Ortadoğu konusunda uzman emekli bir büyükelçi, “Ortadoğu’da olanlar yeni bir Sykes-Picot Anlaşması’dır.
Bizim Dışişleri’nin, bu anlaşmadan mutlaka haberi vardır, ama esas olan olmasına engel olabiliyor mu, engel olmak istiyormu?!!
Sevr anlaşmasını, Wilson prensiplerini, Ermenistan iddialarını, Kürt devleti arzularını Skyes ve Picot Anlaşması’nı bir kenara iterek veya dikkate almayarak anlayabilmek dolayısıyla da Türkiye ve bölge üzerindeki büyük oyunu görebilmek çok da kolay olmayacaktır.
Turkleri onun kudretli devleti osmanliyi bitiren planin aynisi olan BOP'un 100 yil once nasil uygulanmak istendigini hatirlamaliyiz. Neden mi; Gunumuz Turkiye'sini yonetenlerin dustugu delalet ve ihaneti baska turlu anlatamiyoruz, kalpleri muhurlenmis, beyinleri yikanmis bir kitle bunu anlamak istemiyor.1916 tarihli Sykes-Picot gizli anlaşmasıyla, bölgede hangi aşirete nasıl bir destek sağlanacağı belirlenmişti. Bu süreç bugün izlenen somurge devletlerin yol haritasının aynısı.
İngilizler Emir Hüseyin’e para ve silah desteği verecekti (Bugün de Clinton, küresel teröristlere Esad’ı devirmek için 82 milyon dolar yardım yapıldığı açıkladı.). Destek verildi ve Haziran 1916’da Arap ayaklanması başladı. 4 ay sonra 2 Kasım 1916’da Emir Hüseyin kendini Arap Ülkeleri Kralı ilan etti.
I. Dünya Savaşı sırasında, 29 Nisan 1916'da Kut'ül Ammare Kuşatması sonrasında İngiliz kuvvetlerinin Osmanlı 6. Ordusu karşısında bozguna uğramasından 17 gün sonra 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan ve Türkiye'nin Orta Doğu topraklarının paylaşılmasını öngören bu gizli antlaşmadır.
KUT-ÜL AMARE ZAFERİ
1914 sonlarında Irak’a asker çıkaranİngiliz ve Hint askerleri, General John Nixon ve General Charles Townshend komutasında 1915 sonbaharında Bağdat’a doğru yürüyüşe geçti. Albay Nureddin Bey ( Nureddin Paşa) 27 Eylül 1915’te İngilizleri Kut önünde karşıladı. İlk önce Bağdat’ın 30 km güneyine kadar çekilen Türk ordusu, İngilizleri püskürttü ve General Townshend etrafı Dicle nehri ile çevrili Kut yarımadasında kuşatıldı. Nureddin Bey’in yerine Irak komutanlığına getirilen 52. Tümen Komutanı Halil Paşa kumandasındaki kuşatmayı yarmak için Basra’daki İngiliz genel karargahının yaptığı üç taarruz da büyük kayıplar ve fiyaskoyla sonuçlandı. Kut-ül Amare'de İngiliz birliklerinin komutanı General Townshend de esir alınmıştı
1915'te Arabistan Yarımadası'nı ele geçiren İngiltere, Türkiyeye karşı ayaklanan Mekke'li Şerif Hüseyin'i destekleyerek Irak ve Filistin toprakları üzerinde kendisine bağımlı bir Arap devleti kuracaktı. Mekke Şerifi Hüseyin ile Mısır'daki İngiliz Yüksek Komutanı McMahon arasında böyle bir antlaşma gizli olarak imzalanmıştır. Fransa böyle bir plana karşı çıkıp İngiltere'ye baskı yaparak yeni bir antlaşma yapılmasını istedi. Rusya'nın onayı ile imzalanan bu antlaşmaya göre;
1.Rusya'ya, Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis ile Güneydoğu Anadolu'nun bir kısmı,
2.Fransa'ya, Doğu Akdeniz bölgesi, Adana, Antep, Urfa, Diyarbakır, Musul ile Suriye kıyıları,
3.İngiltere'ye Hayfa ve Akka limanları, Bağdat ile Basra ve Güney Mezopotamya verilecektir.
4.Fransa ile İngiltere'nin elde ettiği topraklarda Arap devletleri konfederasyonu veya Fransız ve İngiliz denetiminde tek bir Arap devleti kurulacak,
5.İskenderun serbest liman olacak,
6.Filistin'de, kutsal yerleşim yeri olması nedeniyle bir uluslararası yönetim kurulacaktır.
1917 devriminden sonra Rusya antlaşmadan vazgeçmiş, Lenin gizli olan bu anlaşmayı dünya kamuoyuna açıklamıştır. tanzimat fermanı gazetesi
İngiltere ve Amerika 1 yıl sonra Filistin’de bir yahudi yurdu kurulmasını ve bunun Arap krallığının bir parçası olmasını karara bağladılar.
Balfour Deklarasyonu, 1917
Dun ekmegimizi yiyip suyumuzu icenlerin, dunya onlari katlederken onlara yer yurt verenlere karsi Yahudi'lerin kendi katilleri ile nasil isbirligi yapip Osmanliya ihanet ettigini anlatan Gercek Tarihtir.
Balfour Deklerasyonu, Lloyd George'un başbakanlığındaki İngiliz savaş kabinesinde dışişleri bakanı olan Althur Balfour'un girişimiyle başlatılan ve sonuçta Filistin'de bir Yahudi devletinin -İsrail- kurulmasıyla sonuçlanan girişimdir. 1917 yılındaki bu deklerasyon, ilk Balfour Deklarasyonudur. Balfour girişimiyle 1926 yılında, İngiliz sömürgeleri konusunda ikinci bir Balfour Deklarasyonu yapılmıştır.
Lord Arthur Balfour, 2 Kasım 1917 tarihinde uluslararası Siyonist hereketin liderlerinden olan Lord Rothschild'e bir mektup göndererek, Filistin topraklarında bir Musevi devleti kurulması konusunda İngiliz hükümetinin destek vereceğini bildirmiştir. İngilizlerin Araplara yatırım yaptığı bir dönem olduğu için, bildiride ‘ülkedeki öteki sakinlerin medeni ve dinsel haklarının ihlal edilmemesi’ şart koşulmuştur. Osmanlı Devleti'nin Orta Doğu topraklarının İngiltere ve Fransa arasında paylaşılması protokokü niteliğindenki Sykes-Picot Antlaşması ve Mekke Şerifi Hüseyin ile İngiltere'nin Mısır'daki Yüksek Komiseri McMahon arasında gizli olarak imzalanan McMahon Antlaşması ardından yapılan bu girişim, böyle bir maddeyi gerektirmiştir.
Bu mektup ve bunun ardından gelişecek olan olaylar, dünya Siyonist kesimin desteğinin İtilaf Devletleri yönüne çekilmesinde önemli rol oynamıştır. Ayrıca ABD tarafından da desteklenmişir. Amerika, Orta Doğu'da bir Musevi devletinin bulunmasının, Orta Doğu politikaları için sağlam bir dayanak oluşturacağını kavramıştır.
Lord Balfour'un bu mektubu üzerine yürütülen girişimler, 1918 yılında Fransa'nın, hemen ardından da İtalya'nın desteğini sağlamıştır. ABD başkanı Thomas Woodrow Wilson, Ekim 1918 ayında deklerasyonu desteklediklerini açıklamıştır.
Sözkonusu deklerasyon, Orta Doğu'da bir İsrail Devletinin kurulmasına giden sürecin önemli bir kilometre tasidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder