Yehova Şahitliği, Hıristiyanlık Ve Türkiye
Barzani ailesi Osmanlı arşivlerine bakacak olursanız haham yetiştirmekle şöhret olmuş Kürtleşmiş yahudilerden oluşan meşhur bir ailedir (Mesut Barzani'nin yahudi olduğu Türkiye'de ilk kez Kurtlar Vadisi adlı TV dizisinde söylenmiştir)
Yehova Şahitliği ile hıristiyanlığa ihanet edilmektedir, darbe vurulmaktadır. Hıristiyanlar tarihi bir hata yapmış, tevratı incilin önüne koymuşlardır. Nerede bir incil elinize geçerse bakın; ilk bölümü eski ahit - old testament (tevrat), ikincisi yeni ahit - new testament (incil). İkisini bir araya koyup ikisini de hak kabul ederseniz, yahudi sizin evlatlarınızı kolaylıkla kandırır. İkisi arasındaki farkı bertaraf etmek için incili tevrata göre tefsir eden bir hareket başlatır. Yehova Şahitliği bu oyunun adıdır.
Hareketin merkezi A.B.D. olmasına rağmen hedefi Avrupa'dır ve Hıristiyanlık her geçen gün sarsılmaktadır. Bu oluşum Türkiye'ye de sıçramış, 1950'liler civarında girmiştir. Sadece bununla kalmayıp 2000 Türk genci Yehova Şahitliği teşkilatında maaşlı memur olarak görev yapmaktadır. Gözlem Kulesi isimli bir dergileri vardır, onu satarlar, bedava da verirler. Avrupa'da Türklere bedava takvim dağıtırlar. Bu takvimde incilden cümleler "ayet" diye takdim edilir. Bizim fukara insanımızda onları Kuran'dan sözler sanır. Papalık İslam hilafetinden sonra yahudi taarruzuna maruz kalmıştır. Yehova Şahitliği her gün azmaktadır. Papalık korkusundan iki büyük taviz vermiştir. Birincisi 1968 yılına kadar her Pazar günü katolik kiliselerinde yahudiyi lanetleme duaları okutulurdu, bu yasaklanmıştır. İkincisi yahudiler sünnetsiz insanı kirli, pis kabul ederler. 1968 harbinden sonra sünnetsiz hıristiyanların artık yahudi toprağı olan Kudüs'e ayak basmalarını papalığın bir oyunu ile engellediler.
Hıristiyanlar Hz. Meryem'in mezarını Kudüs'te ziyaret ederek hacı olmak istiyorlardı. Kudüs'te hıristiyan görmek istemeyen yahudi bir yalan uydurdu: Bir genç kız rüya görüyor, Meryem ana ona diyor ki: "Benim hıristiyan evlatlarıma söyle benim mezarımı boşuna Kudüs'te aramasınlar. Ben Türkiye'nin Efes şehrindeyim." Bu yalanı papa bile bile yuttu. O genç kızı da azize ilan etti. Hacı olmak için artık Kudüs'e gitmeyin diye bir beyanatta da bulundu. Türkiye ise turist gelecek sevdasıyla seve seve bu yalanı başına taç etti. Mesut Yılmaz hükümeti Efes merkez olmak üzere 40 km çapında bir daireyi papalığa mülk edinme hakkı verdi. Papalığın bu yalanı kabul etmesinin sebebi üçüncü bin yılda Asya kıtasını hıristiyan yapmaktır, buna da Anadolu'dan başlamışlardır. Bunu ben iddia etmiyorum. Papa II. Jean Paul kendisi defalarca söylemiştir.
1880'lerde misyonerler Kahire'de bir toplantı yaptılar ve toplantıda bir İngiliz misyoneri, "Biz müslümanları hıristiyan yapmak için boşuna çalışıyoruz. Doğru olan bu müslümanları en az 100 sene hıristiyanlığın adını ağza almadan kendi dinlerinden soğutmamızdır. Bu işi de papaz kimliğiyle değil filozof, üniversite hocası, köşe yazarı kimliğiyle yapmalıyız. 100 sene sonra bunları inançlarından soğutmuş olacağız, ateistleşen halk boşluğa düştüğündeyse hıristiyanlığı teklif edeceğiz." teklifinde bulunmuştur. Bu fikir toplantıda karara ulaşan nihai fikir olmuştur. Osmanlı yıkılırken Anadolu'da 100'den fazla Amerikan koleji vardı. Bu kolejlerin birinci vazifesi müslümanları kendi dininden soğutmaktır. Hıristiyan yapmak değildir. Son zamanlarda kanaat getirdiler ki, sarsabildiğimiz kadar Türkleri inançlarını sarstık, zihinlerine şüphe zerkettik.
Artık resmen hıristiyanlık namına ortaya çıkıp propaganda yapabiliriz (Acaba neden 2000'e girdiğimizden Türkiye'nin özellikle büyük şehirlerinde incil dağıtımı, sessiz mahallelerde apartman dairelerindeki gizli kiliseler, gazetelerdeki hıristiyanlık reklamları bu kadar artış gösterdi, hiç düşündünüz mü?). Binaenaleyh Anadolu asıl hedeftir. Böyle inananlar Avrupa Birliğine girmemizi destekliyorlar. Bunlar Avrupa siyaset arenasının yüzde 30'luk kesimini oluşturan kesimdir. Geri kalan yüzde 70 ise masonik örgütlere üye olanlardan oluşur. Masonlar locadan emir alırlar. Loca ise Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmesini kesinlikle istememektedir. Çünkü loca İsrail'den emir alır. İsrail Arz-ı Mev'ud davasıyla Türkiye'nin Kayseri vilayetine kadar bir araziyi istediğinden burayı ele geçirmeyi güçleştirmek istemez. Bunu Türkiye'den alamayacağını da bilir. O yüzden Türkiye'yi bölerek zayıf bir Kürdistan'dan almayı planlıyor. Türkiye AB'ye girerse İsrail'in hasmı da 400 milyonluk AB olur. Kürtçülük hareketinin desteklenmesinin bir sebebi de budur. Daha birkaç ay önce İsrail ajanlarının ve emekli subaylarının PKK militanlarını bizzat eğittikleri tespit edilmişti. Hatta yıllar önce bir televizyon kanalında İsrail bayrakları altında eğitilen PKK'lıların görüntüleri bile gösterilmişti. Aynı olayların tekrar haber dünyasında duyulması üzerine dış işleri bakanı Abdullah Gül konuyu görüşmek üzere İsrail'e gitti. Döndüğünde basın mensuplarımıza konuyu net bir çözüme ulaştıramadıklarını söylediyse de özgür ve saygın basınımız magazin programlarıyla olayı profesyonelce örttü. Halkın zihinlerinde de bu satırları okuyana kadar her şey unutulup gitti.
Barzani ailesi Osmanlı arşivlerine bakacak olursanız haham yetiştirmekle şöhret olmuş Kürtleşmiş yahudilerden oluşan meşhur bir ailedir (Mesut Barzani'nin yahudi olduğu Türkiye'de ilk kez Kurtlar Vadisi adlı TV dizisinde söylenmiştir). Lakin Barzan bir mekan adıdır. Barzani ise Barzan'a mensup manasındadır. Barzanilerin mensup oldukları dinin müslümanlıkla, şialıkla hiçbir alakası yoktur. Ortadoğudaki Kürtleri kullanmak için müslüman kılığına girmişlerdir. Mesut Barzani'nin babası Molla Mustafa Barzani bu aileye mensuptur ve bunlar Babil esaretinden kalma yahudilerdir. Bunlardan İsrail'e göç etmiş 150.000 insan vardır. İsrail bünyesindeki bu Kürtçe konuşabilen 150.000 kişilik Musevi dinine mensup kitleyi Kuzey Irak'a göndermiştir. Onlara Türklerden ve Araplardan mülk satın almaları emredilmiş, alacakları mülkün bedelinin İsrail Bankası tarafından kredi verilerek karşılanması kararlaştırılmıştır. Çünkü onları Kuzey Irak'ta jandarması olarak görmektedir İsrail. Barzani ve Talabani hareketine Uğur Mumcu'nun yazdığı suretle ayda 50.000 dolar yardımda bulunmaları davalarıyla alakalıdır. Hulusi Turgut isimli bir yazar bundan 30 sene önce Molla Mustafa Barzani ile görüşmüş, "Barzani Dosyası"(1969) isimli bir kitap çıkarmıştır. Kuzey Irak'taki Kürtçülük hareketine silah satan müesseselerin yüzde yüzünün yahudi olduğunu ispat etmiştir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder