31 Aralık 2012 Pazartesi

Gizli Belgelerden "Çiller Örgütü" Çıktı


Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunun "çok gizli" ek belgeleri içindeki, dönemin Başbakanı Erbakan'ın MİT'ten istediği rapor ortaya çıktı. Basındaki iddialarla hazırlanan raporda, çok tartışılan ancak ispat edilmeyen "Çiller Özel Örgütü" anlatılıyor.


Milliyet'in haberine göre; Ergenekon soruşturmasında basındaki iddiaların esas alınarak şema hazırlamasını eleştirilen Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT), 1996'da basındaki haberlerle REFAHYOL hükümetinin BaşbakanıNecmettin Erbakan'ın talimatıyla devletteki illegal yapılanmaya ilişkin şema ve rapor hazırladığı ortaya çıktı. Tbmm Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun kamuoyuna açıklamadığı "çok gizli" belgeler arasından çıkan şemada, "Susurluk olayı" ekseninde faili meçhul cinayetler, uyuşturucu ve nükleer madde kaçakçılığı, MİT ve Emniyet içindeki yasadışı yapılanmalar, mafya bağlantıları sıralandı.
Basında yer alan biçimiyle "Çiller Özel Örgütü" gibi ifadelerin aynen kullanıldığı şemaların altında "İddialar basında yer aldığı şekilde şematize edilmiştir" notunun düşülmesi dikkat çekti. Şemalar, 3 Kasım 1996'dakiSusurluk kazasından sadece bir ay sonra hazırlanmış olması dikkat çeken diğer konu.
RAPORU ERBAKAN İSTEDİ
Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu üyesi CHP Gaziantep milletvekili Mehmet Şeker'in başvurusu üzerine MİT, 17 Aralık 1996 tarih ve 11.011.01.156/24746 sayı numaralı raporunu "çok gizli" damgasıyla Tbmm'ye gönderdi. Komisyon tarafından incelemeye alınan ve raporda sadece birkaç cümleyle ifade edilerek kamuoyuna açıklanmayan "gizli" damgalı ekler arasında yer alan raporun, dönemin Başbakan'ı Erbakan'ın talimatı doğrultusunda MİT tarafından hazırlandığı, Sönmez Köksal veŞenkal Atasagun'un imzasını taşıdığı anlaşıldı. 30 sayfalık rapor, şemalar ve ek belgelerle 200 sayfayı aşıyor.
Susurluk kazası ile ortaya çıkan devlet-mafya-siyaset üçgeni etrafında yoğunlaşan olaylara değinilen raporda, Susurluk kazasının oluş şekli, Abdullah Çatlı ve İstanbul Kemalettin Eröge Polis Okulu MüdürüHüseyin Kocadağ ve Gonca Us'un içinde öldüğü, dönemin DYP Şanlıurfa milletvekili Sedat Bucak'a ait Mercedes'te bulunan silah ve dökümanlar, otomobildeki kişilerin ilişkileri ile Abdullah Çatlı'nın üzerinden çıkanlar ayrıntılı olarak anlatılıyor.
 İddiaların bir bölümünün istihbarat birimlerince elde edilen, önemli bir bölümünün de basında çıkan bilgilerden derlendiği ifade ediliyor.
CIA VE MOSSAD VAR
Raporda, "Çiller Özel Örgütü" iddialarına özel bir bölüm ayrılıyor. Raporda, "DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ve bazı MİT ve emniyet mensupları ile ülkücülerin içinde yer aldığı özel suç örgütü kurulmuştur. Örgüt mensupları arasında kendi aralarında özel bir örgüt olarak adlandırılan Çiller Özel Örgütü CIA ve MOSSAD ile bağlantılıdır" ifadelerine yer veriliyor.
Örgütü yapı ve kadrolarına ilişkin iddiaların da dile getirildiği raporda, 700 kişiden oluşan özel büro içinde dönemin DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, eşi Özer Çiller, Elazığ Milletvekili ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, Emniyet Genel Müdür Müşaviri emekli Albay Korkut Eken, Özel Harekât Dairesi Başkanı İbrahim Şahin, Susurluk kazasında öldüğünde İnterpol tarafından aranan ülkücü çete lideri Abdullah Çatlı'nın bulunduğu öne sürülüyor.
CİNAYETLER DE LİSTEDE
Raporda, "Çiller Özel Örgütü" olarak nitelenen örgütün eylemlerine ilişkin iddialar şöyle sıralanıyor:
"Haydar Aliyev'i devirme operasyonu, Çeçenistan'a müdahale ve Avrasya Feribotu'nun kaçırılması,Mehmet Ağar'la uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Baybaşin'in bağlantısı, Özer Çiller'in nükleer madde kaçakçılığı yapması, Manukyan'a suikast girişimi, Orgeneral Eşref Bitlis'in öldürülmesi, Cem Ersever ve arkadaşlarının öldürülmesi, Askar Simitko ve Lazım Esmaeli'nin öldürülmesi, Behçet Cantürk, Tarık Ümit, Avkuat Yusuf Ekinci, Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım Tekvik Ağansoy, Medet Serhat'in öldürülmeleri."
MİT'TEKİ KÖSTEBEK
Raporda, bu iddialardan bazılarının yaşanan süreç içerisinde doğrulandığı, bazılarının ise araştırılıp delillendirilmesi gerektiği ifade ediliyor. Raporda, araştırılması gereken iddialar arasında Tarık Ümit'in öldürülmesi olayı başta gelirken, "Tarık Ümit'in, Çiller Özel Örgütü'ne ilişkin olarak bildiği konular nedeniyle öldürülüp öldürülmediği iddialarının, Ümit'in en son beraber görüldüğü söylenen polislerin yeniden sorguya alınarak kanunun vuzua kavuşturulacağı değerlendirilmektedir" ifadeleri kullanılıyor.
Çiller'in eşi Özer Çiller'in bilgi sızdırması için MİT'e "adam yerleştirdiği" iddiasının da yer aldığı raporda, "Tansu Çiller'in eski Danışmanı ve Başbakanlık Müşaviri Şakir Atik'in Özer Çiller tarafından bilgi sızdırmak amacıyla MİT içerisinde görevlendirildiği iddia edilmektedir. Anılan şahsın MİT'le ilişkisine dair belge ekte görülmektedir" deniliyor.
TANSU ÇİLLER REDDETTİ
Tbmm Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun görüştüğü Tansu Çiller, MİT raporunu ve "Çiller Özel Örgütü"ne ilişkin iddiaları reddetti. Resmi tutanaklara göre, CHP'li Mehmet Şeker'in ısrarlı sorularına kaçamak yanıt veren Çiller, "Raporu görmedim, bilmiyorum. Bu konular yargı sürecinden geçmiştir" demekle yetindi. Çiller'in olayları belgelerle anlatmaya başlayan Şeker'e "Bunları kaynak olarak nereden edindiniz?" diye sorması ise dikkati çekti.


30 Aralık 2012 Pazar

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası`nın "Büyükşehir Yasası"na ilişkin Kaygıları:


Büyükşehir Belediyesi Kanunu İle en yakindan alakali kurumlardan  olan TMMOB'nin dikakt cektigi konular halk tarafindan layikiyla bilinmiyor. Bolunme yasasi adiyla da anilan bu Buyuksehir yasasi konusuna tepkileri bir daha gundeme getirmek istedik...


TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, tarımsal üretimin, doğal kaynakların ve kırsal alanların geleceği açısından "Büyükşehir Yasası"na "kaygı" ile yaklaşmaktadır. Bu Yasa ile öncelikle Türkiye Cumhuriyeti`nin kuruluş felsefesinde yer alan ve yerel yönetimleri içeren çok sayıda idari birim kapatılmakta ve ülkemizin yönetim yapısı karmaşık, kaotik ve de yöneticilerin keyfi inisiyatifine ve ayrıcalıklarına mahkûm edilmektedir. Yasa, kamuoyunda yeterinde tartışılmamış, idari statüleri düşen ya da değişen yerel yönetimlerdeki yöneticilerin ve halkın görüş ve oylarına sunulmadan "acele ve telaş" içinde çıkartılmıştır. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası aşağıda maddeler halinde belirtilen kaygılarından dolayı Sayın Cumhurbaşkanı`ndan Yasanın onaylanmamasını ve TBMM`ye iadesini talep etmekte ve bunu Türk halkına karşı bir sosyal ve toplumsal sorumluluk görevi olarak kabul etmektedir.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası`nın "Büyükşehir Yasası"na ilişkin Kaygıları:
· Yasa, üretim için kullanılması gereken verimli tarım arazilerinin, kentsel alan kapsamına alınıp arsaya dönüştürülmesinin yolunu açmıştır. Düzenleme ile oluşacak arsa rantı, doğal varlıklarımız üzerinden haksız servet edinilmesine neden olacaktır. Bu durum, bundan sonra köylerde-kasabalarda-küçük ilçelerde yaşayanların, tarım ile geçinenlerin mülkiyetleri üzerinde ciddi tehditler yaratacaktır.

Yeni yılda devlete ne ödeyeceğiz?

Yeni yılda, çeşitli vergi ve harçlar ile cezalar, yüzde 7,80 oranında artacak.

ANKARA - AA muhabirinin yeniden değerleme oranı olan yüzde 7,80 üzerinden yaptığı hesaplamaya göre, 1-3 yaş grubunda yer alan ve motor silindir hacmi 1300 cm3'e kadar olan otomobillerin halen 480 lira olan motorlu taşıtlar vergisi, yılbaşında 517 liraya çıkacak. Motor silindir hacmi 1301 cm3 ile 1600 cm3 arasındaki otomobillerin vergisi de 768 liradan 828 liraya yükselecek.
Yıllık gelir vergisi beyannamelerindeki damga vergisi 37,19 lira olacak. Bu miktar, makbuz senetlerinde 13,09 lira olarak uygulanacak. Harçların da aynı oranda zam görmesiyle birlikte 1 yıllık pasaport harcı yeni yılda 117,60 liradan 126,77 liraya çıkacak. B sınıfı sürücü belgesi harcı 312,72 lira olacak.

-Trafik cezaları

Kırmızı ışıkta geçmenin cezası 154 liradan 166 liraya yükselecek. Ayrıca alkollü araç kullananlar yeni yılda ilk yakalamada 650 lira yerine 701 lira, ikinci yakalamada ise 814 lira yerine 877 lira ceza ödeyecek.
Hız sınırını yüzde 30'a kadar aşan sürücüler 166 lira, yüzde 30'dan fazla aşan sürücüler de 344 lira ceza ödemek zorunda kalacaklar.

-Emlak vergisi değerleri de yükseliyor-

Bu arada, emlak vergisine tabi değerler ise 2013 yılında yeniden değerleme oranının yarısı kadar artış görecek. Veraset ve intikal vergisiyle ilgili istisnalar ve dilimler de yeni yılda yeniden değerleme oranı kadar artacak.
Vergi, harç ve cezaların yeniden değerleme oranında artırılması durumunda fatura, gider pusulası gibi belgelerin verilmemesi ve alınmamasının cezası 194 liraya çıkacak.
Bakanlar Kurulu'nun var olan yetkisini kullanmaması halinde 2013 yılı başından itibaren çeşitli vergi, harç ve cezalar şöyle olacak:

Takiyye Derneklerinin Gercek Yuzu!


Islami adini verdikleri kuruluslar simdide Uludere olayina bulastilar. 

Turkiye'de yasayan hic kimse masum insanlarin olmesinden mutluluk duymaz ama vatanini seven gercek muslumanlarda arkasinda PKK denen vatan hainlerinin oldugu bir olaya destek vermez arka cikmaz. Sehit ve gazi ailelerimize komik paralar, hatta essek'ler verilirken milyarlarca lira alan kacakcilik yaparken olen vatandaslari savunmak ikiyuzluluktur. Dahasi olayin arkasinda pkk ve yabanci servislerin oldugu bir olaya sahip cikmanin, devlete hadsizce laf soylemenin affedilir yani yoktur.


Uludere’ye taziye ziyaretine giden Islami kuruluşların temsilcileri, bilgi ve izlenimlerini basın toplantısıyla açıkladı. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve beraberindeki heyetin ölenlerin yakınlarıyla görüşmediğinin belirtildiği açıklamada, katliam dan iki gün sonra askerler tarafından büyük ateşler yakıldığı ve delilerin karatıldığı yönünde şüphelerin arttığı dile getirildi.
MAZLUM-DER Genel Başkan Yardımcısı Sarıyaşar; HÜKÜMET, Irak sınırında yaşanan ve 34 kişinin hayatını kaybettiği olayın sorumlularının cezalandırılması konusunda isteksiz davrandı. Uludere olayı ilk andan itibaren resmi ve hukuki hiç bir tetkik yapılmadan "operasyon hatası" olarak ilan edildi. Bu da vicdanları yaraladı."

Olenler Kardesleri Oldu!!!
Sehit ve gazi aileleri ile ilgili birtek soz soylemeyen bu dernekler simdide pkk yandaslariyla kardes olma cabasi icinde...

 Hayatını kaybedenlerin acılı aileleri ile gece ve kar altında mezarlık ziyareti yaparak Kur’an okuduklarını ifade eden STK temsilcileri, "Öldürülen 34 kardeşimizin katillerinin bulunup cezalandırılması, Hükümetin üzerindeki öncelikli sorumluluktur" dedi. 

Yalanların altında yatan gerçek; Doğu Türkistan'i Turklerden Arindirmak!


Çin emperyalizmi, işgal altında tuttuğu Doğu Türkistan’ın kadım Türk Kenti Kaşgarı yıkıp,Uygur Türk Kültürünün tüm İzlerini silmek peşinde.

Çin işgal yönetimi, Doğu Türkistan’ın batısındaki tarihi Kaşgar kentinde “yeniden yapılandırma” faaliyetleri adı altında binaları yıkmaya başladı.Çin Kaşgar kentini yıkarak “Uygur Türkleri’nin tarih ve kültürleri ile bağını koparmak amacıyla Kaşgar şehrinin, Eski Şehir kısmını dozerlerle yıkıp yerle bir etmeye başladı.
Çin sömürgeciliğin asıl amacı, milli mirası yok etmek suretiyle, milli duygu ve milli iradeyi zayıflatmak, diğer yandan da Uygur Türklerinin toplu halde isyan etmelerini önlemeye çalışmak ve Uygur Türklerini asimile etmektir. İkiyüzlü sömürgeci, Çin yönetimi Kaşgar’da “Çift dilde eğitim”ı utanmaksızın “Kaşgar halkını düşünmek” olarak lanse edip adeta göklere çıkartmaktadır. Uygur milli kültürünün beşiği sayılan tarihi Kaşgar şehrinde 4715 ailenin evlerinin yıkılarak yerle bir edilmesi ve bu ahalinin başka yerlere göç ettirilmiş olması, Kaşgar halkını “düşünmek” yalanı ; bu rezilliğin üstünü örtemez . Ancak, Çin sömürgeciliğinin tarihsel yalanları birkez daha ortaya çıkıyor.

Kaşgar ,Türk Medeniyeti ve kültürü bakımdan büyük öneme sahip bir Türk kenti, Türk dilinin ilk sözlüğünün ve Türk kültürünün ilk ansiklopedisi Divanı Lügat’ini yazan Kaşgarlı Mahmut’un ve Kutadgu Bilig’in yazarı Yusuf Has Hacip’in doğduğu bir kent ayrıca Türkiye’de Nasrettin Hoca diye bilinen Doğu Türkistan’daki adı Uygurcada Nasirdin Efendi’de Kaşgarlı’dır.
Çin işgal yönetiminin Kaşgar şehrinin depremler sonucunda yıkılabileceği gibi inanılması güç bir bahaneyi gerekçe göstermesi gerçekleri yansıtmamaktadır. Oysa şehir, yaklaşık 2500 yıllık geçmişi olan, 1000 yıldan daha öncesine ait sayısız tarihi esere sahip antik bir şehirdir. Buradaki tarihi eserler yüzyıllardır defalarca depremlere ve doğal afetlere maruz kalmıştır. Bütün bunlara rağmen söz konusu binalar ve eserler yüzyıllardır hiçbir zarar görmemiştir. Dolayısıyla tarihi güzelliklerin yıkımı için depremlerin gerekçe gösterilmesi son derece mantık dışıdır.
Çin koloni yönetiminin Dünya’ya aldatmak için kullandığı yalanların altında yatan gerçek aslında Kaşgar’ı bir Çin şehri haline getirmeyi, şehri Uygur Türklerinden arındırıp Türk-İslam kültürünün İzlerini silme hedefi yatmaktadır.


Bu boya jetleri hayalet hale getiriyor.


Muhendislerimizi bu sefer iyi koruyalim, onceki meslektaslari gibi kaybetmeyelim... 

Hacettepe Üniversitesi Teknokenti'ndeki Türk mühendisleri, ileri teknoloji ürünü bir uçak boyası üretti.



Türkiye'nin en büyük 5 teknokenti arasında bulunan Hacettepe Üniversitesi Teknokenti'ndeki firmalar, daha önce ithal edilen birçok ürünü üretmeye başladı. 126 ofisin bulunduğu teknokentte doluluk oranının yüzde 100 seviyesine çıktı.
Hacettepe Üniversitesi Teknokent Yönetim Kurulu Başkan Vekili Doç. Dr. Tuncay Delibaşı, yürütülen çalışmalar konusunda bilgi verdi. Delibaşı, savunma sanayii konusunda da önemli adımlar atıldığını belirterek, şunları söyledi: "Çelik yelek üretiyoruz. Başka hangi alanlarda bizim kuvvetli yönlerimiz var diye düşündük, savunma konusunda çok sayıda firmamız vardı. Bunlarla işbirliğine giderek savunma şirketi ortaklığı yaptık. Artık kendi 'çelik yeleğimizi' ve roket parçası olan 'roket tapası'nı yapabiliyoruz. Önceden çelik yeleği bin 500 euro'dan alıyormuşuz, bizdekiler 980 euro. Bu savunma şirketiyle şu anda özel giysiler geliştirme işine girdik. Yurt dışından da talep var. Pilot kıyafeti gibi mesela. Önceden ithaldi, şimdi biz yapıyoruz. Şu anda ihaleler hazır, ihalelere giriyoruz. Artık bunları kendimiz yapacak konumdayız. Uçak radara yakalanmıyor. Çok ilginç bir uçak boyamız var. Mühendis bir hocamızın ürettiği. Bu uçak boyasını sadece ABD Silahlı Kuvvetleri ile Türk Silahlı Kuvvetleri alıyor. Radara yakalanmama ve çatlamama özelliği var. İleri teknoloji ürünü, dayanıklı bir boya. Uçak boyalarını daha ticari bir ortamda üretme girişimimiz oldu. Stratejik bir ürün."

Öztürk'ün namaz sözleri çok tartışılacak.


İlahiyatçı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, zaman zaman yaptığı çıkışlarla gündem oluşturdu. Prof. Öztürk, bu kez isimle anılan camilerde namaz kılma konusundaki sözleriyle tartışılacak

Show TV de 'Saba Tümer'le Bugün' programına Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün namazla ilgili sözleri damgasını vurdu. Camiler ve ibadet hakkinda konusan Öztürk, "Kişilerin adlarına izafe edilen camilerde şer'an namaz caiz değildir, kılınamaz" dedi.

"ALLAH'IN EVİ DİYE DİYE KULLARIN ANASINI AĞLATTILAR"
Prof. Öztürk, şunları söyledi:
"Orman oksijen deposu, orman yağmur deposu, su deposu, hayat deposu hayat kaynağı. Onu katlediyor. 500 tane ağacı kesiyor oraya cami yapıyor. Sonra da o camide namaz kılıyor. O camide namaz olur mu?
O Allah'ı riyasız tesbih eden ağaçları kesip de oraya riyakarları dolduruyorsun ona ibadet diyorsun sen. Adını da koymuş Allah'ın evi.. Allah'ın eviymiş. Ora Allah'ın evi değil. Allah'ın kullarının orada kılacakları bir namaz yok. İşte bunu bu millete birilerinin anlatması lazım. Allah'ın evi diye diye Allah'ın kullarının anasını ağlattılar."
"KİŞİ İSMİ VERİLEN CAMİLERDE NAMAZ KILINAMAZ"
Öztürk aynı zamanda "Kişilerin adlarına izafe edilen camilerde şerhen namaz caiz değildir, kılınamaz." dedi. Bu sözler üzerine Saba Tümer "Nasıl yani hocam?" diyerek şaşkınlığını gizleyemedi. Tümer'in şaşkınlığına "Aaaaa..." diyerek tepki veren Öztürk şunları söyledi:
"Ahmet'in Mehmet'in camii, Hasan'ın camii.. Bir şey daha söyleyeyim. Ey ahali iyi dinle. Kişilerin adlarına izafe edilen camilerde şerhen namaz caiz değildir kılınamaz. Tevhidin temel ukdelerinden birine aykırıdır. Cin suresi 18'e aykırıdır. İbadete şirk koşmak, Allah dışında birini katmaktır."

Gün yüzüne çıkmamış fişleme belgeleri TBMM'de


TBMM Darbe Komisyonu raporunun eklerinde, 28 Şubat dönemine ait bugüne dek gün yüzüne çıkmamış bazı fişleme kayıtları yer aldı.

Cumhurbaşkanlığı Süleyman Demirel Arşivi'nden TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'na gönderilen belgeler, YAŞkararıyla ordudan ihraç edilen personelinGenelkurmay Başkanlığı tarafından sivil hayatta takibinin yapıldığı ve takip sonuçlarının fişleme listeleri halinde Cumhurbaşkanlığı'na gönderildiğini ortaya çıkardı. 


Meclis'in internet sitesinde yayınlanan TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Raporu'nun eklerinde, Cumhurbaşkanlığı'ndan Komisyon'a gönderilen 28 Şubat dönemine ait, bugüne dek gün yüzüne çıkmamış bazı fişleme kayıtları yer aldı.

İsrail Eski Dışişleri Bakanı Lieberman mahkemelik oldu


İsrail Adalet Bakanlığı, eski Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'a, görevi kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarından dava açtı.

Başsavcı Yehuda Weinstein'ın daha önce, görevi kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarından dava açacağını açıklaması üzerine 14 Aralık'ta dışişleri bakanlığı görevinden istifa eden Liberman, suçlu bulunması halinde tekrar milletvekili seçilse bile hükümette görev alamayacak. Kudüs mahkemesinde açılan davadan kurtulması halinde ise Lieberman'ın gelecek hükümette savunma bakanlığı ya da dışişleri bakanlığı görevini almasına kesin gözüyle bakılıyor. Lieberman'ın Yisrael Beiteinu partisi, 22 Ocak'taki seçimlere Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Likud partisi ile birlikte giriyor. Seçim anketlerinde Likud'un önde gittiği görülüyor. 

Gumushane'de Bir Ilk;Yardım isteyenler için fabrika

Gümüşhane'nin Şiran ilçesi Belediye Başkanı Yavuz Altıparmak, belediyeye burs ya da yardım için başvuranlara istihdam sağlamak amacıyla tekstil fabrikası kurdu.

Şiran ilçesi Belediye Başkanı Yavuz Altıparmak

Ornek Hizmet Buna Denir!!!

Yüzlerce insanın çalışacağı bir iş ortamı kurmak istediklerini ve tekstil sektörünü tercih ettiklerini anlatan Altıparmak, şu anda kurulu bulunan fabrikanın yerini istimlak ettiklerini ve yaklaşık 1 milyon lira harcayarak fabrikayı kurduklarını dile getirdi.

Altıparmak, bu yıl üretime başlayan fabrikada yaklaşık 100 gencin çalışmaya başladığını, hedeflerinin; çalışan sayısını 2013 yılının sonuna kadar 200 kişiye, 2015 yılında ise 500 kişiye çıkarmak olduğunu kaydetti.

http://www.siran.bel.tr/index.html

Bu dersi alan öğrenciye faizsiz 100 bin lira.

Uşak Üniversitesi'deki öğrenciler ''uygulamalı girişimcilik'' dersinin sertifikasını alarak KOSGEB'in 30 bin lira hibe desteğinden yaralanabilecek.



Uşak Üniversitesi, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı işbirliği ile gelecek akademik yıldan itibaren hayata geçireceği ''Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi Projesi'' ile iş arayan değil, iş kuran öğrenciler mezun etmeyi hedefliyor.

Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sait Çelik, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) Uşak Temsilciliği işbirliği ile geçen yıl üniversite öğrencilerine yönelik ''Uygulamalı Girişimcilik Eğitim Programı'' düzenlediklerini ve bu kurstan 250 öğrencinin yararlandığını belirtti.

Çelik, projeyle hangi programda öğrenim görürse görsün, öğrencilerin seçmeli olarak ''uygulamalı girişimcilik'' dersi alabileceğini ifade ederek, şöyle konuştu:

''Bu dersi alan öğrencilerimiz mezuniyet sonrası iş kurma projeleriyle KOSGEB'in 30 bin liraya kadar hibe olmak üzere ilk 2 yılı geri ödemesiz toplam 100 bin lira faizsiz kredi imkanlarından faydalanabilecek. Bu hayal edilmesi bile güç bir imkan.''

Dinleme Rezilliği AKP İle Her Yere Yayıldı!


MHP lideri Devlet Bahçeli'den, "Dinlemelerle ilgili Meclis'te komisyon kurulsun önerisi" geldi.

Bu kadar sert elestirilere ragmen Sayin Bahceli neden Akp'ye destek vermektedir? 

Bahçeli, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Zorluklara teslim olmuş, sıkıntılara havale edilmiş, çelişkilere bezenmiş bir yılı daha geride bıraktıklarını belirten Bahçeli, geriye dönüp bakıldığında kaybolan hayallerden, çöken ümitlerden ve yara almış beklentilerden başka bir şey görülemeyeceğini savundu. 
 Bahçeli, şöyle konuştu: "2012 yılında Türkiye; geriye gitmiş, hezimete uğramış ve skandallarla sarsılmıştır. 10. yılını dolduran AKP hükümeti, Türkiye'yi her yönüyle çıkmaza sürüklemiş, milletimizi her açıdan mağduriyete mahkum etmiştir. Siyaset kirlenmiş, ekonomi tökezlemiş, sosyal yapı zayıflamış, toplumsal ahlak çatırdamış, işbirliği ve dayanışma duyguları ne yazık ki körelmiştir. 10 yılda Türkiye her alanda ters yüz edilmiştir. Vefasızlığın dibine batmış, samimiyetsizliğin çukuruna düşmüş AKP iktidarı ülkemizi hazin verici bir ortama sürüklemiştir.


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast iddialarını anımsatan Bahçeli, şöyle dedi: "19 Aralık 2009 tarihinde bir başbakan yardımcısını hedefine alan suikast iddialarının düzmece olduğu anlaşılmış, üstelik sözkonusu zat bu kadar tahribat ve operasyondan sonra suikasta inanmadığını da bizzat teyit etmek durumunda kalmıştır. Halihazırda daha iyi fark edilmektedir ki suikast iddiaları kozmik odalara girilmesi, buralardaki bilgi ve belgelerin gasp edilmesi için fırsat ve imkan olarak değerlendirilmiştir."

Emekliye 2 ayrı zam, hangi emekli ne kadar alacak 30/12/2012 09:38


Çifte zamdan 2 milyona yaklaşan SSK (4/a) emeklileri ve 12 bin 300 civarında Bağ-Kur (4/b) emeklileri için söz konusu olacak.

Çifte zam hakkı olanlar hem normal zamdan hem de intibak zammından yararlanacaklar. Bu arada, verilen bir yasa teklifi de kabul edilirse, binlerce astsubay ve emeklisi de Ocak ayındaki normal zammın dışında intibak zammı da alacaklar. Ağırlıklı olarak SSK emeklilerini kapsayan intibak zammından yararlanabilmek için başvuru yapmak gerekmiyor. Yasaya göre, intibak zamları verildiği tarihten itibaren ileri doğru işleyecek. Bu nedenle intibak zammından yararlanacak emeklilere "toplu ödeme" yapılmayacak. Artışlar Ocak 2013 emekli aylığı ödemelerine yansıtılacak. 2000'den önce SSK'dan emekli olan eşini kaybeden dullar ile anne-babasını kaybeden ve "yetim aylığı" alanlar da intibak yasasından yararlanabilecek.
HANGİ EMEKLİ NE KADAR MAAŞ ALACAK?
Kuruşu kuruşuna intibak zamları
1982 öncesinde emekli aylığı bağlananların intibak farkları
Tablo okuma kılavuzu: Emeklilik hakkınızı kaç günde elde ettiyseniz o tablodaki göstergenizi bulun. Tablolar prim ödeme sayınıza göre oluşturulmuştur. Göstergesini bulamayan ya da hatırlamayanlar tablodan mevcut aylıklarının bulunduğu sıradaki artışları da dikkate alabilir.

Dimdik Duran Bir Sehit Esi ve Ibretlik Sozleri...

TUNCELİ'nin Ovacık İlçesi'nde PKK'lı teröristlerin silahlı saldırısında şehit olan 34 yaşındaki Cumhuriyet Başsavcı Murat Uzun'un eşi 32 yaşındaki Cihan Uzun, 2 oğlunun da babaları gidip yetişip hakim ve savcı olacağını, bunun için çalışacağını söyledi. 

Unutturmam, asla unutmalarına izin vermem."

Çocuklarına biraz büyüdüklerinde her şeyi anlatacağını söyleyen Cihan Uzun, "İkisi de herşeyi bilecek. Unutturmam, asla unutmalarına izin vermem" dedi. Cihan Uzun, eşinin son giydiği kıyafeti, son içtiği çay bardağını, kitaplarını, parfümlerini, resimlerini, gözlüğünü, evrak çantasını ona ait bütün eşyayı anı odasında toplayacağını söyledi.
Tunceli'nin Ovacık İlçesi Cumhuriyet Başsavcı Murat Uzun'un PKK'lı teröristlerin silahlı saldırısı sonucu şehit olmasının üzerinden 3 ay geçti. Şehit savcının hemşire eşi Cihan Uzun, bu süre içerisinde yaşadığı acıyı anlattı. 3 ayın kendileri için çok zor geçtiğini çocukları 1 yaşındaki Hakan Taner ve 5 yaşındaki Emir Kaan ile birlikte bu acıyı yaşadıklarını söyleyen Cihan Uzun şunları anlattı:
"Eşimin aramızda olmayışını kabullenmeye çalışıyoruz. Bu acı hafiflemez. Unutulmaz da ama ancak alışılır. İki oğlum var, onları da yıkmadan, babalarının her zaman yanında olduğunu anlatarak bu üç ayı geçirmeye çalıştık. 5 yaşında büyük oğlum babasının aramızda olmadığını bir daha geri gelmeyeceğini ama çok iyi rahat bir yerde olduğunu biliyor. Böyle bir saldırıda şehit olduğunu bilmiyor. Diğer oğlum, yaşı küçük oluduğu için olanların farkında değil. Ancak gelecekte bütün bunları görmeleri için 3 ayda yaşadığımız her şeyi tüm gazete kupürlerini, kamera kayıtlarını hepsini topladık. Zamanı geldiğinde olayın detaylarını da bilecek ve ona göre yetişecekler. İkisine de bütün detayları anlatacağım. Unutturmam, asla unutmalarına izin vermem."
'SON ÇAY İÇTİĞİ BARDAĞI SAKLIYORUM'
Olay sonrasında Sağlık Bakanlığı tarafından tayininin Ovacık'tan Samsun Gazi Devlet Hastanesi'ne alındığını söyleyen Cihan Uzun, eviin bir odasını eşi için 'anı odası' haline getirmeye çalıştığını söyledi. Uzun şöyle dedi:

Fransa'da 'Hz. Muhammed çizgi romanı' yayımlanacak!


Fransız haftalık mizah dergisi Charlie Hebdo, alaya yer vermeden, Hz. Muhammed'in (S.A.V) hayatını anlatan bir çizgi roman yayımlayacağını açıkladı.

Hz. Muhammed'le ilgili tepki çeken karikatürler yayımlayan Fransız haftalık mizah dergisi Charlie Hebdo , bu sefer Hz. Muhammed'in hayatini konu alan bir çizgi roman yayımlayacağını duyurdu. Daha önce Hz. Muhammed'in karikatürünü basarak tepki çeken dergi yetkilileri, bu sefer çizgi romanın Müslümanlara danışılarak çizildiğini ve tamamen "helal olduğunu" açıkladı.
 Çizgi romanda en ufak bir hakaret veya alay olmadığını kaydeden dergi yetkilileri, çizgi romanın Müslüman bir din sosyoloğlarin yardimiyla
hazırlandığını bildirdi.     

Alparslan Türkeş’in Daktilosundan Cemal Gürsel Mektubu


Alparslan Türkeş’in Cemal Gürsel’e yazmış olduğu ve merhum Adnan Menderes’in idam cezasının infazının durdurulmasını istediği mektubu biliyorsunuzdur. Türkeş Bey, Yeni Delhi’den kaleme aldığı bu mektupta, idamın 27 Mayıs’ın ruhuna aykırı olacağını ve milli birlik ve beraberliğin zarar görüp, Türk devletinin Dünya devletleri karşısında da zarar göreceği fikrini savunmuştur. Hem siyasal hem de hukuksal gerekçelerle karşı çıktığı infazın gerçekleşmesi durumuda Cemal Gürsel’i şu şekilde uyarmıştır;“Aksi hâlde, millet ve tarih önünde sorumlu olacağınızı hatırlatırım. Saygılarımla.Alparslan Türkeş(1)

Bu mektup sanıyorum, Feto Hocaefendi’nin “Menderes’in asılmasının vebali Türkeş’in boynunadır,” [2] sözünün riyakarlığını ortaya koymaya yeterlidir.
Yazımıza konu olan mektup bu değil elbette. Türkeş Bey, Cemal Gürsel ve merhum başbakanımızın adları bu mevzuda da geçtiği için değinmek istedim. Diğer mektup dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı olan Cemal Gürsel tarafından Alparslan Türkeş’e yazdırılıyor. Meşhur Cemal Gürsel’in veda mektubu…
Cemal Gürsel’in eski yazı ile yazmış olduğu mektup, Türkeş tarafından üç nüsha halinde ve gizli olarak yeni yazıya çevriliyor. Bir nüsha dönemin Milli Savunma Bakanı İbrahim Ethem Menderes’e gönderiliyor. Bir nüsha Cemal Gürsel’de kalırken, son nüsha Alparslan Türkeş’de kalıyor.
Mektupta Cemal Gürsel, Demokrat Parti’nin yanlışlarından bahsediyor ve dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’dan da şikayet ediyor. Dahası Celal Bayar’ın cumhurbaşkanlığından istifa etmesi gerektiğini ve yerine merhum Adnan Menderes’in seçilmesi gerektiğini tavsiye ediyor.
Malumunuz bu istekler gerçekleşmiyor ve gerçekleşen 27 Mayıs darbesiyle merhum Menderes’in idamına giden süreç yaşanıyor. 27 Mayısla birlikte Cemal Gürsel kendi elinde tuttuğu nüshada, Adnan Menderes’le ve cumhurbaşkanlığıyla ilgili yorumları değiştiriyor. Ethem beye gönderilen nüsha gereği Menderes ile ilgili yorum günümüze kadar geliyor.

En iyi 500 üniversitesinin 10'u Türk.

Değişik ülkelerin 2012'de açıkladığı ''en iyi dünya üniversiteler'' sıralamasına göre, ilk 500'de ODTÜ, İstanbul, Hacettepe, Ankara, Ege, İTÜ, Bilkent, Gazi, Boğaziçi ve Koç üniversiteleri yer aldı.

ODTÜ Enformatik Enstitüsü URAP Laboratuvarı Başkanı Prof. Dr. Ural Akbulut tarafından, 2012'de dünyada 8 kuruluşun açıkladığı “en iyi dünya üniversiteleri listesi”nin karşılaştırmalı raporu yayımlandı. 

Rapora göre, dünyadaki 8 sıralama sisteminden en az birinde ilk 500'e giren üniversiteler 1-500 grubunda yer aldı.

İlk 500'de yer alan 10 Türk üniversitesi, ODTÜ, İstanbul , Hacettepe, Ankara, Ege, İTÜ, İ.D. Bilkent, Gazi, Boğaziçi ve Koç üniversiteleri oldu. Bu üniversitelerin kendi içlerindeki sırası, kaç kez ilk 500'de yer aldığına göre belirlendi.

ODTÜ, 8 sıralama sisteminden 5'inde ilk 500'e girerken İstanbul Üniversitesi 4 sıralama sisteminde ilk 500'de yer aldı. Böylece ilk kez ODTÜ, 5 farklı dünya sıralamasında ilk 500'e girmiş oldu.

İstanbul Üniversitesi, bu yıl da Çin'de Jiao Tong (ARWU) sıralamasında ilk 500'de yer alan tek Türk üniversitesi oldu.
Hacettepe ve Ankara üniversiteleri 3 sıralama sisteminde, Ege, İTÜ, İ.D. Bilkent üniversiteleri 2 sıralama sisteminde ilk 500'e gidi. 
Gazi, Boğaziçi ve Koç üniversiteleri ise 1 sıralama sisteminde ilk 500'de yer aldı. 

EMNİYET'İN TERÖRLE MÜCADELE RAPORU


Emniyet, terörle mücadelede operasyonlara devam edileceğini ve örgüte katılımı önlemek için bilgilendirme faaliyetlerinin sürdürüleceğini açıkladı.


Emniyet Genel Müdürlüğü, terör olaylarının önlenmesi ve etkisizleştirilmesi için yapılan operasyonel çalışmalara ara verilmeden devam edileceği kararı aldı.
Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı tarafından, 81 ilin TEM Şube Müdürlüğü'nün katılımıyla '2012 Yılı Terörle Mücadele Değerlendirme ve Koordinasyon Toplantısı' yapıldı. Toplantının yapılış amacı, 'Merkez ve taşra birimlerinin bilgi ve tecrübelerini paylaşabilmeleri ve daha başarılı operasyonlar için kendi aralarında koordinasyon sağlayabilmeleri' olarak açıklandı.
Toplantıda, terör olaylarının önlenmesi ve etkisizleştirilmesi için yapılan operasyonel çalışmalara ara verilmeden devam edileceği kararı alındı. Ayrıca, terör örgütlerine katılımı önlemek için bilgilendirme ve önleme faaliyetlerinin sürdürüleceği belirtilirken, yapılan toplantının faydalı olduğu ve devam ettirilmesi gerektiği kararlaştırıldı. 2012 yılında meydana gelen terör olayları ve gerçekleştirilen operasyonların genel olarak değerlendirmesinin yapıldığı toplantı ile terör olaylarının engellenmesi için önümüzdeki döneme ait uygulama stratejisinin belirlenmesi amaçlandı.
10 AYDA ŞEHİT SAYISI 123
Milli Savunma Bakanlığı'nın verilerine göre, şehit sayısı 2009'da 56, 2010'da 88, 2011'de 99 ve 1 Ocak-31 Ekim 2012 tarihleri arasında 123.


TECAVÜZCÜLER İÇİN HADIM CEZASI GELİYOR!!!


Hükümet toplumda infiallere neden olan çocuklara karşı işlenen cinsel suçlara karşı, ilaçlı hadım cezasını gündeme aldı.


Çocuk taciz veya tecavüzcülerine verilecek cezalar artırılacak. Pedofili hastası hükümlülere "kimyasal kastrasyon-ilaçlı hadım" uygulaması da gündemde.
Nuray Babacan'ın Hürriyet'teki haberine göre; yeni yılda Meclis'e sevk edilmesi beklenen Üreme Sağlığı ve Çocuk İstismarı Tasarısı'nda, Başbakan Erdoğan'ın da onayıyla iki önemli maddede değişiklik yapıldı.
Tasarıya "Çocuklara tecavüz eden pedofili hastalarına tıbbi müdahale yapılabilir" hükmü konuldu.
Doğum izni 8 hafta daha artırıldı
Çalışan kadınlar için şu anda 16 hafta olan doğum izni 24 haftaya çıkarılıyor.
Ancak sürenin uzunluğunun işverener açısından kadın çalışandan vazgeçme sonucu doğurmaması için önlem alınıyor.
İlave edilen 8 hafta için işveren yükünü devlet üstlenecek. Ayrıca çok tartışılan, isteğe bağlı kürtajın 10 hafta olan süresinde değişiklik olmayacak.

Yilin Son Gunu Mansetleri 31/12 Hayirli, Ugurlu Seneler...

Hayirli, Ugurlu Seneler...


29 Aralık 2012 Cumartesi

Askeri Casusluk soruşturmasında skandal! Tutanaklarda olmayan konuşmalar eklenmiş


Askeri Casusluk ve Şantaj Davası’nda Emekli Albay İbrahim Sezer’in telefon dinleme tutanaklarına, “aslında olmayan” konuşmaları yazdığı gerekçesiyle iki polis hakkında açılan davanın ilk duruşması görüldü.


Askeri casusluk ve şantaj” soruşturması kapsamında emekli Albay İbrahim Sezer’in telefon konuşmalarına ilişkin dökümlerde, aslında konuşulmamış konuların dökümlerinin yer aldığı belirlendi.

Emniyet tarafından hazırlanan telefon konuşmalarının dökümlerinde, şüpheli İbrahim Sezer’in 14 Temmuz 2010 tarihli bir telefon konuşmasında, ‘Rus ajanı olduğu gerekçesiyle sınır dışı edildiği öğrenilen “Vika” kod adlı Leyla Tanrıverdiyeva isimli kadından bahsettiği dökümlerde yer aldı. Şüpheli Sezer’e emniyet sorgusunda söz konusu döküme ilişkin sorular yöneltildi. Ancak Sezer, dökümlerdeki görüşmeyi kabul etmedi. Bunun üzerine savcılık söz konusu görüşmeyi incelemeye aldı. İnceleme sonucunda Sezer’in görüşmesinde olmayan konuşmaların dökümlere eklendiği tespit edildi. Dökümleri hazırlayan polis memurları Haşim Gülal ve Sezai Akgün hakkında “görevi kötüye kullanmak” suçlamasıyla dava açıldı.

SANIK İKİ POLİS VE MÜŞTEKİ ALBAY SEZER KATILDI
Polislerin 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı dava bugün İstanbul 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tutuksuz sanıklar Organize Şuçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli komiser Haşim Gülal ve polis memuru Sezai Akgün’ün katıldığı duruşmada, müşteki emekli Albay İbrahim Sezer de hazır bulundu.
KOMİSER GÜLAL: “KASTEN YAPILMIŞ BİR İŞ YOK”
Duruşmada savunma yapan sanık Haşim Gülal, olay tarihinde iletişim tespiti ile görevli grup amiri olarak çalıştığını, telefon dinlemelerinin çözülüp yazılmasından sonra bunların kontrolü ve tutanağa bağlanması işlemlerini yapmakla görevli olduğunu belirtti. Yapılan hatanın durum fark edilir edilmez düzeltme tutanağı yapılarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bilgilendirildiğini ifade eden Gülal, “Kasten yapılmış bir iş yoktur. Yapılan hatadan müşteki vekilinin şikayeti ve Cumhuriyet Başsavcılığı’nın sorulması üzerine bilgimiz olmuştur. Beraatimi istiyorum” dedi.

Askeri Casusluk İddianamesi tamamlandı...

İzmir'de "Askeri Casusluk" soruşturmasında iddianame tamamlanarak Bölge Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu. Mahkemenin 15 gün içinde iddianameyi kabul ederek ilk duruşma için tarih vermesi bekleniyor. Ulusal Kanal'ın edindiği bilgiye göre duruşmalar, Aliağa'da yeni yapılan duruşma salonunda görülecek. 300'ü aşkın kişinin şüpheli olarak gözaltına alındığı soruşturmada çoğunluğu muvazzaf asker olan 92 tutuklu bulunuyor.


İzmir'de yürütülen "Askeri Casusluk Soruşturması'nda iddianame tamamlandı. Ulusal Kanal'ın edindiği bilgiye göre savcı  mesai bitiminde iddianameyi tamamlayarak Adalet Bakanlığı'nın bilgi sistemi UYAP'a yükledi.

İzmir'deki Bölge Ağır Ceza Mahkemesi olan 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, iddianameyi incelemek için 15 gün süresi bulunuyor. Mahkemenin iddianameyi kabul ederek ilk duruşma için tarih vermesi bekleniyor. Ulusal Kanal, duruşmaların Aliağa'da yeni yapılan duruşma salonunda görüleceği bilgisine ulaştı.

2015 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanı olması beklenen Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele'de gözaltına alınarak tutuklanmıştı. Koramiral Kösele, tepkiler üzerine 4 gün sonra serbest bırakılmıştı.

Soruşturma kapsamında çoğunluğu muvazzaf askerlerden oluşan 92 tutuklu bulunuyor. İddianamede kaç kişi hakkında dava açılacağı ise merak konusu. Zira bugüne kadar 300'ü aşkın kişinin şüpheli sıfatıyla ifadesi alındı.

Soruşturmada, bugüne kadar tutuklanan muvaffaz askerlerin ortak noktası olarak, Silahlı Kuvvetlerde ciddi başarılara imza atmış subaylar olması dikkat çekmişti

Devletin Listesi Hala SIR...



Ergenekon, Arinc'a suikast bahaneleriyle girilen kozmik odadan hava dahi cikmadi.

Başkent Ankara'nın kritik noktalarından birinde hayata geçirildi. Adı önce Genelkurmay Özel Harp Dairesi'ydi. Soğuk savaş dönemi Türkiye'sinde hep bir yerlerdeydi. Ancak yıllar sonra ismi Seferberlik Tetkik Kurulu olarak değiştirildi. Bu kurum ve bilgileri,  Son Savunma Hatti yada 2000 yillik SIR olarak anildi. 
İşte Özel Harp Dairesi yani Seferberlik Tetkik Kurulu, Meclis'in gündemine geldi. Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu, Genelkurmay'dan Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki belgeleri istedi. Genelkurmay Başkanlığı da geçmişte bu yapılaşmada görev alan tam 100 bin kişinin ismini, tek tek listeledi. Ve bu dosyayı, 2007'ye kadar olan süreci inceleyen Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu'na gönderdi.
Söz konusu liste, incelenmeye başlandı. Derin listede, aralarında hem sağ hem de sol kesimden birçok ünlünün bulunduğu kaydedildi. 100 bin kişilik sivil ordudaki her bir görevlinin olası savaş halinde nerede bulunacağı ve neler yapacağı da belirlenmişti.
Ankara'daki Seferlerlik Tetkik Kurulu'ndaki yapılanma bugüne dek hep bir sır olarak gizlendi. Ancak tarihler, 25 Aralık 2009'u gösterdiğinde hakim Kadir Kayan, Seferlerlik Tetkik Kurulu'ndaki kozmik odaya girdi. Yanında 5 savcı da vardı. Tam 26 gün boyunca odadaki belgeleri tek tek inceledi. Ama somut bilgiler ortaya dökülmedi. İşte bu incelemeden sonra listenin değiştirildiği, yeni listenin ise gizliliğini koruduğu kaydedildi

Karadeniz'de HES'ler kalkan, ıstakoz, karidesi, çipura neslini tehdit ediyor!


KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğ Düzgüneş, "Karadeniz'de durum son derece ciddi" dedi


Karadeniz'de küresel ısınma, bilinçsiz avlanma, kirlilik ve hidroelektrik santralları (HES) nedeniyle kalkan, çipura, ıstakoz, karides ve kırlangıç gibi birçok türün yok olma noktasına geldi.
Karadeniz'de küresel ısınma ve bilinçsiz avlanma nedeniyle birçok türün yok olma noktasına geldiğini belirten KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğ Düzgüneş, "Karadeniz'de durum son derece ciddi" dedi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğ Düzgüneş, "Karadeniz'de geçmişte yaşamını sürdüren canlı türlerinde önemli değişiklikler olduğunu ifade ederek "Karadeniz'de biyoçeşitlilik açısından durum son derece ciddi" dedi.


Akp'li Bakan'dan Hiristiyanlik Yorumu...

Toki yolsuzluklari, yandas ihaleleri konularini daha cozememisken Hiristiyanlik fetvasi veren akp bakani Bayraktar, Hristiyanlıkla ilgili ilginç bir değerlendirmede bulundu. Bakan Bayraktar, "Hıristiyanlık artık din olmaktan çıktı. Bir kültür boyutu var. Bir kültür olmuş, ama din öyle değil. Din bir öğretidir. İnsanlara huzur ve mutluluk veren hayat biçimidir" dedi.

Amerika tek Allah'a Inaniyormus!!!

Trabzon'un Çarşıbaşı İlçesinde partisinin kadın kollarınca düzenlenen panele katılan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar dünya nüfusunun 7 milyarı aştığını kaydederek, "Dünyanın en büyük 3 ülkesi Müslüman değil. Çin, Hindistan, mesela Amerika tek Allah'a inanıyor. İslam dünyasında 1 buçuk milyara yakın nüfus var. Gittikçe dünyada aileler küçülüyor, şehircilik ise artıyor. Moral değerler, manevi değerler, dini duygular maalesef zayıflıyor" dedi.

Bayraktar'dan dini ogutler...
Hiristiyanlığın din olmaktan çıktığını savunan Bakan Bayraktar, şunları söyledi: "Dünyada 2 buçuk milyara yakın Hristiyan var. Hristiyanlık artık din olmaktan çıktı. Bir kültür boyutu var. Bir kültür olmuş, ama din öyle değil. Din bir öğretidir. İnsanlara huzur ve mutluluk veren hayat biçimidir. Şimdi bizim dinimizi de bu hale getirmek istiyorlar. Lazım olduğu zaman, öldüğü zaman cenaze namazını kıl. Zarfa koy, üzerine de 'Vize cennet' yaz, doğru cennete gitsin. Öyle olmaz. Namaz kılacak, oruç tutacak. İsteyen kılar, isteyen kılmaz. Bizim öğretimiz bu. Aile içi iletişim başlığında çocuklarımızı çok iyi yetiştirip onlara çok iyi sahip çıkmalıyız. Onlara ne pahasına olursun çok dua edeceğiz."

Yolunu Bulan Akp Çocugu! Kufur, Hakaret, Memuriyet...

18 Aralık günü ODTÜ'ye binlerce polis eşliğinde gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı protesto eden öğrencilere yönelik polis müdahalesinin ardından başlayan tartışmalarda ODTÜ yönetimini ve öğrencileri suçlayan Türkiye Öğrenci Konseyi Başkanı Nihat Buğra Ağaoğlu'nun Sağlık Bakanlığı'nda müşavir olduğu ortaya çıktı.


ODTÜ’deki olayların ardından önceki gün YÖK binasında açıklama yapan Ağaoğlu, ODTÜ yönetimini kınayarak, vazifesini yapmisti.
SAĞLIK BAKANLIĞI'NA YÜKSELMİŞ
Hürriyet'ten Esra Kaya'nın haberine göre, 2009’da Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Ağaoğlu, 3 yıl içinde çeşitli kademelerde görev yaptığı Sağlık Bakanlığı’nda müşavirliğe kadar yükseldi. Ağaoğlu, 2009 Eylül’ünde İstanbul Sultanbeyli Sağlık Bakanlığı Manolya Sağlık Ocağı’nda pratisyen hekim olarak meslek hayatına başladı. Nisan 2010’a gelindiğinde Ağaoğlu, Sağlık Bakanlığı Sultanbeyli Sağlık Grup Başkanlığı’nda Başkan Yardımcısı–Başkan Vekilliği görevini üstlendi. Ağaoğlu’nun 2009-2010 yılları arasındaki görevi ise İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü İl Döner Sermaye Komisyon Üyeliği oldu. Ağaoğlu, Ağustos 2011’de İstanbul İl Özel İdaresi Ağız ve Diş Hastalıkları Hastanesi’nde Başhekim Yardımcılığı’na getirildi. Aralık 2011’den bu yana Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Üniversite Sağlık Projeleri’nde yöneticilik görevini üstlenen Ağaoğlu, 3 yılın sonunda bakan müşavirliğine kadar yükselmeyi başardı.
Ağaoğlu, Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Tıbbi Biyoloji ve Genetik Anabilim Dalı’nda doktora yaptığı için öğrenci sıfatıyla 2011’de Marmara Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanlığı’na seçildi. Ağaoğlu, 2011’den bu yana da YÖK’e bağlı Türkiye Öğrenci Konsey Başkanlığı görevini yürütüyor. Ağaoğlu, müşavir olarak görev yapmasının, öğrenci temsilcisi olmasında hiçbir engel teşkil etmediğini savunarak, “Tıp doktoruyum, aynı zamanda da müşavirim. Gayet normal. Marmara Üniversitesi Öğrenci Konsey Başkanı’yken de devlet memuruydum. Açıklama yapmamı gerektirecek bir durum yok. Devlet memuru olmam bu görevi yapmamda da engel teşkil etmiyor. Ben zaten bundan önce de sürekli yönetici ve idareci olarak görev yaptım” dedi.

4+4+4 İÇİN BAŞBAKAN'A TEŞEKKÜR

Ağaoğlu, kamuoyunda uzun süre tartışma yaratan 4+4+4 12 yıllık zorunlu eğitim sitemine geçiş yasasının kabul edilmesinin ardından da Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etmişti. Ağaoğlu, Twitter hesabından, “Sayın Başbakanımızla görüştük. Yeni 4+4+4 eğitim sistemi için teşekkür ettik ve faaliyetlerimizden bahsettik” demişti.

KÜFÜRBAZ

Ağaoğlu'nun geçmişteki "vukuat"ları incelendiğinde, hızlı yükselişindeki ipuçları bulunabiliyor. Ağaoğlu'nun öğrenciler tarafından değil, arkasına aldığı iktidar desteği ile bulunduğu yerlere getirildiği anlaşılıyor.

Kahramanmaraş Müftülüğü boşanmalara karşı 'irşat ekibi' kurdu


Kahramanmaraş'ta Türkoğlu Müftülüğü, aile içi şiddet ve boşanmaların önüne geçebilmek için 21 kadın görevlinin yer aldığı “irşat (Doğru yolu gösterme, uyarma) ekibi” oluşturdu.

Müftülük bünyesinde faaliyet gösteren ekip, ilçe genelinde çalışmalarını 3 aydır sürdürüyor. 3'er kişiden oluşan 7 ekip, Alo Fetva Hattı'na gelen ihbarlardan ve camilerdeki din görevlilerinin kendilerine ilettiği raporlardan yola çıkarak sorunlu aileleri tespit ediyor.
İlk olarak aile içi sorun yaşayan kadınlarla telefonla iletişim kuran görevliler, daha sonra ev ziyaretleri gerçekleştiriyor. Sorunların belirlendiği görüşmelerde, aile ve aile birliğinin önemi anlatılıyor. Ekibin hazırladığı rapor doğrultusunda, sorununun ileri düzeyde olduğunun tespit edilmesi halinde İlçe Müftüsü Hacı Bilal Polat devreye girerek erkeklerle konuşuyor.

Emniyet sınavında şaibe!

KPSS'den yüksel puan alan adaylar, mülakatta elendi; düşük 

puanlılar Emniyet'e yerleşti.

Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin tarafından cevaplandırılması istemiyle TBMM Başkanlığına soru önergesi verdi.
Kırklareli Milletvekili Dibek konu ile ilgili yaptığı değerlendirmelerde; “Emniyet KPSS Puanına göre atayacağı sayının 5 katını mülakata çağırarak, istediği elemanları atıyorlar. KPSS’den 90 gibi çok yüksek puan alan adaylar mülakatta düşük verilerek elenmekte. düşük KPSS puanları olanlar atanmaktadır. Aşağıda mülakata çağrılan en düşük KPSS puanları listesi mevcuttur. Yanıt geldiğinde göreceksiniz, tabana yakın KPSS’li adaylar atanmış. en yüksek KPSS’li adaylar atanamamış olacaktır. Ayrıca daha önce hiçbir kurumda görmediğimiz şekilde adaylara tercihleri mülakat öncesi yaptırılmıştır. Burada tercih edilen illere göre nasıl bir süreç izlendiği belli olmamıştır. bu kadar belirsizlik içinde 342 kişi atanmıştır.” açıklamasında bulundu.
Kırklareli Milletvekili Dibek’in 31 Temmuz yayımlanan Emniyet personel yönetmeliği çerçevesin 2012-/2. dönem kadrolu personel alımı ile ilgili vermiş olduğu soru önergesi şöyle:

Üç hakim Albaydan ortak imzalı mektup




Genelkurmay Başkanı’nın “Terörist sanık”, Terörist başlarının “muteber gizli tanık” olduğu, kendilerini hukukun üzerinde görenlerin Devlet içerisinde devlet haline geldiği, pervasızca üretilmiş sahte delillerle, İki polis imzalı “Tespit Tutanağı” başlıklı hukuk garabetleriyle, askerini, yazarını, üniversitedeki hocasını “Terörist” ilan ederek, yargılama görüntüsü altında hukuk ve temel insan hakları yerle bir edilerek, “Darbecileri yakaladık, cezalandırdık” yalanı ile kamuoyunun aldatıldığı, MİT’inden Emniyetine kadar yaygın istihbarat örgütüne sahip olan devletin, TSK’ya yönelik bu komplolardan her ne hikmetse hiç haberinin olmadığı,


TARAFSIZLIĞINI YİTİREN MAHKEME

Üstünlerin kendi mahkemelerini kurup, Dostlarını kayırdıkları, muhalif kabul ettiklerinin yok edilişini zevkle izledikleri, HSYK Birinci Daire Başkanının dahi Özel Yetkili Hakimlerin tarafsızlıklarını yitirdiklerini ve “Savcılarla kafa kafaya verip bu maçı götürdüklerini” söylemekte hiçbir sakınca görmediği, yapılan tüm bu haksız, hukuksuz uygulamalara, insan haklarına açıkça aykırılıklara, ülkemizin sürüklendiği karanlıklara karşı,Kişisel çıkarların ve sinmişliklerin ardına saklanarak, seslerini çıkarmaktan korkup kuytularda yaşayanların demokratik tepkilerini ortaya koyamadıkları, hukukun hiçe sayıldığı, intikam amacıyla silah olarak kullanıldığı karanlık hedeflere alet edildiği bu dönemde

Paran Yoksa Avukatin Yok!


Türkiye Barolar Birliği yeni avukatlık asgari ücret tarifesini belirledi. Yeni tarifeye göre avukatlara bürolarında hukuki konularda danışmanın bedeli 155 TL'den 190 TL'ye yükseldi.


İŞ takibi konusunda avukatlardan alınacak hukuki yardımın faturası 220 TL'den 275 TL'ye yükselirken, Ağır Ceza Mahkemeleri ve Yargıtay'da ilk derecede görülen davalar için ise 2 bin 640 TL ücret alınacak. Uluslararası yargı yerlerinde duruşmalı hukuki danışmanlık için ödenecek ücret 6 bin 600 liraya, duruşmasız ise 3 bin 960 liraya yükseltildi.Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. Yeni tarifeye göre avukatlara bürolarında hukuki konularda danışmanın bedeli dahi 190 TL'ye yükseldi. Avukatlara danışmak, geçen yıla göre yüzde 22.6 pahalandı. Türkiye Barolar Başkanlığı'nın Asgari Ücret Tarifesinin genel hükümlerine göre, avukatlar tarafından takip edilen dava veya işle ilgili olarak düzenlenen dilekçe ve yapılan diğer işlemler ayrı ücreti gerektirmeyecek. Fakat, icra takipleriyle, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay ve Sayıştay'da temyizen ve bölge idare ve bölge adliye mahkemelerinde itirazen görülen işlerin duruşmalarından ayrı ücret alınacak.

 

Eyalet Tezgahi 12 Eylul Darbecileri'nin Plani mi?


Yüce Divan’a gönderilen ANAP’lı Bakan İsmail Özdağlar’ın komplo kurbanı olduğu iddialarıyla başlayan tartışmalar, sisler altında kalan bazı gerçekleri de gün ışığına çıkardı. Dönemin tanıkları Özal’la darbecilerin ittifakına işaret etti

Darbe sonrası iktidar oldu!

Mehmet Bican’ın “Terörle Sınanmak” adlı kitabında ortaya attığı iddialar, dönemin bazı gerçeklerinin de yeniden gündeme taşınmasını sağladı. Turgut Sunalp’in MDP’si ve Necdet Calp’in HP’si arasında ‘istenmiyor’ görüntüsüyle vitrine sürülen Özal’ın dikkat çekmesi sağlanmış ve iktidarının önü açılmıştı.

  Özal-cunta ittifakı raporda...

Darbecilerin eyaletleşme planına karşı çıkan İsmail Özdağlar’ı “harcayan” Özal’ın cuntayla işbirliği, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun taslak raporuna da “Turgut Özal, 12 Eylül darbecileriyle ciddi bir işbirliği içerisine girmiştir” ifadesiyle yansımış, ancak Meclis’e sunulan raporda bu cümle çıkarılmıştı.

Eyalet tezgahına tepki yağdı

Mehmet Kesimoğlu CHP Kırklareli Milletvekili

12 Eylül darbesinin tezgahlanarak Özal’ın başbakanlığa getirilmesinin nedeni budur. Özal, sistemin parçasıydı. Eyalet sistemi üniter yapıyı bitirip zayıflık getireceği için isteniyor.

Yaşar Okuyan ANAP’lı eski Bakan

Genelkurmay’ın 1981 tarihli özel raporu var. Evren ve yanındakiler Türkiye’yi 67 devletçiğe bölmek istiyor. Yargı, parlamento yerel olacak! Bu rapor ihanetin daniskasıdır.

Yusuf Halaçoğlu MHP Kayseri Milletvekili

Evren’le yapılan darbe sayesinde Türkiye’de dönüşümün temelleri atıldı. Özal’la birlikte federasyon konuşuldu, çünkü Orta Doğu’da farklı bir siyasi konjonktür düşünülüyordu.

Iran'in Hurmuz Bogazi'nda Govde Gosterisi


İRAN, Basra Körfezi, Hürmüz Boğazı ve Hint Okyanusu'nun kuzeyinde önceki gün başlattığı tatbikatta bazı yeni savunma silahlarının ilk kez test edileceğini duyurdu. Dünya petrol trafiğinin yüzde 40'lık bir bölümünü sağlayan Hürmüz Boğazı'nda ABD de alarmda. Tahran'ın "Gerekirse Hürmüz'ü kapatırız" tehdidini ciddiye alan ABD, Körfez ülkesi Bahreyn'e Beşinci Filo'yu yerleştirdi.

İran'ın kendi karasuları ile açık sularda devam eden tatbikatta yeni bir füze deneyeceği bildirildi. ABD ise gelişmeleri yakın takibe aldı.

Turkiye'nin Sayinlari ve Akp Cocuklari


Akp sayesinde turkce'ye daha dogrusu argo sozlugune iki yeni kelime katildi. Sayin ve Akp Cocuklari...  Apo denen vatan hainine Sayin denildikten sonra uzun suredir halkin arasinda kufur yerine sevmediklerimize Sayin der olduk. Medya da ki degerli yazarlara duyurulur! sayin kelimesini apo asilincaya kadar kullanmamaya davet ediyoruz. Ya da sadece vatan hainleri ve onlarin isbirlikcileri icin kullanin. 


Akp cocuklari, akp gencleri ise en yeni katilan argo cumlemiz. Icraatlariyla cag acip cag kapatan iktidarin genclik kollarinin genel adi.

Elinde bilgisayaralri, altlarinda luks arabalari, parali unviversitelerde yada amerikada okuyan, hukumet tasaronu patron cocuklari. Ulkenin milletin halinden haberdar olmayan, BOP es baskanina gonulden bagli, vatan ve millet sevgisinden bi haber bu genclik surusune Akp cocuklari deniyor.

Sayincilar, Apo'cular

Yaptiniz Oldu!, ödülüde, alkisida Hak Ettiniz...



Bu sloganın sahibi, Dün medya'nın Ankara Temsilcileriyle,Atatürk Orman Çiftliği Müzesi'nde düzenlenen, Köy kahvaltısında bir araya gelen, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan'ı Mehmet Mehdi Eker'dir.

Akp'nin Bitirdigi Ulke! 

2013 yılı hedefleri ile 10 yıllık Bakanlık icraatlarını, "İktidara geldiğimizde yaparız dedik, yapamazsınız dediler, yaptık oldu" diyerek anlatmaya başlayan Bakan Eker, milletin gozunun icine bakarak AKP nin Turk Milletini tarimda nasil disa bagimli hale getirildigini anlatmadi.

Gazete Mansetlerinden Alinan Bu Yazilar Turkiye Gercegidir...

Elinde Bilgisayarli AKP Cocuklarina Okutun!

Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri, spekülatif hareketleri önleyerek fiyatları regüle etmek amacıyla 10 bin ton saman ithal etmek için harekete geçti. Radikal

 ABD'den pamuk, Rusya'dan buğday, Fransa'dan arpa, Mısır'dan pirinç ithal eden Türkiye, şekerpancarı, patates ve nohutta ancak kendine yetebiliyor. Sabah

 Türkiye’nin 100’ü aşkın ülkeden tarım ürünleri ithalatı yaptığı kaydedildi. Türkiye’nin 24.5 milyon hektar büyüklüğünde tarım alanı bulunduğu, bu alanın 4.2 milyon hektarlık bölümünün ise her yıl nadasa bırakıldığı belirtilen raporda, “Türkiye’nin tarım alanlarının büyüklüğü, AB üyesi Lüksemburg’un yüzölçümünün 95 katı büyüklüğünde, İngiltere’nin ise yüzölçümüne eşit. Danimarka’nın 5.6 kat, Hollanda’nın ve İsviçre’nin 5.9, Moldova’nın 7.2, Belçika’nın ise 8 katı büyüklüğünde tarım alanına sahip olan Türkiye, her yıl Hollanda büyüklüğünde tarım alanını nadasa bırakıyor. Milliyet 

Yiyecek Bugdayimiz Kalmadi

Buğday ambarı’ olarak bilinen Türkiye’nin, iç talebe yetmediği için artık buğday ithal ettiği, 2009 yılı verilerine göre Türkiye’nin 20.6 milyon ton buğday ürettiği ancak bu miktarın, ihtiyacı karşılamadığı belirtildi. Hurriyet

Sri Lanka çayı içiyoruz

Türkiye’de 1 milyon insanın geçim kaynağı durumunda olan çayın tarımının 204 bin üretici tarafından 767 bin dekar alanda küçük aile işletmeciliği şeklinde yapıldığı belirtilen raporda, “Türkiye, kuru çay üretiminde Hindistan, Çin, Sri Lanka ve Kenya ’dan sonra dünyada beşinci sırada yer almasına rağmen 23 ülkeden çay ithal ediyor. 2009 yılında 15 milyon dolarlık çay ithalatı yapıldı. Çay ithalatı yaptığımız ülkeler arasında 8.3 milyon dolarla Sri Lanka başı çekti” denildi. haberturk

ABD'den ithal fındık ithal ettik!
Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı İbrahim Yetkin, Türkiye'nin İran'dan lahana, İspanya'dan marul, İtalya'dan ıspanak,ve ABD'den fındık ithal ettiğini söyledi. Posta