MAGOSA FATİHİ; Maraş harekâtının gerçek hikâyesi
Kıbrıs Barış Harekâtı'nda 28. Tümen Komutanı olarak görev yapan Tümgeneral Osman Fazıl Polat'ın, Genelkurmay Başkanlığı ile Kolordu Komutanlığı'nın Mağusa'nın sadece Türk kesimine girilmesi, planın dışına çıkılmaması gerektiği yönündeki emirlerine rağmen, Maraş'ı kendi komutanlık insiyatifini kullanarak aldığıni biliyoruz.
Harekâtta tümen komutanlığı yapan Polat'ın gazeteci oğlu Parola: Kıbrıs" isimli kitabında, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in, "Maraş Bölgesi'nin Rumlara pazarlık karşılığında verilmek için alındığı" yolundaki görüşlerinin gerçeği yansıtmadığını ortaya koyduğunu yazıyor.
'İnisiyatif kullandım'
Harekât planında olmamasına karşın Maraş, 28. Tümen Komutanı Tümgeneral Osman Fazıl Polat tarafından emre itaatsizlik yapılarak stratejik önemi olduğu için alındı" ifadelerine yer verildi. Tümgeneral Polat, "Harp Günlüğü"nde Maraş'ın alınmasını şöyle anlattı:
'Talanın önüne geçtim'
Bizim zamanımızda yakalananlar var. Maraş'ı yasak bölge ilan ettim. Türk ve Rum kimseyi bırakmadım. Bu suretle her türlü yağmacılık ve talanın önüne geçtim. Bu hususu Rum temsilciler Meclisi Başkanı Klerides de televizyondan Rum halkına ilan etti.
Maraş'ı zengin turistik bölge olduğu için almadım. Her seviyedeki komutan kendisine üst komutanlıkça verilen hedefi ele geçirip bu hedef üzerinde kalmamalı. Bu hedeflerin savunulması için gerekli olan yakın arazi kesimine kadar ilerlemeli ve süratle bu hedefi uzaktan emniyet altına almalıdır."
CIA: Türkler için Kıbrıs şeref konusu
Kitapta, 11 Nisan 1978'de Stephen Snow'un hazırladığı George Harris tarafından onaylanan CIA raporuna da yer verildi. Rapordaki şu ifadeler dikkat çekti:
"Türkler Kıbrıs konusuna esas olarak bir masraf ve çıkar karşılaştırmasıyla bakmıyorlar. Türkler için Kıbrıs, bir milli şeref ve taahhüt konusu olmuştur. Türkler 1974'te Kıbrıs'a müdahale ettikleri zaman, bunu, Kıbrıslı Türk soydaşları için duyduğu kaygıdan, Rum kışkırtmaları karşısında geri adım atmama kararlığından ve Rum kuşatması korkusundan yapmıştır. Türkiye, Kıbrıslı Rumların emniyetini garantiye aldıktan ve muhtemel bir Yunan darbesini önledikten sonra da yine Türk şerefi büyük ölçüde esas konu olmuştur. Bu kazançlar Türk kanıyla kazanılmıştır ve Kıbrıs kısa zamanda Türkiye için de siyasi mücadelede önemli bir konu olma potansiyeline sahiptir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder