Büyükşehir Belediyesi Kanunu İle en yakindan alakali kurumlardan olan TMMOB'nin dikakt cektigi konular halk tarafindan layikiyla bilinmiyor. Bolunme yasasi adiyla da anilan bu Buyuksehir yasasi konusuna tepkileri bir daha gundeme getirmek istedik...
TMMOB Ziraat
Mühendisleri Odası, tarımsal üretimin, doğal kaynakların ve kırsal alanların
geleceği açısından "Büyükşehir Yasası"na "kaygı" ile yaklaşmaktadır. Bu Yasa ile
öncelikle Türkiye Cumhuriyeti`nin kuruluş felsefesinde yer alan ve yerel
yönetimleri içeren çok sayıda idari birim kapatılmakta ve ülkemizin yönetim
yapısı karmaşık, kaotik ve de yöneticilerin keyfi inisiyatifine ve
ayrıcalıklarına mahkûm edilmektedir. Yasa, kamuoyunda yeterinde tartışılmamış,
idari statüleri düşen ya da değişen yerel yönetimlerdeki yöneticilerin ve halkın
görüş ve oylarına sunulmadan "acele ve telaş" içinde çıkartılmıştır. TMMOB
Ziraat Mühendisleri Odası aşağıda maddeler halinde belirtilen kaygılarından
dolayı Sayın Cumhurbaşkanı`ndan Yasanın onaylanmamasını ve TBMM`ye iadesini
talep etmekte ve bunu Türk halkına karşı bir sosyal ve toplumsal sorumluluk
görevi olarak kabul etmektedir.
TMMOB
Ziraat Mühendisleri Odası`nın "Büyükşehir Yasası"na ilişkin
Kaygıları:
· Yasa, üretim için kullanılması
gereken verimli tarım arazilerinin, kentsel alan kapsamına alınıp arsaya
dönüştürülmesinin yolunu açmıştır. Düzenleme ile oluşacak arsa rantı, doğal
varlıklarımız üzerinden haksız servet edinilmesine neden olacaktır. Bu durum,
bundan sonra köylerde-kasabalarda-küçük ilçelerde yaşayanların, tarım ile
geçinenlerin mülkiyetleri üzerinde ciddi tehditler yaratacaktır.
· Yasa ile Türkiye`deki 16 bin köyün
tüzel kişiliği kaldırılmaktadır. Tüzel kişiliğini yitiren bu köyler, geleneksel
yaşam biçimlerinden ve geçimlik de olsa üretim kaynaklarından uzaklaşacak ve
kendi yaşam ve üretim biçimine yabancı uygulamalarla karşılaşacaktır. Yasa,
seçim ile işbaşına gelen muhtarların ve köy halkının tercihlerini hiçe
saymakta ve Cumhuriyet`in ilk yıllarından bu yana kazanılmış olan haklar, tek
taraflı düzenlemelerle halkımızın elinden alınmaktadır.
· Yasa ile tüzel kişiliği sona eren
köylerde rantçıların gözünü diktiği kıyı alanları ve meralar, tüzel kişilikler
tarafından korunamayacağı için "amaç dışı kullanıma" açılacak ve böylece
doğal varlıklar ve kır yaşamı, ekosistem dengesi gözetilmeksizin tahribata
uğrayacaktır.
· Yasa ile tarım ve kırsal alanlar ile
ilgili faaliyetler, uygulamalar ve öncelikler, bu alanın uzmanları tarafından
değil, konu ile ilgili bilgi sahibi olmayan ve hassasiyet taşımayan yerel
yöneticilerin inisiyatifi ve ayrıcalıkları doğrultusunda
gerçekleştirilecektir.
· Yasa ile Türkiye kırdan-kente yeni
bir göç dalgası ile karşılaşacaktır. Üretim kaynakları sınırlanan, yaşam
biçimine müdahale edilen kırsaldaki yurttaş kentlerde daha zor koşullarda
yaşamaya, iş bulmaya ve barınmaya zorlanacaktır.
· Yasa ile söz konusu uygulamaya maruz
kalacak kırsal yerleşimlerde yaşam ve tarımsal üretim maliyeti artacak ve
kırsalda var olan yüksek yoksulluk oranı daha da tırmanacaktır.
· Yasa ile bir yandan Büyükşehir
Belediyelerinin yetki alanı genişlemekte, diğer yandan Valiliklerin
Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı ile insan kaynağı ve
harcama yetkileri genişletilerek güçlendirilmekte imiş gibi bir izlenim
yaratılmaktadır. Oysa bu durum, mülki idare ile yerel yönetimler arasında
yeni çatışmalara yol açacak ve bundan da zaten temel hizmetlerden yoksun kır
halkı daha fazla etkilenecektir.
· Köylere götürülen belediye
hizmetleri büyükşehir belediyelerine ya da ilçe belediyesine devredilmektedir.
Burada var olan "hizmette mesafe sorunu" daha da derinleşecektir. Kırsaldaki
halk Yerel Yönetim Hizmetlerinin bir bölümünü Büyükşehir Belediyesinden bir
bölümünü de İlçe Belediyesinden alacaktır. Bu durum, kırsal alanlara yönelik
hizmetin bütünlüğü açısından kaotik bir ortam yaratacaktır.
· Kırsal alanın nüfus azlığı, oy
kaygısı ile hareket eden yerel yöneticilerin, nüfus yoğunluğunun olduğu kentsel
alanlara daha fazla ilgi göstermesine, kırsal alanın daha da fazla ihmal
edilmesine yol açacaktır.
Türkiye`nin,
öncelikle toprak ve su başta olmak üzere doğal varlıklarını koruyacak ulusal
politikalara ihtiyacı vardır. Dünyada yaşanan kriz, küresel ısınma ve kuraklık
konusundaki uyarılar dikkate alınarak, ülkemizin geleceği için tarım arazileri
ve su havzaları üzerindeki tahribata son verilmelidir.
TMMOB Ziraat
Mühendisleri Odası olarak yukarıda sıraladığımız kaygılarımız doğrultusunda
doğal varlıklarımızı korumak amacıyla, Sayın CUMHURBAŞKANI`ndan çıkarılan yasayı
bir kez daha görüşülmesi için TBMM`ye geri göndermesini istiyoruz.
Kamuoyuna
saygılarımızla duyururuz.
Dr. Turhan
TUNCER
Başkan
(Yönetim
Kurulu adına)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder