Tum dunyanin puslu vadisine degisik bir gozle bakarken, bilginin esas paylasmanin onemli oldugunu hic aklimizdan cikarmadik. Kendimize olan inancimizi; Kadim Turk Devletinden, Gucumuzu ve Kudretimizi Boru Budun'larina olan sonsuz saygimizdan alirken, sancagimizi da Peygamber efendimizin mirasi sayip kiyamet gunune kadar yasatacagimiza dair, varligimizin son zerresine kadar Yemin ettik. Mahsusa
18 Aralık 2012 Salı
Kerkük, Musul ve Süleymaniye’de Türkmenler kan ağlıyor
Irakta musluman soydaslarimiz katledilirken, Turkmenlere soykirim yapilirken ABD askerlerine el acip dua eden ama suriyede, filistinde muslumanlar icin TIMSAH gozyasi doken AKP zihniyeti bunlari gormezden gelmeye devam ediyor.
Kerkük, Musul ve Süleymaniye’de Türkmenler kan ağlıyor. Genç üniversite öğrencileri MİT ajanı diye tutuklanıyor. Kürtler, Türkmenlere nefes aldırmıyor. AKP hukumeti ise “Kürtleri kızdırmayın” diye Türkmenlere nasihat ediyor
İlk kez bir Türkmen belgeseli hazırlamak amacıyla Irak’a gidip iki hafta kalan gazeteci Vedat Yenerer, Türkmenlerin yaşadıkları zulmü yerinde gördü. Amerikan askerlerinin toplumu aşağılayan uygulamalarına, baskılara ve işkencelere şahit oldu. Gazeteci Yenerer, Irak ve özellikle Kerkük’te dünyanın görmek istemediği vahşeti şu acı ifadelerle dile getiriyor: – Kerkük’te, Süleymaniye’de Amerikan birliklerinin olduğu her yerde, seks var. Kadın pazarlamacılığı bir sektör haline gelmiş. Saddam’ın saraylarına Amerikan birlikleri yerleşmiş durumda… Açıkça fuhuş yapıldığı biliniyor. Kürt ve Arap kadın satıcıları bu işi yapıyorlar. Zaten sokakta, iyi giyimli iki Kürt varsa yanında mutlaka dört beş kadın da görüyorsunuz. 100-150 dolar, burada çok büyük para. Binlerce Amerikan askeri de böylelikle rehabilite oluyor denilebilir…
TÜRK OLMAK ZOR – Türkmenler mahvolmuş vaziyette. Habur sınır kapısından geçtikten sonra üzerinizde Türkmenlere giden kitap, gazete varsa, anında Kürtler tarafından el konuluyor. Üniversite yaşlarındaki öğrenciler MİT ajanı olduğu iddiasıyla taciz edilip sürekli gözaltına alınıyor; buna karşı Türkiye bir şey yapamıyor. Türkmenlerin temsilcilerine nefes aldırmıyorlar. Irak Türkmen Cephesi, Kürtlerin baskısı altında, ama Türkiye devleti, sadece ‘Kürtleri kızdırmayın, saygılı olun’ diyor… Amerika’nın güdümünde bir yönetim var; ne derse o oluyor. 3.5 milyon Türk var, Türkmenler sindiriliyor; ayaklanmaları istenmiyor. Türk olmak çok zor, Türk bayrağını yakacak kadar gıcık olunmuş; özellikle Kerkük’te. PKK’lıları da Musul ve Kerkük’e yığmışlar. – Çekim yaparken uğradığımız Misak-ı Milli sınırlarının en ucu sayılan Mansuriye El Cebel’deki (Şahraban) Adana Köyü’nün camiini görmelisiniz; dökülüyor. Böyle görkemli bir camiyi dünyanın en zengin vakıflarından sayılan Diyanet Vakfı onaramaz mı? Çevresinde 300 bin Türkmen’in yaşadığı Telafer Kalesi’nin de bir görülmesi lazım. Saddam Hüseyin, Türk düşmanlığından ötürü bir trafik lambası bile koymamış, bir sinema, kültür merkezi bile açtırmamış; utanç verici bir durum… Türklüğünü kaybetmemiş bir toplum görmezden mi geliniyor?
SINIR TİCARETİ – Burada dikkat çekici bir durum var. Mersin serbest bölgesi ve İskenderun’dan TIR’larla büyük mal sevkıyatı var. Barzani ailesinin kontrolündeki bu mallar gümrüklerde yeterince kontrol edilmeden Irak’a geçiyor. Irak’a giden Türk şoförler de dönüşte çay, kola, deterjan ve sigaraları alıp Türkiye’ye satıyorlar. Bu ihracat nedense Türkiye’den yapılmıyor? Tabii gümrük vergisi olmadığı için bu mallar ucuz. Düşünün 24 adet kutu kola 5 dolar sadece. O yüzden Türkiye bu yolla bir şey kazanmıyor. Türkiye’de hükümete yakın bazı işadamları ve siyasilerin Mesut Barzani’nin yeğeni Neçirvan Barzani ile yakın ilişkileri olduğu konuşuluyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder