirecegi görüsünde birlesildi. Mehmet Barlas'in, esinin sabetayciligi sorusunu geçistirmesinin, Can Paker'in ifsa edilmisligin ve Ilgaz Zorlu'yla davasinin heyecanini atip "Gölge Kabine"yle NTV'de "göreve" dönmesinin sebebi budur (Paker bir yandan bu programin tek daimi konugu olarak ülke çapinda görünürlük ve taninirligini artirirken bir yandan da sabetayci insiyatif TESEV'in baskani olarak güya sivil toplumu ve sivil toplum kuruluslarini temsil ediyor oldugunu(?) tekrar ile kafalara yerlestirmeyi planliyor). Ayrica adi geçen arastirmacilarin "marjinal" kisiler olarak karalanip ustaca yalnizlastirilmasi ve sayginsizlastirilmasi yolu izleniyor. Böyle bir konunun üzerine gidebilecek Ahmet Hakan da bu ve arti nedenlerle sabetayci Dinç Bilgin'in Sabah'inda ise alininca bu kisi de etkisizlestirilmis, ayrica kendi izleyici tabani gözünde güvensizlestirilmis oldu. Tüm bunlara ragmen yapilanma ortaya çikartilirsa bunu yapanlar haklarinda açilacak davalarla sindirilecek, antisemitizmle itham edilecek, medya gücü kullanilarak duruma göre "radikal dinci, terörist mihraklarin bölücülük çabasi" olarak karalanacak.
ISIMLENDIRME: 20. yüzyilda Türkiye'den baska hiç bir ülke bu kadar fazla yeni insan ismi üretmemistir. Bunun kaynagi cemaatimizdir; müslüman Türk adlari yaninda Osmanli devletinde kullanilmayan Orta Asya isimleri ve bunlarin türevleri yaninda yeni yapma isimler üretmenin dezislamizasyon ve "kültürel soyutlama ve enjeksiyon"un iyi bir yolu oldugu görülmüs ve uygulanmistir. Isim ve soyadlarda yahudi isim ve soyadlarla benzerlik ve kosutlugun özenle korundugu daha önce gönderdigim "sabetaycilik-ek" yazisinda ayrintilariyla anlatiliyordu (yazinin son kisminda listelenen soyadlari, bu soyadlarina sahip herkes sabetaycidir manasina gelmiyor, sabetaycilarin bu soyadlari kullandigini ifade ediyor). Iki örnek de burada verelim. Örnegin sözkonusu yapma isimlerden "Okan", Karakas'larin din adamlari olan Ogan'dan (hahamin karsiligi sayilabilir) türetilmistir. Bu ismin günümüzde müslüman Türklerce de kullanildigini ve topluma iyice yerlestigini görüyoruz. Büyüklerimiz ordudaki bazi rütbe isimlerinin de (al-bay, teg-men vs.) benzeri sekilde olusturulduğunu söylerlerdi. Isimlendirme cemaatin "benzeme-benzet" prensibinin güzel bir araci olmustur.
DEZENFORMASYON: Sabetaycilik konusunun arastirilmasinin cemaat çevrelerinde yarattigi saskinlik, kaynagini benim de bilmedigim dezenformasyonlara yolaçmis görünüyor: Özal, Bülent Arinç ve Mesut Yilmaz'in sabetayci Mehmet Agar, Mesut Barzani, Musa Anter ve Ihsan Dogramaci'nin crypto yahudi oldugu vs... Bu iddialardan sadece Dogramaci ciddiye alinabilir; o, tipki Selahattin Beyazit gibi olaganüstü baglantili bir "derin" adamdir. Özal kardesler sabetayci degildir ama Turgut Özal'in esi Semra (Yeginmen) hanim sabetaycidir, Muharrem Berk'in yegenidir, kardesi Mehmet Yeginmen de sabetayci Kavala grubunun adami olmus ve savunma ihalelerinde yolsuzluklara bulasmistir. Mesut Yilmaz'in kendisi degil (akrabasi Mehmet Kutman'in sabetayci oldugunu geçen yazimda belirtmistim) ama esi Berna (Müren) hanim cemaat çevrelerinde sayilan (Semra hanim cemaat çevrelerinde görgüsüzlügü ve kabaligi yüzünden küçümsenir) bir sabetaycidir ve 1995'te Refah'la koalisyon yapmasi durumunda esini bosanmayla tehdit etmis oldugu için cemaatte takdir görmüstür. Semra Özal'in Anap'in muhafazakar kanadina hasmane tavir almasinin ve 1991'deki Anap genel baskanlik yarisinda Akbulut'a karsi siddetle Mesut Yilmaz'i destekleyip esini Yilmaz'a üstü örtülü destek vermeye zorlamasinin sebebi iste bu sabetaycilik bagidir. Özalizm sabetayci yapilanmanin çok güçlenmesini saglamis olsa da Turgut Özal baglasik degildi.
ANADOLU YERLESTIRIMLERI: 1924 mübadelesinde ülkeye gelen 1,5 milyon dolayinda insanin 20,000'i sabetaycidir ve bu insanlar diger mübadiller gibi Anadolu'nun çesitli yerlerine yerlestirilmistir. Bu yerlesimleri ve mübadele öncesi yerlesim yerlerini biliyoruz dolayisiyla Rahsan Ecevit'in "Sebinkarahisar'liyiz", Tansu Çiller'in "Muglaliyiz" Sahenklerin "Nigdeli'yiz", 1924 öncesi yerlesik bazi sabetaycilarin "biz 150 yildir Izmir'liyiz", "Selanik'li degil Kavala'liyiz" vs. sözlerine sadece gülüyoruz. Çikip açikça "sabetayci degiliz" diyebiliyorlar mi, dediler mi? Susuyorlar yada Çevik Bir'in "bir tarafim Selanik, diger tarafim Makedon" cevabi gibi kaypak bir cevapla bırakıyorlar.
SABETAYCI MÜSLÜMAN OLUR MU? Mübadele sonrasi Anadolu'ya yapilan yerlestirmelerde gerçek manasiyla müslüman olanlar vardır ama bunca yildir Istanbul'da ben bunun çok az örnegini gördüm; genellikle ya inançli bir sabetayci olunuyor yada din (müslümanlik yada musevilik) mefhumu olmayan hatta ateist bireyler çikiyor. (Takiyye için soranlara 'elhamdülillah müslümanim' denir. Yine takiyye yada nostaljik zevk için Ramazan'da bir iki gün oruç tutanlar elbette yok degil)
SABETAYCILARIN MUSEVILIGE GEÇEMEMELERI: Müslüman kimlikli yahudiler olan sabetaycilarin resmen musevilige geçmesi Israil Sefarad ve Askenaz hahambasiliklari tarafindan reddedilmektedir. Bunun sebebi buna izin verildigi takdirde müslüman Türk halkin durumu görüp uyanmasindan ve Yalçin Küçük'ün sözünde ifadesini bulan "Türkiye'nin Israil'in rezerv devleti olma" durumunun degismesinden korkulmasidir; dolayisiyla kararin temeli dini degil tamamen politiktir. Böyle bir izin verilirse de cemaatimizden buna talep fazla olmaz çünkü böyle bir şey Türkiye'de kurulu hegemonyaya zarar verirdi.
BASÖRTÜSÜ: 28 Subat'i ordu icinde sabetayci Cevik Bir'in basini cektigi bir sabetayci kligin yaptigini dolayisiyla basörtüsüyle egitim yasaginin bir sabetayci irade takdiri oldugunu geçen yazimda anlatmistim. Bugünlerde Tarhan Erdem'e yaptirilan anket mevzu oldugundan bir ekleme yapmak istiyorum: bundan 15 yil önce dindarlik artmaya baslayinca bir başkasına böyle bir anket yaptirilmis ama sonuçlari içeride kalmisti. Tarhan Erdem egitim seviyesi arttikça basörtülü oraninin azaldigini söylüyor ama bir seyi atliyor; 15 yil önce egitimliler arasinda basörtülü orani çok daha düsüktü, dolayisiyla yaptigi çikarim aslinda yanlistir. Basörtüsünün "türban" olarak adlandirilmasinin ve esasinda türban kelimesinin terminolojik kullaniminin sebebi halkin vicdanini direkt olarak karsiya almamak içindi. Basörtüsüyle egitimin yasaklanmasiyla baslayan bu bir çesit "containment" politikasi halk arasinda dindarligin artmasinin önüne geçilemedigini görünce seçilmistir; "kantiteye etki edemiyorsan kaliteyi etkile". Bu ve bunun gibi bahsettigim irade ve kararlar hiç bir zaman tek bir toplanti yada bir toplanti dizisinde alinmaz; süregelen fikir süreçlerinin ürünüdür.
NTV: 15-22 Haziran haftasi bir ögle haberinde sabetayci Dinç Bilgin'in ATV'sinde Isik Lisesi'nin mezuniyet töreni haber olarak verildi, NTV'de de Banu Güven Terakki Okullari'nda yapilan bir gençlik gösterisini uzun bir VTR ile haber yapti. Yüzlerce özel okuldan bunlar haber yapiliyor; Türkler'in hala uyanamamasina hayret ediyorum. NTV, cemaatin derin iradesinin en önemli kamuoyu yönlendirme araci olarak 'Türkiye'yi halka müslüman bir ülke olmaktan çok bir kültür mozaigi olarak benimsetme' stratejisini en yogun uygulayan televizyondur(Ferit Sahenk'in bu asirilik ve temkinsizligine yasasaydi babasi izin vermezdi; Ixir ve Tansas fiyaskolarina simdi bir de bunu ekleyecek). Buna bir örnek de sabetay baglasigi Karamehmet'lerin Yapi Kredi Kültür'ünden vereyim; isin basindaki Enis Batur ana tarafindan sabetaycidir ve yahudi Bilge Karasu'nun (II. Abdülhamid'e tahttan indirildigini teblig eden gruptaki Emmanuel Karasu'nun oglu) çömezidir. Bu kurumun birimlerine adini veren Kazim Taskent, Vedat Nedim Tör ve Sermet Çifter sabetaycidir.
MUSTAFA DENIZLI: Yogun sorularin geldigi bir baska kişi de Denizli'dir. Denizli'yi Altay'dan GS'a getiren kisi sabetayci Alp Yalman'dir. Denizli'nin her iki esi de sabetayciydi; kizi Selin'in Ilhan Mansiz'la görüsmesine karsi çikmasinin sebebi Mansiz'in kilik kiyafeti yada kisiligi degil sabetayci olmamasidir. Çok dindar bir sabetayci olan Denizli'nin kizlari göreceksiniz ya birer sabetayciyla, en kötüsü de baglasik ailelerden birileriyle evlenecektir. Denizli'nin Vestel'e yaninda götürdügü yardimcisi Ali Gültiken'in esi de sabetaycidir; Denizli'yle Gültiken'i birlestiren aslında bu bagdir. (Vestel'in sahibi Zorlu'lar sabetayci degildir.)
ÖZAL'IN PRENSLERI: 80'lerde "Özal'in prensleri" olarak lanse edilip önemli görevlere tepeden inme getirilen Amerika egitimli gençler Coskun Ulusoy (Oyak'in CEO'su olarak yaptigi sabetayci atamalarla dikkat çekti ki Onur Baytok'u -sabetaycidir- Renault MAIS'ten istifa ettirmesi gibi yaptigi diger tasarruflar da genellikle profesyonel sebeplerden degildir), Bülent Semiler ve Engin Civan (esi Amerikali yahudidir, rüsvet alip isini görmedigi Selim Edes de kendisi gibi sabetaycidir) sabetaycidir.
TARIH: II. Abdülhamid'i deviren Hareket Ordusu'nun bir sabetayci insiyatif oldugu (Ittihat ve Terakki Selanik'li atalarimizca beslenip büyütülmüstür) ve ordunun çogunlugunun gayrimüslimlerden olustugu dogrudur ancak yapilan bir yanlis var: Mahmut Sevket Pasa sabetayci degildir. Talat Pasa (33. dereceye yükselmis bir masrik-i azamdir) ve Cemal Pasa masondur.
Çok sorulan bir soru da Osmanli musevileri ile sabetaycilarin iliskisi ve karsilastirilmasi oluyor. Hemen hiç bir iliski olmadigini söyleyebilirim. Her seyden önce sabetaycilar dini gerekcelerle museviler tarafindan reddedilmis bir topluluktur. Sabetaycilarin son bir asirdir "üzerlerinde Alliance Israilite etkisi tamam olmus yahudiler" oldugunu söyleyebilirim. Basit bir örnek bunu güzel açiklar: 1. Dünya Savasi'nda Osmanli devletinin en sadik tebasi musevilerdi; oysa Osmanli'yi yikan da Ittihat ve Terakki'yi kurdurup Osmanli için bir Frankenstein haline getirten de Selanik'li sabetaycilardir. Bununla beraber Israil'e yapilan göçlerden sonra bugünkü musevilerin de üç nesil önceki atalariyla pek bir benzerligi kalmadigi da dogrudur (genç nesilde Ladino bilen neredeyse kimse yok) ve zamanimizda dindar sabetaycilar ve museviler birbirlerine yaklasmistir. Örnegin Ishak Alaton'un ve (Üzeyir Garih'in) cemaatte büyük sayginligi, etkisi ve gücü vardir (Alkent bosuna bu kadar basarili olmadi). Sayin Alaton cemaatimizin yurtdisindaki musevi lobileri ve Israil nezdinde büyükükelçisi gibidir.
Kapancilar geçmisten beri çesitli sebeplerle Karakas'lari küçümserler, iki grup da birbirini pek sevmez (bu öyle bir sey ki Kapancilar Avrupa, Karakas'lar Anadolu'da yasiyoruz). Kapanci'larin orduda, Karakas'larin politika ve basinda güçlü oldugu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin son 60 yilki paradoksu Kapanci-Karakas çekismesinin yarattigi komplikasyonlardir Bu konuyu önceki yazimda anlatmistim. Yakubi'lerin bu çekismedeki tutumlari dönemsel olarak degisir. Cemaat kolları arasında son 15 yıldır eskiye oranla bir kaynaşma gözlüyorum.
MHP'YE DESTEK: Türkçülügü dezislamizasyonun bir araci olarak gören cemaatimiz bir yandan Tekin Alp (Moiz Kohen), Reha Oguz Türkkan gibi kisilerle isin teorisine etkide bulunmaya çalisirken isadamlarimiz ve baglasiklari (Has'lar, Dinçkök, Berker, Karamehmet, vs) araciligiyla da bir kalkan ve "böl-yönet" araci gördükleri MHP'yi finanse etmislerdir. (Tunca Toskay hariç MHP'nin tepe kadrosunun sabetaycilikla ilgisi yoktur, olmalari gerekmedigi gibi kendilerine yapilan bagislarin asil sebebini bilmeleri de gerekmiyordu).
DIGER: Ilgaz Zorlu'nun Can Paker'le olan davasindaki savunmasinda belirttigi Sisli Terakki'nin bodrumunun sinagog oldugu iddiasi dogrudur. Alkent'te de bunun gibi bir sinagog var ve buraya sadece Alkent'ten degil bütün Etiler civarindan gelinirdi. Gazeteci Leyla Umar'in (mekanik özürlüdür ve kaprisleriyle hepimizi bezdirir) sosyeteyle olan yakinligi kendisinin de sabetayci olmasindan dolayidir. Mekan isletmecisi Çapa'lar da sabetaycidir. Orhan Pamuk'un kitaplarinda kabala mistizmi oldugu dogrudur. Popçu Emre Altug sabetaycidir ve geçen yazimda sözettigim pazarlama örneklerinden biridir. Benzeri bir pazarlama bugünlerde sabetayci (ve escinsel) Murathan Mungan'in yeni kitabi için yapiliyor. Bilderberg sadece show-off'dur; "touch&go"dur; hiç bir karar alinmaz, gelecek vaadedenlerin tanitimi ve daha önce üst düzeyde alinmis derin kararlarin uluslarararasi dengeye "tercüme!" edilmis tebligidir. Demirel'in mason oldugu dogrudur (AP'nin basina geçirilmesinin sebebi budur) ama 33. dereceye kadar çikmis oldugu yanlistir. 27 Mayis-Anap iktidari arasindaki basbakanlardan S. H. Ürgüplü, N. Talu, N. Erim ve B. Ulusu sabetayci ve masondurlar. Ecevit mason yada sabetayci degildir fakat esi Rahsan hanim sabetayci olmasi dolayisiyla iktidar dönemlerinde yapilanmaya büyük hizmeti geçmis bir kisidir. Cemaatin bugünkü nüfusu konusunda basinda çok rakam telaffuz ediliyor; biz yaklasik 150,000 oldugunu tahmin ediyoruz (1924 mübadelesi öncesi yerlesik sabetayci nüfusu da hesaba katarak). Bu rakamin çogunlugu orta tabakaya mensuptur, büyük bölümü asimile olmustur. Elitist sabetaycilar daha önceki yazimda belirttigim gibi baglarini siki sikiya korumaktadirlar ve kendi nüfuslarinin 4 bin, çevrelerindeki sabetayci kesimle birlikte nüfuslarinin 25,000 civarinda oldugunu tahmin ediyoruz.
S.B.T.A.I. BIRINCI SEMINERI: Alti ay önce 200'ü askin siyasetçi , gazeteci ve sivil toplum kurulusuna ve 7,000'in üzerinde siradan vatandasa gönderdigimiz bir açik email ile baslayip zamanla bir sivil toplum hareketine dönüsen S.B.T.A.I. (Sabetayci Yapilanmaya Karsi Bilinç ve Tercihli Alisveris Insiyatifi) ilk seminerini 28 Haziran günü gerçeklestirdi. Soru-cevapli bir prezentasyon ile ardindan yapilan workshop çalismalarindan olusan bu seminerin çok verimli geçtigini gördük. Toplantiya katilan 62 üyemizin herbirine ve özellikle Istanbul disindan katilanlara burada bir kez daha tesekkür ediyorum. Katilamayan üyelerimizi Eylül ayinda yapacagimiz ikinci seminerde görmeyi umut ediyoruz. Özellikle son 2.5 ayda çok yogunlasan üyelik taleplerinin büyük kismini kabul edemedigimiz için üzüntülüyüz ancak böyle bir konuda selektif ve üye kompozisyonunda dikkatli olma zorunlulugumuzu saniriz herkes kabul edecektir. Çalismalarimiz hakkinda bir fikir edinebilmeniz için seminer sonrasinda yaptigimiz icra kurulu toplantisinin karar metninin bir özetini asagida veriyorum.
+++++
1) S.B.T.A.I. bünyesinde Arastirma, Iletisim ve Organizasyon olmak üzere üç grup kurulmasina, grup baskanliklarinin icra kurulu üyeleri arasindan belirlenmesinin ardindan her bölümün kendi iç isleyis prosedürlerinin 15 Temmuz'a kadar hazirlanarak icra kurulunun onayina sunulmasina,
2) Üye alim/azl yetkisinin ve arastirma ve genel giderlerde kullanilmak üzere sayin M. Emre Güreli'nin baslangiç için tahsis etmis oldugu 25.000 $'in kullanim yetkisinin sayin Güreli'den icra kuruluna ve fonun sorumlulugunun muhasip üyeye devrine,
3) Sayin M. Emre Güreli'nin icra kurulu baskanligi yanisira organizasyon grup baskanligini üstlenmesine, organizasyon grubunun "sosyal kesim-cografi bölge" yapisinda çalismasina,
4) Yurtdisi arastirma gezilerinin Selanik ve Atina devreden çikarilarak tamamen Israil'e yöneltilmesine, ibranice bilen profesyonel arastirmaci akademisyenlerin istihdamina,
5) Yurtiçi yapilanmaya, yerel gazetelere ulasmak ve üyelerin bireysel iletisimleri yoluyla halkin bilgilendirilmesi çalismalarina agirlik verilmesine,
karar verilmistir.

Halka sesleniyorum. Bu sebekemsi yapi içinde sizin hiçkimsenin elinizden alamayacagi iki özgürlügünüz bulunuyor; kime oy vereceginiz ve paranizi nereye harcayacaginiz; bunlari dogru kullanirsaniz ve sabetaycı yapılanmaya karşı uyanık olursanız ülkenizde bir seyleri degistirebilirsiniz! Kurtulus savasi sürerken Istanbul'daki müslüman halk aliskanlikla Türk bakkallardan degil Rum bakkallardan alisveris ederdi; cebinden çikan paranin Yunan ordusuna bir biçimde yardim olarak silah almakta verilecegini düsünmeden. Bir yandan sikayet edip bir yandan da bu düzeni yöneten muhteris sabetayistlere itibar ederek ve ürünlerini kullanarak destek olamazsiniz. Hepinizi Sabetayci Yapilanmaya karsi durmaya, yakin çevrenizi sabetaycilik hakkinda bilgilendirmeye ve "Tercihli Alisveris" yapmaya çagiriyorum. Bu çagri antisemitik degil antisiyonisttir ve vatandaslik sorumlulugudur. Kendimden bir örnek vereyim; yazdiklarimdan orta-dindar bir musevi oldugumu ama siyonizm karsiti oldugumu çikarabilirsiniz; benim evime Marks&Spencer, Timberland (orjinal marka) vs. giremez, esim ricam üzerine Revlon yada Estee Lauder kullanmaz; sahipleri siyonisttir çünkü bu sirketlerin, ben de onlari beslemeyi zul addederim; yahudilere en büyük zarar siyonistlerden gelmistir. Pekala siz de Superonline yerine ttnet kullanabilirsiniz, Henkel'in temizlik ürünlerini kullanmayabilir, Sabah ve Vatan almayabilir, ATV ve NTV izlemeyebilir, Orhan Pamuk okumayabilir, Turkcell ve Telsim yerine Aria yada Aycell kullanabilir, Garanti bankasi yerine baska bir bankayla çalisabilir, Migros, Tansas, Akmerkez'den alisveris etmeyebilir, Henkel (Yayla, Persil, Tursil, Vernel), Eczacibasi (Vitra, Artema, Ipana, Selpak, Solo) gruplarinin tüketim ürünleri yerine muadillerini alarak paranizla sabetayci sömürücüleri beslemeyi birakabilirsiniz. Medyada okudugunuzu yazanin ve seyrettiklerinizi söyleyenin kim ve ne oldugunu düsünerek degerlendirebilir, yönlendirmelere karsi kendinizi koruyabilirsiniz. Kalite ve fiyat esitleri arasinda seçim yaparken tercih yaparak sabetayci ve baglasik gruplarin ürünlerini almayiniz. Ise cep telefonunuzla baslayip Turkcell yada Telsim hattiniz varsa iptal ettirip Aria-Aycell kullanmakla baslayiniz. Sizi sömüren, degerlerinizi manipüle etmeye çalisan bu yapiyi beslemeyiniz ve yakin cevrenizi bu konuda bilinclendirip bu yapiyi sorgulamaya yönlendiriniz.
Bu konuda bütün Türkiye'nin bilinçlenmeye ve tutum takinmaya ihtiyaci vardir; bu bir vatandaslik sorumlulugudur. Her din ve etnik kimlikten Türk vatandasi bunlarin derinligine bilincine varmadigi sürece Türkiye'nin mutlu ve basarili insanlarin özgür iradelerince yasadigi adil bir ülke olabilecegini sanmiyorum. Sabetayci ve baglasik medyanin bu konuyu yoksaymasi ve türlü engellere karsin biz muhafazakar, sosyalist, liberal, Türk, Kürt, sünni, alevi, sabetayci her tür kesimden bir grup insan bu konuda bütün Türkiye'yi bilinçlendirmek için S.B.T.A.I. olarak elimizden geleni yapiyoruz. Yaptigimiz sey tekrar ediyorum antisemitizm degil (bu kendini inkar olurdu; S.B.T.A.I.'nin icra kurulunun yarisi, üyelerinin dörtte biri sabetaycidir) Türkiye'yi sömüren, kimliginden ve degerlerinden siyirip dezislamize ve dejenere etmeye çalisan müslüman kimlikli bir avuç elitist yahudiyi ifsa etmek ve halki bilinçlendirmektir. Açik toplum kavraminin ve seffafligin önem kazandigi zamanimizda Türkiye'nin insanlarinin bunlari ögrenmeye hakki vardir.
S.B.T.A.I. olarak büyümeyi, çalismalarimizi derinlestirmeyi, halki aydinlatmayi sürdürecegiz. Verdigimiz bütün isimler ve iliskiler dogrudur; (zaten büyük bölümü metinde zikrettigimiz arastirmacilarin eserleri ve yazilarinda ortaya çikarilmisti) dolayisiyla bu kisilerin Ilgaz Zorlu'nun ifsa ettigi Can Paker, Ismail Cem, Mehmet Barlas örneklerinde oldugu gibi sükut yoluyla ikrar yerine (kimsenin rezil olmayi göze alip yalanlamaya cesaret edebilecek kadar ileri gidecegini sanmiyoruz) kalkip dürüstçe açiklama yapmalarini bekleriz. Bizim istegimiz verdigimiz isim ve iliskilerin aynen kabul edilmesi degil toplumda tartisilmasi, halkin aydinlanmasidir. Ayrica fellik fellik kim oldugumuzu arayan bazi muhteris elitistlere ve özellikle Ingiliz Locasi'na bir sözüm olacak:
"Kendi görkeminize hizmet etmekten baska bir yönelimi olmayan "yanilsamali dogru"nuzda ilerlemeye devam edin ama müslüman Türk halki sömürüp onu parya görerek, hayatini manipule etmeye çalisarak elitist kalabileceginizi ancak insanlik onurunuzu yitirdiginizi bilin! Dogu Anadolu'da yada Ege'de herhangi bir dag köyündeki fakir ve cahil bir yasli kadin dahi Türkiye'yi yöneten yahudi asilli hegemonyayi isim isim iliskileriyle beraber bilmeden çalismalarimizin hizini kesmemeye ahdettik. Haydi bakalim!"
Mehmet Emre Güreli


Dönmeler Adeti
Ahmed Safi - M. Ertuğrul Düzdağ
Dönmelik, 1666 yılında İzmir Yahudileri arasında ortaya çıkarak, "Beklenen Kurtarıcı Mesih" olduğunu iddia eden ve Musevilikte bazı değişiklikler yapan Haham Sabatay Sevi'nin başlattığı dini bir harekettir. Bir zaman sonra mecbur kalarak müslüman olan Sevi gibi, onun yolundan gidenler de, görünüşte Müslümanlığı kabul etmişler, ancak gerçekte bambaşka bir inanç ve ibadet sistemine göre gizli bir hayatı sürdürmüşlerdir. Bu zümrenin, onlara mahsus bir terim halini alan "Dönme" ifadesi ile tanımlanmalarının sebebi de bu samimiyetsizlik ve gizlilik olmuştur. Zaman içinde güçlenerek ve teşkilatlanarak devam eden bu hareketin mensupları, son 350 yıllık Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti devirlerinde, her sahada önemli roller aynamışlardır. Bugün dünyanın birçok merkezinde bulunan Dönme zümreleri ile bunların inanç ve adetleri hakkında son yıllarda dikkate değer araştırmalar yapılmaktadır. Bu arada, Osmanlı toplumunun Dönmeler hakkındaki bilgisine ve düşüncelerine dair, şimdiye kadar, elimizde ciddi bir eser bulunmuyordu. Yazarın 18 cilt ve 3350 sayfa tutan ve elyazısı ile mevcut bulunan notları arasında kayıtlı olan bu araştırma, yazdıklarını yayınlamayı düşünmeyen bir aydının, tarafsız ve garazsız gözlemlerinden ibaret bulunmakta ve bu sebeple de çok önemli bir belge teşkil etmektedir.


Dönmeler (Sabatayistler) Tarihi
Prof.Dr. Abdurrahman Küçük
Toplumların ve milletlerin tarihinde bıraktıkları izler yüzyıllar sonra bile insanların ilgisini çeken ve bilim adamlarının çalışmalarına konu olan önemli olaylar vardır. Dönmelik veya Sabataycılık da bunlardan biridir. Bu olay, Yahudiler arasından çıkmasına rağmen, sadece Yahudi cemaatiyle sınırlı kalmamış, Türklerle ilgili bir durum almış ve tesirleri günümüze kadar gelmiştir.Bu konudaki çalışmalara başlanırken büyük bir yük ve sorumluluk altında olunduğu farkedilmiştir. Çünkü bu tip konularda vebal de bulunmaktadır. Bunun için, ülkemizde ilk ciddi ve ilmi araştırma olacak bu çalışmada, hiçbir etki altında kalınmamaya, hissi olunmamaya, kaynaklardaki bilgiler ortaya konulmamaya ve yer yer de karşılaştırma yapılmaya dikkat edilmiştir.


Evet, Ben Selanikliyim
Ilgaz Zorlu
Türkiye Mozayiğini oluşturan etnik topluluklar içinde en az bilineni ve en kapalı olanı kuşkusuz ki sebataycılardır. Türk kültür ve siyaset yaşamında bu konuda hemen hemen hiç araştırma yapılmaması "Evet Ben Selanikliyim"in yazılması mecburiyetini getirmiştir.
Sebataycılar özellikle İttihat Terakki'den günümüze dek Türk Siyasi Hayatı'nın vazgeçilmez unsurlarından biridirler. Önemli pek çok siyasi aktör sebataycı kökenlidir ve bu konuda da pek çok tartışma yapılmaktadır.
Bu sebeple Evet Ben Selanikliyim adeta üstü kapatılıp tabu haline getirilen böylesine önemli bir konunun Türkiye gündemine getirilmesi için önemli bir görev üstlenmiştir. Hakikaten medyada sebetaycılağın yeniden tartışılır hale gelmesi bu kitapla olmuştur.
Gariptir ki kitaba karşı en büyük olumsuz tepkiler musevi ve sabetaycı kökenli yazarlar ya da bu kökenli yazarların desteklediği basın organlarının yazarları tarafından yapılmıştır. Örneğin Yeni Asır Gazetesi yazarı Yaşar Aksoy Ilgaz Zorlu'yu bir provokatör olarak nitelemiş, Rıfat N. Bali kendisini medyatik olmakla itham etmiştir.
Sabetaycılığın dini inançları, gelenekleri ve özellikle 20. Yüzyıl sabetaycılığı konusunda kaynak bir kitap olan "Evet Ben Selanikliyim" Ilgaz Zorlu'nun önemli bir eseridir.


Kayıp Mesih Sebatay Sevi'nin İzini Sürerken
John Freely
Kayıp Mesih, 17 yy.'da yaşayan ve Kabala mistisizmi aracılığıyla Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki çok sayıda Yahudiyi, beklenen Mesih olduğuna inandıran Sabetay Sevi'nin hikayesidir.
17.yy. Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Yahudi diasporasını bütün canlılığıyla gözler önüne seren John Freely'nin kitabı, Sabetay'ın doğum yeri olan İzmir'den Venedik ve Rom gettolarına, Kahire'nin pazarlarına, Kudüs ve Safed'in haham okullarına kadar, çok geniş bir coğrafyaya yayılıyor.
Topkapı Sarayı'ndan Kuzey Afrika'daki sinagoglara, Yemen'deki Yahudi tapınaklarına ve Arnavutluk'un ücra köşelerine kadar uzanan bu şaşırtıcı hikâye, Yahudi mistisizminin ve günümüzde hâlâ müritleri bulunan Sabetaycılığın bilinmeyen yönlerini aydınlatıyor.



Sabatay Sevi İzmirli Meşhur Sahte Mesih Hakkında Bir Sosyal Araştırma
İbrahim Alaettin Gövsa
Sabatay Sevi on yedinci yüzyılın ortasında, yani zamanımızdan üçyüz yıl kadar önce Türkiye'de büyük bir sosyal hareket meydana getirmiş ve yalnız bizim memlekette değil, Avrupada dikkati çekmiştir.
Dini veya siyasi bir takım davalar güden bir çok türediler gibi eğer o da hiçbir iz bırakmadan tarihe karışmış olsaydı zamanında uyandırdığı merak ve heyecandan dolayı yine bir dereceye kadar araştırmaya layık görülürdü.
Fakat Sabatay Sevi'nin kendinden sonra bıraktığı iz, hayatında uyandırdığı heyecan ve cereyandan daha önemlidir.
Hatırasını, pek sınırlı bir topluluk içinde olsa bile, hala dipdiri yaşatmayı başaran Sabatay Sevi'yi yalnız tarihi bir konu olarak değil, aynı zamanda sosyal bir zemin olarak da araştırmak gerekir.



Sabatay Sevi Mesih mi Sahte Peygamber mi
Gershom Scholem
Sevi tarihin gidişini etkilemek peşinde değildir. Dış dünyayı dalgalandıran olgu, O'nun iç dünyasını yaratan olgunun bir tür yansımasıdır, ki tam bir yansıması olup olmadığı tartışabilir. O yarattığı hadiselerin kahramanı olmaktan çok kurbanıdır, ve bu nedenle de herkesin önünde kabul ettiğini, Divan huzurunda reddebilecektir. O, kendi ifadesiyle, Rabbinin acılarından çekip çıkardığı, ıstırabını dindirdiği biridir. Belki bu son yargılama da sadece o ardı arkası kesilmez şahsi belâ ve talihsizliklerden biridir.
Sabatay; "Beni bu işe Nathan itti. 'Haham Abraham'ın Rüyeti' adlı eserde Mesih'in gerçek isminin yerine benim adımı yazdı. Bir de (İstanbullu Haham) Abraham Yakhini, Beni yakanlar bunlar." Demişti.



Sabetay Sevi ve Sabetaycıların Gelenekleri
Prof. Abraham Galante
Abraham Galante Türkiye ve Osmanlı Yahudileri Tarihi araştırmalarının en önemli ve hala aşılamamış isimlerindendir. Sabetay Sevi isimli çalışması yazarın, önemli ama gerçekten önemli eserlerinden birisidir. Türkiye'de ve Türkiye dışında daha sonra sabetaycılık konusunda yayımlanan tüm eserlerde, Scholem ve Prof. Abdurrahman Küçük başta olmak üzere Galante'nin hep kaynak olarak alındığı görülür. Çünkü sabetaycılıkla ilgili yazdıkları Rosanes, Danon ve Nehema'dan çok daha ilgi çekicidir ve orijinal belgelere dayanmaktadır. Kuşkusuz gerek Mısır yıllarında ve gerekse tüm yaşantısında Galante'nin İttihat ve Terakki ile olan ilişkilerinde pekçok sabetaycı dostu olmuştu. Eminiz ki bu kitap Galante'nin aslında sabetaycılar hakkındaki bilgisinin küçük bir bölümünü yansıtmaktadır.


Şişli Terakki Davaları
Abdurrahman Dilipak/ Ilgaz Zorlu
Kökenleri Selanik'teki Şemsi Efendi haham okuluna dayanan ve yüzyıldan fazla bir zamandır faaliyet gösteren Şişli Terakki Lisesi'nin Nişantaşı'nda bulunan eski binası uzun bir müddet boş bırakıldıktan sonra D.B. İnşaat şirketine kiralandı. Yazar Ilgaz Zorlu ve Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak, Akit, Hürriyet, Aksiyon, Zaman, Yeni Şafak gibi basın organları bu çok değerli binayla ilgili haberler yaptılar. Ilgaz Zorlu, binanın bir vakıf binası olması ve değerinin de trilyonlarla ifade edilebileceği savından hareketle D.B. İnşaatın, Dinç Bilgin'in inşaat şirketine ait olduğunu ve daha sonra hakkındaki çeşitli ithamlar nedeniyle halen DGM'de yargılanmakta olan müteahhit Nevzat Ak'a yapılan bu kiralamanın adeta bir peşkeş olduğunu iddia etti, okulun bir cemaat okulu olduğunu ve Kapancılar Grubu üyelerince yönetilen bir vakfa ait olduğu iddiasında bulundu. Konu TBMM'ye de getirildi. Konya FP Milletvekili Veysel Candan, bu Sabetaycıların kendi meselesi olmadığını ve milli bir mesele olduğunu gördü, konu hakkında soru önergeleri verdi. Terakki Vakfı ve Vakıf Başkanı Haluk Arığ bu iddiaları yalanlayarak Zorlu, Akit ve Dilipak aleyhinde toplam on adet ceza ve tazminat davası açtılar. İstenilen toplam tazminat 400 Milyar TL'yi bulmaktadır. Bu kitap Terakki davalarını içeriyor. İddialar, suçlamalar ve mahkemeye verilen savunmalar. İslamcı radikal olarak tanımlanan kişilerce hakları korunmaya çalışılan Terakki Okulu'nun ve onu kuran Sabeytaycı hareketin tarihidir bu! Bir demokrasi ve insan hakları kavgasıdır bu!


Tarihin Esrarengiz Bir Sahifesi "Dönmeler" ve "Dönmelerin Hakikati"
Ahmet Almaz
Osmanlı İmparatorluğu'nun renk renk mozaiklerle dolu bünyesi içinde, on yedinci asırda selanik'te oluşan bir takım esrarengiz zümrelerin dikkat çekici bir yeri vardır.
Şüphesiz bu zümre mensuplarının sayısı çok değildir. Fakat Osmanlı İmparatorluğu'nun son zamanlarından günümüze kadar toplumumuzun başta siyaset olmak üzere basın, eğitim ve ticaret alanlarında öyle etkin olmuşlardır ki "Dönmeler, "Sabatayistler" veya "Selanikliler" olarak adlandırılan bu zümre herkesin dikkatini çekmiştir.


Yahudi Türkler Yahut Sabetaycılar
Mehmet Şevket Eygi
Türk basınının önemli kalemi Mehmed Şevket Eygi özellikle Türkiye'li müslümanlar tarafından yakından tanınan bir yazardır. Uzun yıllar çıkardığı gazetelerde Türkiye'de yaşayan dindar insanların haklarının kazanılması için mücadeleler vermiş, idealleri uğruna düşünce suçlusu olmuş, yargılanmış ve cezaevlerinde kalmıştır.
Eygi, günümüzde inançlarını bir takım menfaatler uğruna değiştiren kişilerin aksine yıllardır inandığı gerçekleri taviz vermeden tüm sıkıntılara karşılık savunmaya devam etmiştir. Bir siyaset bilimci olan yazar, on yıldan fazla bir süredir "Sabetay Sevi ve Türkiye Sabetaycılığı" konusunda makaleler yazmaktadır. Şunu kabul etmek gerekiyor ki Mehmed Şevket Eygi Bey sabetaycılık sorununun islami platformlarda ve müslümanlar arasında tartışılmasını sağlayan kişidir. Gündelik yazılarında pek çok kez konuya eğilmiş tarafsız bir gözle özellikle siyasi karar alma sürecinde sabeyatcıların davranışlarını incelemiş ve bu konuda eleştiriler yapmıştır. 

Hiç yorum yok: