Toplumcu Mimar Mühendisler Meclisi Atatürk Orman Çiftliği’nin dönüşümü ve Ankara Tekel Bira Fabrikası’nın düğün salonuna çevrilmesiyle yaşanan talana karşı açıklama yayınladı. TMMM, yaşananların hesaplaşma olduğunu belirterek mücadele çağrısında bulundu.
Toplumcu Mimar Mühendisler Meclisi (TMMM), Atatürk Orman Çiftliği arazisinin dönüştürülmesiyle birlikte tarıma ve tarımsal sanayiye örnek olması için kurulan Ankara Tekel Bira Fabrikası’nın düğün salonunda çevrilmek istenmesine karşı açıklama yayınladı.
“AOÇ’deki dönüşüm, bütün yer altı ve yerüstü kaynakları talan edilen, tarımı ve hayvancılığı çökertilen, dışa bağımlı hale getirilen, fabrikaları yabancı tekellere satılan ve kapatılan, halkı değil rantı merkeze alan kentlerin inşa edildiği 2.Cumhuriyet’in gerici ve piyasacı aklının fotoğrafıdır” diyen TMMM, bu yağmaya karşı mücadele edeceğini ve duyarlıları harekete geçmeye çağırdı.
TMMM’nin “AKP, AOÇ ile hesaplaşıyor!” başlıklı açıklaması şu şekilde:
Atatürk Orman Çiftliği arazilerinin parça parça yapılaşmaya açılmasında sıra “çekirdek alan” olarak bilinen tarihi binaların yer aldığı bölgeye kadar geldi. Ankara’nın yapılaşmasında etkin rolü olan Avusturyalı Mimar Ernst Egli tarafından tasarlanan, 1936-1937 yıllarında inşa edilen ve cumhuriyetin ilk fabrikalarından olan Ankara Tekel Bira Fabrikası, kurulduğu dönemde tarıma ve tarımsal sanayiye örnek olması amacıyla yapılmıştı. Şimdi yerine düğün salonu yapılması düşünülen alandaki dönüşümde cahillikten öte bir şeyler aramak gerekiyor: Hesaplaşma…
Ankara Tekel Bira Fabrikası, AOÇ arazisindeki merkezi konumuyla, işçilere sunulan barınma, eğitim, sağlık, dinlenme gibi olanaklar sunan bir kompleksin parçası olarak tasarlanmıştır. Bu alanın ve yapının, çiftliği dönüştüren ana yapılardan birisi olması vb. birçok neden fabrikanın neden koruma altındaki yapılardan birisi olması gerektiğini anlatmak için sıralanabilecek başlıklardan yalnızca birkaçıdır…
“Düğün salonu” yapılacağı tartışmaları nedeniyle koruma kurulundan geçmeyen, kuruldan onay alınabilmesi için yıkım kararının kapsamı “kültür ve kongre merkezi” olarak değiştirilen arazide yapılaşmanın önü, düğün salonu yapılıp yapılmamasından bağımsız olarak, artık açılmış oldu.
Daha önce Taksim ve diğer örneklerinde yaşanan senaryonun bir benzeri bu başlıkta da yaşanmış oldu. AKP projesi, koruma kurulu tarafından reddedildi. Bir süre sonra tekrar gündeme getirilen proje makyajlandı ve onaylandı. Bilindiği üzere bu durumun da yetmediği durumlarda artık açık olan uygulama, koruma kurullarının AKP’nin baskısının altında ezilmesi ve kararın çıkartılması şeklinde oluyor…
AOÇ başlığında da süreç daha öncekilere benzer bir şekilde ilerledi ve koruma kurulu kararı ile bira fabrikasıyla birlikte eski laboratuvar, rakı imalathanesi ve şarap binası ile Devlet Tiyatroları’na tahsis edilen depolar da yıkılacak alan kapsamına girdi ve yaklaşık 100 bin metrekarelik bir alanda inşaat yapılması gündeme gelmiş oldu…
Koruma kurullarından geçse de kamuoyunda tepki ile karşılanan bu ve benzeri projelerin toplum tarafından kabul ettirilmesi adına yapılan birçok makyaj ise ne yazık ki gerçeklerin ortaya konulmasına engel olamıyor. Hatırlanacağı üzere, 2004-2009 yılları arasında beş yıllığına Özelleştirme İdaresi Başkanlığına devredilen Ankara Tekel Bira Fabrikası arazilerinin 2009 yılından sonra da Mey İçki tarafından kullanımının devam etmesi sonucu dönemin Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ”kamuoyunun da duyduğu rahatsızlıkların bir ölçüde giderilebilmesi” açısından arazinin AOÇ’ye devrinin sağlanmasının gereğini vurgulamıştı. Şu an gelinen noktada, bu araziler başkanlık sarayı yanında kültür ve kongre merkezi yapılması vb gerekçelerle işgal edilmiş durumdadır.
Yaşananlar göstermektedir ki; AKP, 2.Cumhuriyet’i kurma iddiasının bir parçası olarak kamusal alandaki tüm varlıklarla adeta hesaplaşmaktadır. Taksim Meydanı, Atatürk Orman Çiftliği vb. örneklerdeki dönüşüm yalnızca rant kaygısının ürünü olarak değil, AKP’nin birinci Cumhuriyet ile hesaplaşmasının ürünü olan siyasi hedefleri ile birlikte düşünülmelidir.
AOÇ’deki dönüşüm, bütün yer altı ve yerüstü kaynakları talan edilen, tarımı ve hayvancılığı çökertilen, dışa bağımlı hale getirilen, fabrikaları yabancı tekellere satılan ve kapatılan, halkı değil rantı merkeze alan kentlerin inşa edildiği 2.Cumhuriyet’in gerici ve piyasacı aklının fotoğrafıdır.
Karşı karşıya olunan dönüşüme bir de bu sebepten karşı çıkılmalıdır.
Türkiye’nin, doğal kaynaklarının yağmalanmasına ve kültür varlıklarının yok edilmesine değil, toplumun çıkarları gözetilerek kurulacak çiftliklere, meydanlara ihtiyacı vardır.
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi, bugün Türkiye’nin her yerinde yaşanan bu akıl almaz dönüşümü bir yağma olarak adlandırmakta ve bu yağmaya son verilmesi için mücadelede yerini alacağını ilan etmektedir.
TMMM, bu yağmaya karşı mücadele etmek için tüm duyarlıları harekete geçirmeye çağırmaktadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder