Hrant Dink davasında geçtiğimiz günlerde karar veren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti verdiği karala kamuoyunda cinayetle ilgili sadece bir kişiyi suçlu buldu ve diğer tüm sanıkları Hrant Dink cinayetinden tahliye ettirdi. Heyet ayrıca baktığı diğer tüm davalarda hiçbir delil olmaksızın “örgüt” bulabilirken, Dink suikastının bireysel olarak yapıldığı kararına vardı.
Kamuoyunda büyük infiale yol açan bu kararın arkasındaki heyetin başkanı Rüstem Eryılmaz aslında bizim de yakından tanıdığımız bir hâkim. Daha ortalıkta “ıslak imza” yokken, sadece fotokopi bir kağıt parçasına ve isimsiz bir ihbar mektubuna dayanarak Dursun Çiçek’i ilk tutuklayan nöbetçi hâkim kendisi.
Verilen bu hukuksuz karar hâkimin kendi vicdanıyla değil siyasi beklentilerle yargılama yaptığının en büyük göstergesiyken, Rüstem Eryılmaz’ın bu karar sonrasında yaptıkları ise kendisinin arkasındaki “güç”lere ne kadar güvendiğinin göstergesi. 30.06.2009 tarihinde Dursun Çiçek’i elinde hiçbir hukuki delil olmamasına rağmen tutuklayan bu nöbetçi hakim daha sonra kutsal savunma hakkımızı da engelledi. Tutuklama ile ilgili gerekçeli kararı bizzat hâkimden istememize rağmen Rüstem Eryılmaz gerekçeli kararın ancak hüküm kısmını okuyabileceğimizi söyledi. Dursun Çiçek’in tutuklanması üzerine yazılan tutuklamaya itiraz dilekçesi gerekçeli karardan bihaber yazıldı.
Rüstem Eryılmaz’ın bu açık kanun ihlallerini yaparken güvendiği kurum ve kişilerin gerçek gücü ise HSYK’ya yaptığımız şikâyet ve suç duyuruları üzerine atanan iki müfettişin soruşturmalarını 2 yıl sonra iki cümlelik cevaplarla kapatılmasıyla ortaya çıktı.
Kıssadan hisse: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği bu karar ne ilk hukuk cinayetidir, ne de son olacaktır. Arkasına hükümet ve HSYK’nın desteğini alan bu ve bunun gibi hâkimler iktidar değişmedikçe bu gibi hukuksuz uygulamalarına devam edeceklerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder