3 Aralık 2012 Pazartesi

Hangi yapıyı yıkmak istiyorlarsa akılsızlığı ve ahlaksızlığı o yapıya musallat ederler!

Tayyip Barikatini Abdullah'a Kaldirtacaklar

Hangi yapıyı yıkmak istiyorlarsa akılsızlığı ve ahlaksızlığı o yapıya musallat ederler. Ve geri çekilip izlerler, akılsızlık ve ahlaksızlık içinde debelenen yapının kendini yavaş yavaş yokedip, tuzağa yürüyüşünü.

Eski vesayeti bu yolla yıktırdılar.

Yeni vesayetin gerçek sahipleri ; eski vesayeti yıkmak için kullandıkları Tayyip Erdoğan ve ekibi kendini gerçek sahip zannetmeye başladığı noktada, bu akıl tutulması virüsünü yeniden ortaya saldılar. Bu sefer kendi balyozlarına karşı.

29 Ekim'de Türk Bayrağı taşıyan kitleleri yasadışı eylem yapıyor gerekçesi ile engellemeye çalışmak bu tarz bir akıl tutulmasıdır. Eşi benzeri yoktur.

Eyleme katılmak isteyenleri taşıyan otobüsleri, "ceset torbası yok" gerekçesi ile engelleyen polis ve Ulus'da coplanan kalabalığı tepeden helikopterle tetkik eden mümtaz insan, Angelina Jolie hayranı İdris Naim Şahin ile taçlandı sahnemiz.

Bu tablonun en önemli sonucu ise; ABDullah Gül ile Tayyip Erdoğan arasında yıllardır volkan derinliğinde kaynayan fay hatlarındaki çatlakların iyice su yüzüne çıkması oldu.

Tayyip Erdoğan'ın, Ulus'taki yürüyüş sırasında barikatları kaldırma emrini kendisinin vermediğinin altını çizip, polisi görevine yapmamakla suçlamasının ertesinde;

Abdullah Gül cephesinden, barikatları kaldırma telkininin Cumhurbaşkanı tarafından yapıldığı açıklaması geldi.

Bu açıklamaya Tayyip Erdoğan'ın cevabı gecikmedi ve Almanya yolunda , vücud diline çok hakim olamadığı, aşağıdaki açıklamayı yaptı.

"Ben Cumhurbaşkanı'nın böyle bir talimat verdiğini düşünmüyorum.Çünkü bu ülkeyi çiftbaşlı bir yönetimle bugüne kadar getirmedik. Bundan sonrada çift başlı bir yönetimle bu ülke bir yere varmaz. Eğer bu ülkede bir başkanlık sistemi arzu ediliyorsa, ben bundan yanayım. Bir başkanlık sistemi gelir, o zaman bu adımları çok daha rahat atarız. Hiç o zaman böyle bir sıkıntı olmaz. Ama bunun dışında kimin ne yapacağı bellidir. Dolayısı ile bir Başbakan olarak benim görevim bellidir,sayın Cumhurbaşkanının görevi bellidir. Kimsede böyle bir gayretin içine girerek durumdan vazife çıkarmasın"

Son dönem siyasi tarihinin en önemli paragrafını okudunuz.

Tasfiye edilmek istenen ve bunun fazlası ile farkında olan bir Tayyip Erdoğan'ı dinlediniz.

Türkiye'yi Yeni Vesayet düzenine göre şekillendirmek isteyenler açısından artık seçim zamanı geldi.

Bu ip artık ikisini de birden taşıyamayacak kadar inceldi.

Tayyip Erdoğan'dan vazgeçerlerse , kitleleri en az onun kadar iyi uyutacak ve yönetecek birini bulmak zorunda kalacaklar.

Abdullah Gül'den vazgeçmeleri durumunda, küresel politikanın ince diplomasisinde en az bu İngiliz terbiyesi almış Kayserili kadar tahmin edilebilir bir oyuncuya ihtiyaçları olacak.

İkisinin de artıları, eksileri var.

Fakat Tayyip Erdoğan, herkes için, keskin sirke olmaya başladı. Daha da kötüsü, bilinçaltına ustaca zerkedilen hiç bir hülyasını taşıyacak kumaşa sahip olmadığının farkında değil.

Ve Yeni Vesayetin baronları açısından artık biri üzerinde karar verme zamanı geldi.

Aksi takdirde; iki kaptan bu küresel oyunun en işlevsel gemisini batıracak, kontrolden çıkaracak.

Ve bu noktada bahisler Abdullah Gül'den yana.

Çünkü o Tayyip Erdoğan'da olmayan çok önemli bir özelliğe sahip:

Tahmin edilebilir ve dolayısı ile modellenebilir olmak.

Bu gidişle Tayyip barikatını Abdullah'a kaldırtacaklar.


Açık İstihbarat

Hiç yorum yok: