2 Aralık 2012 Pazar

Ataturk'un Mason Localarini Kapatmasi ve Ilk Defa YayinlananJohn H. Cowles"in Yalvarma Mektubu!!!


Masonluğun kapatılışı -Mim Kemal Oke'nin kendi dilinden 

Atanin Mason Olmadigi Gercegi...

Masonluk, 1935 yılında, masonların kendi deyimleri ile uykuya girmiştir. Görünüşte masonların kendi isteği ile olan bu uyku durumu, gerçekten hükümetin baskısı ile ve Atatürk’ün emri ile olmuştur.

 9 Ekim 1935 tarihinde, 33 dereceli mason olan Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, mason büyüklerinden masonluğun tatilini ve mallarının Halk Evlerine devrini istemiştir. Masonlar bu isteğe mecburen ve fakat istemeyerek razı olmuşlardır.
Oysa, 10 Ekim 1935 tarihli gazetelerde çikan Anadolu Ajansının tebliğinde;
‘Ankara 9 (A.A.) Mes’ul ve ma’ruf imzalar altında Ajansımıza verilmiştir : Türk Mason Cemiyeti, ülkemizin sosyal tekamülünün ve günden güne artan muazzam terakkilerini nazarı itibara alarak ve Türkiye Cumhuriyetinde hakim olan demokratik ve cidden laik ilkelerin tatbikatından doğan iyilikleri müşahade ederek faaliyetine -bu hususta hiçbir kanun olmaksızın- nihayet vermeyi ve bütün mallarını ülkenin sosyal ve kültürel kalkınmasına çalisan Halk Evlerine teberrüü muvafık görmüştür’ denilmektedir.


Masonluğun kapanışı ile ilgili önemli belgelerden biri de,
Atatürk’ün Mason örgütü ileri gelenlerinden Mim Kemal Öke ile olan konuşmasıdır ve bu konuşmayı izleyen günlerde de Masonluk örgütü kapatılmıştır. "Yedi Gün" isimli derginin 27 Aralık 1938 tarihli 303 sayılı nüshasının 9. sahifesinde, Niyazi Ahmet Okan, M. Kemal Öke ile Atatürk arasındaki olayı şu biçimde anlatmaktadır:
Doktor M. Kemal anlatıyor:
- Bir gün Ağaoğlu Ahmet, Köprülü Fuad, İsmail Hakkı ve eski Maarif Vekili Hikmet’in bulundukları bir gece sofrasında Atatürk buyurdular ki:
‘Bu akşam akademik konuşacağız. Söz verilen ayağa kalkarak söyleyecektir.’
Herkes gibi ben de heyecan duydum. Acaba bana da söz düşecek mi?
İlk konu şu idi: Efkarı umumiye değiştirilebilir mi? Değiştirilebilirse ne vasıta ile?
Söz Köprülü Fuad’a verildi. Ondan sonra Ağaoğlu Ahmet, İsmail Hakkı söylediler. Aşağı yukarı mektep ve matbuat vasıtasıyla efkarı umumiyenin değiştirileceğini söylemişlerdi. Bu cevapların hiçbiri Ata’yı tatmin etmedi. Gayrı memnun olduğunu hissettiren bir tarzda sıra ile sözlerini kestiler.



Yanyana oturduğu Hikmet’e işaret ederek onun da düşüncesini sordu. O da diğer zevatın düşüncelerine bir de Masonluğu karıştırdı.


 İşte o vakit Atatürk:
‘Kemal Bey, işittiniz ya, şimdi sıra size geldi’ buyurdular.
Ben heyecandan titremeye başladım. Ne diyecektim? Söyleyeceğim sözün nasıl karşilanacağını takdir edemeyenler gibi derin bir tereddüt ve telaş içinde idim.
Atatürk tekrar: ‘Kemal Bey, ne dersin?’ Buyurdular.
Ata sükut buyurdular, biraz sonra:
Atatürk: ‘Kemal Bey, Masonluğun umdeleri nelerdir?’ diye sordu.
‘Madem ki Masonluk milliyetçidir, halkçıdır, cumhuriyetçidir, Halk Fırkasının umdeleri de bunlardan başka bir şey olmadığına göre Masonluğun hikmeti vücudu yoktur’ dediler.
Atatürk, tekrar: ‘Kemal Bey, ne dersin?’ Buyurdular.
Cevap verdim: ‘Evet, memleket dahilinde realize etmek istediğiniz yüksek ideal ile Masonluğun tahayyül ve realize etmek istediği ideal aynı olabilir. Halk Fırkasının umdeleri memleket hudutları dahilinde caridir. İşte Masonluk bu ideali memleket hudutları haricine intişarına vasıta olan rasyonel hissi bir teşekküldür. Bu bakımdan hikmeti vücudu reddedilemez.
‘Diktatör memleketlerde Mason Locaları yıkılır, yakılır, Masonlardan hesap sorulur.’
Ata sükunet buyurdular, biraz sonra:
‘Peki, Kemal Bey, hangi memleket Masonların en bahtiyarıdır?
Dışarıda Masonlar sürgün ve imha edilirken Türk Milli Masonları
Ulu Önderinin ve Onun hükümetinin itimat ve müzaharetine mazhar olmakla her zaman bahtiyarlık duymuşlardır. Dünyada en bahtiyar ve mesut Masonların, Türk Masonları olduğuna şüphe yoktur. Masonların bu durumuna yakından vakıf olan yabancı Masonlar, ülkemizde Masonların haline gıpta ettiklerini şefaatle söylemişlerdir.’
‘Reisiniz kimdir?’
‘Memleket dahilinde barış ve selamet tavsiye eden ve bütün dünyaya hitabederek bu idealin tahakkuk ettirilmesini temenni eden zatı devletleridir.’
Tarzındaki maruzatıma şu tarzda mukabele buyurmuşlardır:
Atatürk: ‘Ben bu cemiyete girmem. Ben, başkalarının yaptığı prensiplere değil, ancak kendi prensiplerime uyarım.’
Evet, Atatürk, prensip yaratan ve yarattığı o prensibe sadıkane bağlanan bir şahsiyetti. Bu, Atatürk’ü temayüz ettiren bir karakterdi. Doğruluğuna şüphe etmediği düşünceyi her zaman müdafaa ederdi. Maruzatlarıma ilave etmiştim:
‘Masonluğun temsil ettiği yüksek idealin kolayca tahakkuk ettirileceğini kabul etmek istemiyorum. Fakat bu her memlekette insanlık idealinin tahakkukuna çalisan entelektüellerin bir araya gelmesine, yaklaşmasına hizmet etmesi bakımından faydalı olabilir.
Atatürk, bu sözüme, hararetli bir ihtarla:
‘HAYIR, KEMAL BEY, SEN BUNU SÖYLEMEĞE MEZUN DEĞİLSİN! GÜNÜN BİRİNDE İNSANLIK İDEALİNİN TAHAKKUK ETTİRİLEMEYECEĞİNİ KABUL ETMEK DOĞRU DEĞİLDİR. BEŞERİYETİN GÜNÜN BİRİNDE BU MESUT NETİCEYE ERİŞMESİ GAYRI VARİD DEĞİLDİR.


Bana yanlış düşündüğümü ihtar eden bu hitap, beşeriyet için refah ve saadet düşünen Atatürk’ün insanlık hakkındaki yüksek ve asil bir düşünüşünün ifadesi idi. Atatürk beşeriyet için her zaman bizim fevkalbeşer telakki ettiğimiz ideallerin tahakkuk ettirilebileceğine iman eden asil bir insandı, ölünceye kadar öyle düşündü. Öyle kaldı.
İşte bu mülakattan Masonların reisi, maşrikı azamı Doktor M. Kemal, Masonluğun ‘memleket hudutları harici’ ile münasebet ve alakasını yani beynelmilel olduğunu açıkça itiraf etmektedir ve Masonluğun ‘her memlekette insanlık idealinin tahakkukuna çalisan entelektüellerin bir araya gelmesine, yaklaşmasına hizmet eden’ bir teşekkül olduğunu söylemesi de beynelmileli yetini teyit etmektedir.
Doktor M. Kemal, Atatürk’ü Masonların tabii reisi gibi göstermek istemiş, fakat Atatürk bunu reddetmiş, yabancı prensiplerden ibaret bulunan Masonluk cemiyetine girmeyeceğini, başkalarının prensiplerine tabi olmayacağını söylemiştir.
Doktor M. Kemal, Masonluğun faydasından bahsedince Atatürk, hararetli bir ihtarda bulunmuş, ‘Bunu söylemeğe mezun olmadığını’ söylemiştir.
Görülüyor ki bu mülakatta mühim münakaşalar olmuş, Atatürk Mason reisini şiddetli surette tevbih etmiş, Masonluğun yabancı prensiplerden ibaret beynelmilel bir teşekkül olduğunu, memleket için bunun bir faidesi olmadığını anlatmıştır. Doktor M. Kemal bu mülakatı etrafıyla izah etmiyor. Orada hazır bulunanlardan Ağaoğlu Ahmet bugün hayatta değildir. İsmail Hakkı Bey’in de kim olduğunu bilmiyoruz. Fakat bu içtimada uzun uzadıya fikir beyan eden Köprülü Fuat ile Hikmet Bayur hayattadırlar. Birisi Demokrat Parti erkanından, diğeri de Millet Partisi lideridir. Bu mülakatı daha esaslı surette izah edebilirler. Memleket ve milletin mukadderatına taaluk eden mühim bir mevzu hakkında sükut etmeleri elbette doğru değildir. Şahısları bertaraf, fakat partilerinin Masonluk hakkındaki noktai nazarlarını açıkça millete bildirmek icap etmez mi?
‘Atatürk prensipleri yıkılıyor!’ diye ortalığı velveleye veren Ulus’un baş, orta ve yamak yazarları (Yalçını, Menteşesi, Toplu İğnesi…) Atatürkün memleket ve millet için muzır görerek dağıttığı bu mason şebekesinin, Atatürk prensiplerini hiçe sayarak, yeniden faaliyete geçmesi karşisında neye böyle dillerini yutmuş bir hale geldiler? Atatürkçülük ne oldu? Masonlar, Atatürk’ün Masonluk hakkındaki fikirlerini tekmelediler. Niye Atatürk’ü, Atatürk prensiplerini müdafaa etmiyorlar? Demek ki Atatürkçülükleri yalan! İstedikleri zaman Atatürk’ü maske yapıyorlar. Atatürk heykeli karşisında Mason locaları kuruldu da gözlerini kapayarak, kulaklarını tıkayarak geçiyorlar! Görmemezlikten, işitmemezlikten geliyorlar!’
Masonların uyku dönemi 14 yıl sürmüştür. Fakat bu sırada masonların çalismalari gizli ve fakat etkisiz bir biçimde devam etmiştir. Yüksek Şura hukuken varlığını kaybetmediği için çalismalarina devam etmiş ve hatta muhtelif masonları 33. dereceye terfi ettirerek masonluğun canlanmasına çalismistir. Bu çalismalar sonunda başarıya ulaşmış ve 1948 yılında masonluk uykudan uyandırılmıştır.
Dipnot:

Uyumak (uykuya girmek):

Bir mason kuruluşunun, olağan üstü zorunlu nedenlerle, bir süre için, kendi eliyle localarını kapatıp çalışmasına son vermesi.

Uyanma (tebenni):

Bir masonun kendi locasından ayrılması ya da locasının ortadan kalkması nedeniyle bir başka locaya kabul edilmesi.


ABD’deki Skoç Riti Masonlarının başı olan John Crowles’ın Atatürk’e yolladığı mektubu okuyabilirsiniz. Bu mektup Atatürk’ün eline geçmemiştir. Mustafa Kemal Türkiye’de Mason Localarının faaliyetlerini sona erdikten sonra o dönemdeki Skoç Riti Başkanı tarafindan yazilmistir.



11 Aralık 1935
Sayın
Mustafa Kemal Paşa
Türkiye Cumhurbaşkanı
Ankara – Türkiye
Sayın Ekselans,
En çok takdir ettiğim ve hatırasını bir hazine gibi muhafaza ettiğim nazik olayların başında, Kahire’de bulunduğum bir sırada, ülkeme dönmeden önce Türkiye’yi ziyaret etmem hususunda tarafınızdan davet edildiğimin Mısır’daki Türkiye Büyük Elçisi tarafından bana bildirilmesi gelir.O zamanlar B. Elçiniz kendisinin Mason olduğunu, ancak sizin Mason olmamanıza rağmen, Türkiye’de Masonluğun koruyucusu olarak tanındığınızı bana söylemişti.
Bu benim için çok sevindirici bir haber olmuş ve daveti kabul ettiğimi B. Elçiye derhal bildirmiştim, nitekim öyle olmuştur. Ne yazık ki Ankara’ya gitmeme zaman kifayet etmemiş, sadece İstanbul’u ziyaret edebilmiştim. Orada karşılaştığım fevkalâde mükemmel Masonların çok nazik ihtimamlarını görmüş ve büyük bir misafirperverlikle karşılanmıştım. Mason yöneticileri bana Türkiye’ye gelen göçmenlerin durumunu geniş ölçüde iyileştiren yardımları dolayısıyla ABD halkına teşekkür ettiler. Böylece ziyaretimin boş yere yapılmadığını anladım.
Ayrıca size karşı duydukları hayranlık ve sevgiyi gördüm ve Cumhurbaşkanlığını kabul etmekle Türkiye’ye neler yaptığınızı açıklamalarına da şahit oldum.
Bana sizin yaptığınız büyük eserleri izah ettiler, o suretle ki ben, vatanıma dönünce biri 200.000 üyemize, diğeri de Bakanlıklara, okullara, öğretmenlere, eğitimcilere v.s. hitap eden iki resmî yayın organımızda ve ayrıca ABD’de yayınlanan 8000 civarında gazete ve dergide bu konuda makaleler yayınladım.
Bundan başka buradaki Mason Localarına ve diğer kuruluşlara adresler vererek hakkınızdaki şahsî görüşlerimi açıkladım ve büyük eserinizin dünyaya yapacağı iyilikleri izah ettim; yüzlerce yıl isteyen inkılaplarınızı, halkınızın kıyafetini, alfabesini, âdetlerini değiştirdiğinizi, halkınızı memnun eden Cumhuriyetinizi, ülkenizde kargaşalık, ihtilâl ve baskıların bulunmadığını anlattım. Benim için bütün bunlar önemli idi; bu itibarla Türkiye’de Masonluğun yasaklandığını öğrenmek, benim için büyük bir sürpriz oldu. Bunun manasını anlamam imkânsızdır.
ABD’deki Türkiye B. Elçisi Ahmet Muhtar Kardeşi çok iyi tanımış ve sevmiştim. O, Türkiye Yüksek Şurası’nın aktif bir üyesi ve sadık bir Mason ve tanıdıklarım arasında en sağlam karakterli kişilerden biri idi. ABD’de bulunduğu sırada sık sık toplantılarımıza katılır, zaman zaman Masonik konularda konuşur ve ABD’deki münasebetleri itibariyle bütün yabancı temsilci ve milletlerce çok iyi tanınırdı ve bunu da Masonlukla olan bağlantısına borçlu idi. Kulağıma gelen söylentilere göre Türkiye’de Masonluğa yapılan itirazın sebebi, bunun milletlerarası olması ve yabancı ülkelerdeki Mason kuruluşlarla bağlantılı bulunması olmuş.
Bundan daha büyük bir yanlışlık olamaz. Masonluk üyelerine vatansever olmayı, dürüst davranmayı, bağlı bulundukları veya doğdukları yahut oturdukları ülkedeki hükümetin kanunlarına itaat etmeyi öğretir. 1.’den 33. dereceye kadar olan bütün Mason Kardeş’ler ilk görev ve mükellefiyetlerinin kendi vatanlarına karşı olduğunu kesinlikle bilirler.
Masonluğun var olduğu asırlar boyunca, bir Masonun kendi ülkesine karşı faaliyette bulunmasının misali pek nadiren görülmüştür. Sadece ABD’nin Kurtuluş savaşında Bendict Arnold İngiltere’ye karşı savaşılmasına karşı çıkmışsa da başka bir olayı hatırlamıyorum.
ABD’de halen 3 milyon civarında Mason vardır ve hepsi milletimizin en güzide şahıslarıdır ve bunlardan sadece biri vatan haini olarak mahkemeye gönderilse dahi, üyelerinin hain olduğundan bahisle Masonluk aleyhine bir harekete geçilmesi kesinlikle söz konusu olamaz.
ABD başkanlarının 14′ü (şimdiki dahil) Masondurlar ve hepsi temayüz etmenin örneklerini vermişlerdir.
ABD halkı, Türk Milletini kardeşçe ve samimiyetle sever ve Masonluğun Türkiye’de yasaklanması çok kötü bir propaganda olur.
Ben Dünyadaki Skoç Riti Ana Yüksek Şura’sının başkanıyım. Bu unvanın sebebi, kurulmuş olan ilk YŞ oluşumuzdur, yoksa benim Türkiye YŞ üzerinde her hangi bir otoritem yoktur. Samimî dostum Bay Suhami vefat etmiştir. Fuat Hulusî Kardeş’in halen hayatta olup olmadığını bilmiyorum. Geçen yaz Avrupa’da Dr. Fuat Süreyya ile karşılaştım ve kendisiyle bir kaç dakika konuştum.
Muhterem Başkanım, muntazam Masonluğun bulunduğu her memleketteki Masonik kuruluşun hâkim ve müstakil bir kuruluş olduğunu, kendine üstün her hangi bir kuruluşu tanımadığını size temin ederim.
Gayrı muntazam Masonik kuruluşların ise bir etkisi yoktur; bunların üyeleri hiç bir ülkede kuvvetli olmaya muktedir değildirler. Her muntazam Mason ise kendi ülkesine bağlı olmayı her şeyin üstünde tutar. Masonluk diğer bütün kuruluşlardan çok daha fazla olarak memleketimize yararlı olmuştur. ABD’nin Bağımsızlık Beyannamesini imzalayanlar arasında Masonların sayısı bir hayli kabarıktır. ABD’nin Anayasasını hazırlayanlar, kendi şehrimizi, Devletimizi ve millî hükümetimizi yönetenler Masonik kardeşliğin üyeleri idi ve halen de öyledir.
Son Kongremizdeki Temsilci ve Senatörlerden yarısından fazlası kardeşlerdir. Bunlardan biri bile diğer Kongre üyelerinden hangisinin Mason olduğunu bilmez, böylece muntazam Masonluğun politika ile uğraşmadığı açıktır.
Bunun gibi Masonluk dinle uğraşmaz; sadece Evrenin Ulu Mimarına inanmayı arar. Aşağı yukarı beş yılda bir defa, Skoç Riti Yüksek Şuraları Milletlerarası bir konferansta buluşurlar, bu konferansların maksadı Skoç Ritinin gayeleri çerçevesinde düşüncelerimizi birleştirmeyi ve beşeriyetin hayrı ve mutluluğu uğruna çalışmaya devamı sağlamaktır. Bu sade ve basit bir konferanstır. Burada her YŞ.’nın fevkinde bir karar alınmaz. Gerçekten bir Milletlerarası konferansta kabul edilen karar veya tasarrufların hiç bir YŞ.’yı bağlamadığı açıkça belirtilmiştir.
Türk Masonluğunun yöneticileri ile vaki muhaberattan ve diğer kaynaklardan öğrendiğim veçhile, hepsinin memleketlerine ve ülkenizin başı olarak Size sadık ve dürüst kişiler olduklarını biliyor ve kendilerinden çekinmek için sebep bulunmadığı, aksine onların samimî destek ve tasviplerini daima bulacağınız hususlarında size teminat verebildiğimi zannediyorum.
Böylece memleketinizdeki Kardeşlerimizin ve Türkiye’deki Masonik müesseselerin iyilikseverlik, yardım, vatanseverlik ve genellikle insanlığın tekâmülü için çalışmaya devam etmelerine müsaade olunmasına delâlet etmeniz için size başvuruyorum.
Hakim Büyük Amir
John H. Cowles

Hiç yorum yok: