29 Kasım 2012 Perşembe

Yok Artik Bayraktar, Bu Kadari da Fazla.


Erdoğan Bayraktar 'millet'ten teşekkür bekliyor: 'Yolsuzluğu kabul ederek çok şeffaf davrandım'


Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, KC Group'un yaptığı yolsuzluğun kendisi tarafından teyit edilmesini "şeffaflık" olarak niteleyerek, ‘Milletin helal olsun bu adama demesi lazımdı” şeklinde konuştu.
Radikal'den Miray Çimen'in haberine göre, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, gazetecilerle kahvaltılı sohbet toplantısında buluştu. Bayraktar, CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun gündeme getirdiği KC Group’la ilgili yolsuzluk iddiasının kendisi tarafından doğrulanmasını “şeffaflık” olarak nitelendirdi. Bayraktar, “Bir yolsuzluk meselesi çıktı. Biz şeffaflığı öne çıkardık. ’Gerçekten biz orada onu görebilmeliydik’ dedik. Olmamalıydı. Bizi çok üzdü o olay” dedi.
Bayraktar, şunları söyledi:
‘Garantiye aldık’ 
“KC’nin 105 milyonluk TOKİ’nin malını vekaletname alıp da satması, hala aklıma geldiği zaman cinlerim tepeme çıkıyor. Onu biz nasıl kaçırdık. Ama sonra yakaladık onu. Yakalayınca elinde büyük bir malı vardı, o malları aldık. Teminatını yaktık. Zannediyorum 38 milyon TL’ye düştü o bedel. Onu da taksite bağladık, ödüyorlar. Kefil oldu kardeşlerinden bir tanesi. Garanti altına aldık onu.
“Bana tembih ettiler”
“Hemen çarpıtıyor, basın ve muhalefet. Türkiye şeffaflaşşın. Beni tembih de ettiler ‘Sakın bunu deme. Siyasette böyle bir şey olur mu? Bizim bunda zaafımız var, dediğin zaman seni yerden yere vururlar’ dediler. Nitekim acayip saldırdı bana herkes. Millet şimdi sözleşmesini feshediyor. 300 kişi daha dolandıracak mıydı, ne yapacaktı? Onu engelledim. “
“Millet helal olsun demeli”
“Şeffaflığın, açıklığın, hesap verilebilirliğin önemi ortaya çıkıyor. Kapalı toplum olunca hep işin güzel tarafını göster, kusurlarını gösterme. Olmaz ki. Ama milletin de demesi lazımdı ‘Helal olsun bu adama. Saf saf geldi burada açıkça söyledi.’ Hiç kimse öyle demedi. Allah’ını seven vurmaya başladı bize.”

Pkk nin Her Teklifine Akp nin Boynu Kildan Ince, Olunca It Kopek Kahraman, Kahramanlar Cezaevinde Olur...


VATAN HAINLERININ KIRMIZI CIZGILERI AKP NIN BOYUN EGDIKLERI...

Tüm gelişmeler gösteriyor ki, Abdullah Öcalan’ın hazırladığı ve üzerinde anlaşılan “ üç protokol” artık hayata geçiriliyor.

kurtcenin kamuda serbest olmasini saglayan kurul


Bu protokollerde yer alan en önemli dört şart şu: 1. Kürt kimliğinin anayasal güvenceye alınması. 2. Anadilde eğitim. 3. Kürtlerin özyönetimi. 4. Öcalan’ın tutukluluk şartları.


ERDOĞAN İLE ÖCALAN HER KONUDA ANLASTI...

2006’dan beri süren AKP-PKK görüşmelerinde parça parça ele alınan bu şartlar üzerinde bir anlaşma olduğunu biliyoruz. Zira Başbakan Erdoğan’ın özel temsilcisi olarak Oslo’da hükümeti temsil eden Hakan Fidan, muhatapları olan Mustafa Karasu, Sabri Ok ve Zübeyr Aydar’a “Erdoğan ile Öcalan’ın yüzde 95 anlaştığını” söylüyordu.
Ancak tıpkı Başbakan Erdoğan’ın geçen yıl New York’ta buluştuğu Celal Talabani’ye “kamuoyu hazır değil” dediği türden zorluklar yaşanıyordu. Adım adım gidilmeliydi. Başbakan Erdoğan, nasıl bir yöntem izleyeceğini 2009 yılında ABD Princeton Üniversitesi’nde verdiği bir konferansa açıklıyordu: “Hazmettire hazmettire bu süreci devam ettirmemiz lazım.”

ÖCALAN’IN PROTOKOLLERİ UYGULANIYOR HER ZAMAN OLDUGU GIBI SADECE SEYREDIYORUZ...

Bu gunlere nasil geldigimizi;  PKK’nin “Öcalan protokollerinde” yer alan 4 kırmızı çizgisinde nasıl ilerlendiğini inceleyelim. AKP’nin ve hatta CHP ile MHP’nin bu kırmızı çizgilerin gerçekleşmesine ne tür katkılar yaptıklarına bakalım:



1. Kürt kimliğinin anayasal güvenceye alınması.

Protokoldeki bu şart, pratikte “Anayasa’dan Türk kimliğinin çıkarılması” şeklinde uygulanıyor.

Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda yer alan parti taslaklarına bakılırsa, bu konuda AKP, CHP ve BDP arasında bir ölçüde uzlaşma sağlanmış görünüyor.

2. Anadilde eğitim.

Kürtçe yayın yapan devlet televizyonundan sonra, Kürtçe seçmeli ders olarak Milli Eğitim müfredatına girdi.

Kürtçe savunma yapma hakkı da elde edildi. Aynı zamanda “açlık grevlerini” bitirme şartı olan bu konunun AKP kurmaylarınca “biz açlık grevleri öncesinde bu hazırlığa başlamıştık” diyerek savunulması, aslında Öcalan protokollerinin kabul edildiğinin çarpıcı bir itirafıdır.

Son olarak Kürtçenin resmi dairelerde kullanılması için hazırlıklara başlandı!

Butun bu gelismeleri dakikasi dakikasina Pusluvadi de paylastik...



3. Kürtlerin özyönetimi.
Protokolde “Kürtlerin özyönetimi” denilen şart, BDP’nin 19-20 Haziran 2010’da Diyarbakır’da tartıştığı yerel yönetim modeli toplantısında “demokratik özerklik” olarak bildiride yer aldı ve partinin önüne görev olarak kondu. Ardından Demokratik Toplum Kongresi DTK, 14 Temmuz 2011’de Diyarbakır merkezli demokratik özerklik ilan etti!

Sırada AKP’nin katkıları vardı: Bütünşehir yasası ile “Kürt özerk bölgesinin” temelleri atıldı. Son tuğlayı da “valileri halk seçmeli” diyen Başbakan Erdoğan yerleştirdi!

4. Öcalan’ın tutukluluk şartları.

“Açlık grevlerini bitiren adam” ilan edilen Öcalan’ın, “bir sözüyle savaşa da son verebileceğinin” topluma enjekte edilmesi, özel bir operasyondur. Operasyona “Öcalan’ın tecrit edildiği 1,5 yıldaki terör olayları ile Öcalan’la diyalogun olduğu sürecin masaya yatırıldığı” son MGK toplantısında karar verildi.

Erdoğan ile Öcalan’ın Türk siyasi hayatının en önemli iki aktörü olduğu şeklindeki yazılar, Öcalan’ı İmralı’dan çıkarma operasyonu hazırlığıdır.

Topraklarimizda Amerikan Askerleri Fink Atiyor, Mecliste Kurtce Serbest Kaliyor... Birileri Hala uniformaydi, kisa kolduyu, tartisip Cami yapma telasinda...

Turk Ordusunda Neredeyse Rutbeli Komutan Birakmadilar, Meydani Amerikalilara Actilar



Türk subayı Silivri ve Hasdal'da tutuklu, Amerikan subayları ise topraklarımızda cirit atıyor. Amerika, Almanya ve Hollanda silahlı kuvvetlerinden oluşan 50 kişilik NATO heyeti, Malatya'da kışla kışla gezdi. İşte Türk subayı bu görüntüler için Ergenekon ve Balyoz tertipleriyle cezaevine atıldı. Hem de yabancı bir devlet operasyonuyla.



Meclis'te ilk kez bir komisyon salonunda Kürtçe tercüme yapıldı.


KCK duruşmalarında krize yol açan Kürtçe savunma krizinin aşılabilmesi için yapılan anadilde savunma düzenlemesi, Meclis Genel Kurulu'na önümüzdeki günlerde gelecek. Ancak bunun öncesinde yine meclis çatısı altında Kürtçe çeviriyle ilgili önemli bir ilk yaşandı.

İlk kez bir komisyon salonunda, Meclis Milli Eğitim Komisyonu'nda Kürtçe tercüman görev yaptı.

28 Kasım 2012 Çarşamba

Osmanliyi Ecdadi kabul etmeyen, Ecdadinin ne oldugunu bilmedigimiz, Yurt gazetesi yazarı: Süleyman benim ecdadım değil...

Serefsizler, Hainler, Yilanlar konusurda bunlar konusmazmi...


Başbakan Erdoğan'ın Muhteşem Yüzyıl dizisi ile ilgili 'Benim ecdadımı yansıtmıyor' sözleriyle ilgili Yurt Gazetesi yazarı Necdet Saraç'tan dikkat çekici bir çıkış geldi. Saraç, 'Süleyman benim ecdadım değil!' balıklı yazısında şunları kaleme aldı:
Başta Fatih, Yavuz ve Süleyman  Hazretlleri olmak üzere muhtemelen bütün padişahları, Adalet, iyilik, merhamet ve kahramanlık timsali gördüğü için Başbakan Erdoğan'ın "benim ecdadımı temsil etmiyor" diye yerden yere vurduğu ve dolaylı da olsa"yasaklayın" dediği Muhteşem Yüzyıl dizisi ile ilgili tartışmalar büyüyor. Sanat çevreleri dahil, bir bütün olarak "muhalefet cephesi" Erdoğan'a sansür, yasak ve benzeri haklı gerekçelerle karşı çıkıyorlar. Ancak asıl tartışmaya girmekten de kaçıyorlar. Yani, Süleyman da dahil padişahların gerçekten "adalet, iyilik, merhamet ve kahramanlık timsali" olup olmadıklarını tartışmıyorlar. Hatta, Osmanlı'nın kendisiyle hiç alakası olmayan toprakları işgal etmesini kahramanlık diye övüyorlar, işgale ve savaşa meşruiyet kazandınyorlar.
Yurt Yazari Sarac


ERDOĞAN'I ELEŞTİRENLERİN ÖVGÜSÜNDE SINIR YOLErdoğan'ı eleştirenlerin Osmanlı övgüsünde sınır yok! Övgüde sınır olmayınca, örneğin, Emin Çölaşan, kaygısızca "Kanuni Sultan Süleyman gerçek bir padişahtır. Benim gözümde gerçek bir kahramandır.(...) Tayyip 'Ecdadımız' derken dikkat etsin. Elbette iyi ecdadımız vardır. Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman gibi" diye
yazabiliyor. Yasakçılığa, sansüre karşı çıkacaksın, sonra gerçeklerden kaçıp, "Resmi Osmanlı Tarihi" ezberine sığınıp Kanuni'yi kahraman ilan edeceksin. Yazık! Bu yaklaşımlar sürdükçe, gerçeklerle yüzleşmeden kaçıldıkça, ne Erdoğan'la hesaplaşılabilir ne de bir adım yol alınabilir! Prof. Sina Akşinve Prof. Mustafa Akdağ, Emin Çölaşan'ın "işte padişah, işte kahraman"dediği ve kendisine "Kanuni" adını verdiren I. Süleyman'ın 46 yıllıkiktidar döneminde toplumun dokusuna müdahale ettiğini, Sünniliğe, dine, İslamazarar veriyor diye, matematik, felsefe ve kelam gibi müspet bilim ve düşünce
hayatı ile ilgili derslerin medrese programlanndan çıkartıldığını bütündetaylanyla açıkça yazmışlar. Şimdi ben de soruyorum;

Kendi Ahlaksizlarini Hazretlere Yamamaya Calisan Serefsizler;



Dünyanın kaderini değiştirecek 4 SALINCAK (Sal Gitsin)ülke


ABD'de düşünce kuruluşları tarafından yayımlanan bir raporda, Türkiye, büyüyen ekonomisi, demokrasisi, bölge ve dünyadaki artan rolüyle, "uluslararası düzenin yörüngesini değiştirebilecek" 4 "küresel salıncak ülke"den biri olarak tanımlandı.


SALINCAK (SAL GITSIN ) ÜLKE TANIMLAMASIRapordaki "salıncak ülke" kavramı, ABD'de, kararları her seçimde değişen, bu nedenle de ABD başkanlarının seçilmesinde çok kritik rol oynayan "salıncak eyalet" kavramından geliyor. Bu noktada, rapora göre, tıpkı ABD'deki "salıncak eyaletler" gibi, uluslararası sistemdeki değişken yaklaşımları nedeniyle Türkiye, Brezilya, Endonezya ve Hindistan da uluslararası düzende "küresel salıncak ülkeler" konumunda.

YENİ JEOPOLİTİK GELİŞMELERE GEBERaporun ana teması da, bu "küresel salıncak ülkelerin hep birlikte, yeni küresel sorumluluklar alma, halihazırdaki kurulu güçlerin çabalarına katılma veya kilit zorlukların çözümünü karmaşıklaştırma gibi yapacağı seçimlerin, şu anki uluslararası düzenin yörüngesini kesinlikle değiştirebileceği ve geniş jeopolitik sonuçlara vesile olabileceği" üzerine kurulu.

Raporun amacı ise, ABD ve Avrupalı müttefiklerin, uluslararası düzeni güçlendirmek için "küresel salıncak ülkeler" olan Türkiye, Brezilya, Hindistan ve Endonezya ile nasıl daha yakın ortaklıklar yapabileceği konusunda yaklaşım ve öneriler sunmak. 

Bakin Yilanin Dedigine; Türkiye silah bırakırsa hay hay deriz çözüme katılırız

AKP nin muhatab aldigi, vatan hainlerinin yilani bu kadar rahat konusabiliyorsa bu kimin hatasidir. 2000 yillik tarihinde her turlu yilanin basini ezmis bir ulus, bir Turk Milleti nin basindakiler bu vatan hainlerinin sesini, kafasini hala kesemiyorsa sorun var demektir.

AKP açılım sürecinde PKK'yı resmen muhatap almasından sonra, Kandil ve İmralı da şartlarını dayatmaya başladı. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "Teröristler silah bırakırsa yurtdışına gidebilirler" açıklamasına Kandil, şartlı destek verdi. Murat Karayılan, "Biz bu silahı niye aldık, niye bırakalım. Ama Türkiye silah bırakırsa hay hay deriz" diye konuştu

İşte Tayyip Erdoğan’ın mezara götüremediği sırları!!


Başbakan Erdoğan'ın "birçok görüşme benimle birlikte mezara gidecek" açıklaması, "Erdoğan'ın sakladığı sır görüşmeler ne" sorusunu gündeme getirdi. Erdoğan'ın Amerikan başkanından Genelkurmay başkanına kadar birçok görüşmesinin ardından Türkiye'de tertipler döneminin temelleri atıldı. İşte Erdoğan'ın sır görüşme defterinden bazı satırlar.


Türkiye’yi kendisinin es baskani oldugu BOP tertiplerinin, odağı haline getiren Başbakan Erdoğan'ın sır görüşmeleri kamuoyunda çok tartışıldı. Bu görüşmelerin başındaysa Emekli Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’la yaptığı 5 Mayıs 2007 tarihli görüşme geliyor.

Bu görüşme Türkiye’nin yakın tarihi açısından kritik önemde. Zira Ergenekon tertibi bu görüşmeyi takip eden günlerde başladı.

Erdoğan’ın “benimle mezara gidecek” dediği görüşmelerin içyüzüyse Wikileaks belgeleriyle ortaya çıkmıştı .Amerika’nın Ankara Büyükelçisi Ross Wilson gizli Dolmabahçe görüşmesinin yapıldığı 5 Mayıs 2007 akşamı Washington’a gizli bir kripto yolladı. Kripto’da “Erdoğan’la Büyükanıt anlaştı. Operasyon başlayabilir” ifadeleri yer almıştı.

Bu sürecin devamı olarak Erdoğan’la dönemin Amerika Başkanı George Bush 5 Kasım 2007 tarihinde Beyaz Saray’da görüştü. Gazeteci Fehmi Koru Ergenekon operasyonun düğmesine bu sır görüşmede basıldığını 1 Şubat 2008’de Yeni Şafak Gazetesi’ndeki köşesinden yazdı.

Erdoğan'ın mezara götüremediği sır görüşmeler de oldu. Bunlardan en dikkat çekeniyse daha sonra deşifre olan OSLO süreci. Erdoğan, MİT müsteşarı Fidan vasıtasıyla PKK'yla görüştü. Bu görüşmelerin bir kısmı ortaya çıktı.
Neresi Sir Bunlarin? BOP Es Baskani Olusumu?...
Erdoğan'ın sır görüşmelerinden bir kısmını da cesitli yayin organlarina konu olmustu!

Erdoğan’ın kızı Sümeyye’ye para yollaması için iş adamı Remzi Gür’e verdiği talimat Erdoğan yazmasa da sır olmaktan çoktan çıktı.

Yine Erdoğan’ın Kıbrıs davasında Rauf Denktaş’ı devre dışı bırakmak için Mehmet Ali Talat’la yaptığı görüşme de deşifre oldu.

Deşifre olan bir diğer sırda ise Erdoğan’ın bir ihale sürecine dahil olmasıydı. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in Ergenekon davasında açıkladığı kayda göre Başbakan Erdoğan bir ihalenin 3 kapatılması için talimat veriyordu.

Erdoğan’ın kara kaplı defterindeki İsveç’te yer alan sekiz ayrı hesabı da kamuoyuna mal olan sırlarından. 

Anadilde savunma tasarısı tum itirazlara ragmen; Vatan Hainlerini Mutlu Edecek Sekilde Kabul Edildi...


Anadilde savunma tasarısı

Anadilde savunma hakkı getiren tasarı, TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi


Adalet Komisyonu!!!nda görüşülen ve anadilde savunma hakkını da kapsayan Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'na AKP milletvekillerince önerge verildi. Önerge ile "meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilen sanık" metinden çıkarılarak "Kendini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde" beyan usulü getiriliyor.

AKP İstanbul Milletvekili Bülent Turan tarafından verilen önerge ile Türkçe bilen bir sanık da "Ben Kürtçe kendimi daha iyi ifade edebiliyorum" diyerek Kürtçe savunma yapabilecek. Tercüman ücretini sanık ödeyecek. Bu hak yargılamanın sürüncemeye yönelik istismar edilemeyecek

Araplar'di Camlica'ya Camiydi Derken Bunuda Yapiyorlar. Bogazicini Yok Edecekler...


Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan 68 maddelik torba yasaya göre Boğaziçi imara açılıyor.

Kıyılara imar affı, site ve AVM’lere mescit zorunluluğu gibi maddeleriyle tartışılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan 68 maddelik torba yasasına göre Boğaziçi imara açılıyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın tartışılan torba kanun taslağına göre Boğaziçi bölgesinin imara açılacağı ortaya çıktı.

Yeni düzenleme Boğaziçi’nde koru, mesire yeri ve yeşil alan gibi özel mülkiyete ait parsellerde taban alanı katsayısı yüzde 5’i ve bodrum hariç 2 katı geçmemek koşuluyla imar hakkı verilecek.
Torba yasadaki yeni düzenlemeye göre 5 bin metrekare ve daha büyük parsellerde parselin en az yarısının kamuya düzenleme ortaklık payı olarak terk edilmesi kaydıyla, korular, mesire yerleri, tarım alanları ve yeşil alanlar imara açılacak. Bu bölgelere konut, ticari alan, sosyal alan ve turizm tesisleri kurulabilecek.

YEŞİL ALANLAR BASKI ALTINA GİRECEK

Boğaziçi’nde bugüne kadar korunan tüm yeşil alanların yapılaşma baskısı altına gireceğinin kesin olduğunu söyleyen Kahraman, “Boğaziçi’ni kamulaştırıyoruz, kamulaştırma bedeliyle birlikte bunu ödemeden kamuya kazanım yaratacağız derken, bir taraftan da burada yapılaşma anlamında da çok büyük riskler barındıracak bir süreç başlıyor.” dedi.

Kahraman, İstanbul’da babadan kalma yerlerin yıkılıp tekrar yapılmadığı sorunlu bölgelerin de olduğunu ancak kalan koru gibi alanlarda bundan sonra her türlü yapılaşmaya izin veren bir yasa tasarısının gündeme geldiğini belirtti.

BOĞAZİÇİ’Nİ KAYBEDERİZ

Tayfun Kahraman, bu yasanın çıkması durumunda “Bugüne kadar koruduğumuz Boğaziçi alanını kaybederiz. Daha önce çözülmesi gereken Boğaziçi kanunuyla birlikte de sorunlu olan alanlar vardı bu alanlara istinaden belki bir çözüm olur ancak tüm Boğaziçi’ni elden yitirmiş oluruz.” dedi

Sultan İkinci Abdulhamit, Hz. Peygamber'e hakaret edilince Aslan gibi nasıl kükredi!


Hz. Peygamber'e hakaret içeren karikatür krizinin bir benzeri 116 yıl önce yaşandı. Abdulhamit, Müslümanları rencide eden piyes yüzünden Fransa'ya ültimatom verdi. 


Danimarka ve Norveç'in tetiklediği Hz. Peygamberimiz'e hakaret eden karikatür krizi Osmanlı döneminde de yaşandı. Bundan 116 yıl önce de, Fransız Henri de Bourneir'in yazdığı "Muhammed" adlı piyes de benzer bir infial meydana getirmişti. O zaman İslam dünyasının siyasi otoritesini Sultan II. Abdulhamit temsil ediyordu. Fransa'nın tanınmış simalarından Bourneir'in Paris tiyatrolarında sahneye koydurmak istediği piyes, Sultan Abdulhamit'in büyük tepkisiyle karşılaştı. Konu, Fransa ve Osmanlı Devleti arasında ciddi bir krize dönüştü. Araştırmacı-yazar Ahmet Uçar, "II Ahdülhamit'in Avrupa Sahnelerine Müdahalesi Dünya'ya Konan Ambargo" başlığıyla 1997'de, Tarih ve Medeniyet Dergisi'nin 36. sayısında yayınladığı makalede, belgelerle gelişmeler anlatıldı.

NOTA ÜSTÜNE NOTA
Sözkonusu tiyatro oyununun Fransa, İngiltere ve Amerika'da sahneye konulması bekleniyordu. Piyesle ilgili biletler ve davetiyeler basılmıştı. Hz. Peygamber'i tahkir eden piyesten Bab-ı Ali Hükümeti ve Sultan Abdulhamit derhal haberdar edildi. Osmanlı Dışişleri Bakanlığı ile Osmanlı'nın Paris'teki elçiliği arasında bir dizi yazışma başladı. Yazışmaların başlığı "Hz. Muhammed Aleyhisselatü vesselam hazretlerinin nam-ı kudsiyelerine karşı tertip olunan oyuna dair" şeklindeydi. Yazışmalarda 'facia-i mahude' olarak nitelen piyesin oynatılmaması için her türlü girişimin yapılması bildiriliyordu. Hz. Peygamber'in tahkir edilmesi karşısında aslan gibi kükreyen Sultan Abdulhamit, Fransa'nın İstanbul'daki Büyükelçisi Kont Montebella aracılığıyla Fransa Hükümeti'ne sert uyarılarda bulundu. Paris Büyükelçisi Esad Paşa derhal Fransız Hariciyesi ve Eğitim Bakanlığı'na başvurdu. Fransa Eğitim Bakanlığı'nın 'hakaret-name'de bazı değişiklikler yapılması suretiyle sahneye konulması yönündeki teklifi de Abdulhamit'ten red cevabı aldı. Oyun hiçbir şekilde sahneye konmamalıydı. Sultan Abdulhamit, oyunun sahnelenmesi halinde Osmanlı-Fransız ilişkilerinin son bulacağı ültimatomunu Fransız Büyükelçisi Montebello aracılığıyla Fransa Hükümetine bir kez daha bildirdi.

AMERİKA CESARET EDEMEDİ
Osmanlı Devleti ile bozuşmayı göze alamayan Fransa Hükümeti köşeye sıkışmıştı. Konu Fransız Kabinesi'nde tartışıldı. Kabinenin kararı 'hakaret-name'nin Fransa'da hiçbir tiyatroda sahnelenmemesi yönündeydi. 



Fransızların verdiği karar Fransa Sefiri Montebello tarafından 22 Mart 1890'da Osmanlı Dışişlerş Bakanlığı'na bildiriliyordu. Sefir, hükümetinin kararının acilen Sultan Abdulhamit'e iletilmesini rica ediyordu. Sefir, telgrafında "Hazret-i Hünkar'ın Hükümetim tarafından alınan bu kararı, hem kendilerine hem de Osmanlı Hükümeti'ne karşı hükümetimin dostluğuna bir delil olarak değerlendireceğine inanıyorum. 

İran'ın tehditleri sertleşiyor: Türkiye büyük bedel öder...


İran Dışişleri Bakanı Ali Laricani’den sonra şimdi de ülkenin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ’in baş askeri danışmanı Tuğgeneral Yadullah Cavani, Türkiye’ye Patriot füze konuşlandırılmasının stratejik bir hata olduğunu öne sürerek, “Ankara şunu bilmelidir. Eğer Patriotlar Suriye’ye yapılacak bir müdahale için hazırlıksa, Ankara eskisinden çok daha fazla bedel öder ve büyük zarar görür” dedi.


"TÜRKİYE SİYONİSTLERİN OYUNUNA GELDİ"

Türkiye’nin Batı destekli Suriyeli muhaliflere yardım etmesinin başka bir büyük stratejik hata olduğunu savunan Cavani, “Suriye’deki krizin patlak vermesinden sonra Türkiye Batılı ülkelerde Siyonistlerin oyununa geldi ve Suriyeli yıkıcı gruplara yardım ederek alevlerin büyümesine yol açtı” diye konuştu.

"ANKARA'NIN İTİBARI AZALACAK"

Hamaney’in danışmanı, Patriotlar’ın Türkiye’nin güvenliğine bir katkısının olmayacağını iddia ederek, “Tam tersine, bu füzeler, zaten güney komşusuna ihanet etmekle suçlanan Ankara’nın Suriye halkının gözündeki itibarını daha da azaltacaktır” dedi.

Koray Aydın'dan Bahçeli'ye tebrik ziyareti.




Trabzon milletvekili Koray Aydın MHP'nin 4 Kasım kongresinde başkanlık için yarıştığı Devlet Bahçeli'yi TBMM'deki makamında ziyaret ederek yeniden genel başkan seçilmesi dolayısıyla tebrik etti. 4 Kasım kongresinin ardından MHP'nin Meclis grup toplantısına katılan Trabzon milletvekili Koray Aydın, toplantının sona ermesinin ardından Genel Başkan Devlet Bahçeli'yi ziyaret etti. Bahçeli'nin TBMM'deki makamında yaklaşık 30 dakika süren görüşmede ülke meseleleri ele alındı.

"PLANLARA KARŞI ETKİN MÜCADELE YAPILMALI"

Devlet Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın söylediklerinin Öcalan'ın söyledikleriyle paralellik arz ettiğine dikkat çekerek Oslo'da başlayan sürecin İmralı'da devam ettiğine işaret etti. Devlet Bahçeli'nin bu konudaki görüşlerine katıldığını kaydeden Koray Aydın da etkin mücadele yapılması gerektiği üzerinde durdu. Devlet Bahçeli de Koray Aydın'dan Meclis ve grup çalışmalarına katılıp destek vermesini istedi. Bahçeli'nin bu isteğine Koray Aydın, "Her zaman olduğu gibi Ülkücü hareket ve MHP'nin emri ve hizmetindeyim. Partimin birlik, bütünlük ve başarısı için çalışmalarımı kesintisiz yürüteceğim" cevabını verdi.

AYDIN MÜSADE İSTEDİ, BAHÇELİ İZİN VERMEDİ

Karşılıklı görüş alış verişinin yapıldığı görüşmede Koray Aydın'ın "Bekleyen ziyaretçilerin daha fazla beklememesi" için müsaade isteğine karşılık Devlet Bahçeli'nin "olmaz" yanıtı verdiği ve beraber öğle yemeği yeme teklifinde bulunduğu öğrenildi.

Acilimin Turkmenlere Faturasi; Türkmenlerin kutsal dağına Kürt bayrağı,



Bağdat-Kerkük ve Bağdat-Selahaddin illerinin kesişme noktası konumunda yer alan Tuzhurmatu İlçesi merkezi Irak güçleri ile Kürt peşmerge güçlerinin çemberinde kaldı.



Başbakan Maliki'nin ilçenin Bağdat ve Selahaddin yönlerine askeri güç yerleştirmesi ardından bölgedeki gerilim giderek arttı. Maliki'nin bu tutumuna karşın Erbil yönetimi Tuzhurmatu İlçesi'nin Kerkük yönüne Peşmerge gücü konuşlandırdı. Yüzlerce peşmerge gücü tank, top ve zırhlı araçlarla donatılmış halde Tuzhurmatu-Kerkük tarafına yerleştirildi. Tuzhurmatu sakinleri gelişmeleri Maliki'nin istikrarsızlığı olarak nitelendirirken, bu girişim ardından Peşmerge gücünün bölgede daha da kendini hissettirir hale geldiğini söyyledi.

O DAĞ TÜRKMENLER İÇİN KUTSALBölgeye giren Peşmergeler Tuzhurmatu İlçesi'nin doğusundaki, Türkmenler için kutsal kabul edilen Mursa Ali Dağı'na boya ile Kürt bayrağını çizdi. Mursa Ali Dağı zirvesinde bulunan Mursa Ali makamına 2003 yılında Kürt silahlı güçler tarafından saldırı yapıldığı, bunun üzerine Tuzhurmatulular ile bölgedeki Kürt grupları arasında silahlı çatışmalar çıktığı belirtildi. O dönemdeki çatışmada 5'i Türkmen 8 kişi öldü.

27 Kasım 2012 Salı

Kiyafet Konusunda gormediklerimiz. Konuyu magazin haberine donusturen TV kanallarinin gormedikleri.

Turkmenistan ogrencileri
Ozbekistan, Turkmenistan Tataristan daha bir cok Turk Cumhuriyetlerindeki ogrencilerin kiyafetlerinde bir sorun yok. Kimse onlari araplastirmaya calismiyor. Ama bizde durum farkli, Haberlerde bile gercegi soylemeyen Televizyonlar ve onlarin habercileri  bu konuyu gormezden geliyorlar.

Bu cocuklar ve bu cocuklarin aileleri Musluman degilmi? Onlarinda mi Musluman camiasiyla yada Islamiyetle alakalari yok...!!!
Ozbek Ogrenciler

Misir da ogrenciler

Arabistan da ogrenciler
Bu guzellikte buzum ulkemizden, Yorum sizin...

Masonlar yurdunu seven, Atatürk ilkelerine bağlı insanlardır." diyen Dengesiz Emin Colasan...

"Masonlar yurdunu seven, Atatürk ilkelerine bağlı insanlardır." EMİN ÇÖLAŞAN

MUSTAFA KEMAL: “ Masonluk da kökü dışarıda bir Yahudi tarikatından başka bir şey değildir. Defolun gidin Yahudi uşakları!”
Emin Çölaşan'in ne oldugu ve ne olmadigi konusunda kendi agzindan cikan yeterli bir aciklama.
“Masonlar kıdem sırasına göre rütbe kazanır ve her rütbenin ayrı simgeleri, bize yabancı gelen ayrı unvanları vardır.

Bildiğim kadarıyla masonların en büyük özelliği, Tanrı’ya inanırlar. Onu “Evrenin ulu mimarı” olarak adlandırırlar. İçlerinde din ayırımı yapılmaz. Tanrı’ya ve belli ilkelere inanan herkes, çeşitli soruşturmalardan geçtikten sonra mason olabilir.

Mason localarında siyasi tartışma yapılmaz. Particilik yoktur ve kesinlikle yasaktır. Ama masonlar genelde laik, yurdunu seven, Atatürk ilkelerine bağlı, ülkenin bütünlüğüne sahip çıkan insanlardır. (Bu bilgileri verince benim mason olduğumu sanmayın. Kesinlikle değilim, hiçbir zaman olmadım.)

Masonluk, bir dernektir. Cemiyetler Kanunu uyarınca çalışır ve her açıdan bulunduğu ülkenin yasalarına tabidir.

Bizde şeriatçı kesim ve sağ iktidarlar, bir sürü abartılı ve yalan nedenler uydurarak masonlardan nefret eder”.

(Bu durumda Mustafa Kemal Atatürk de şeriatçı kesimden oluyor)
Mustafa Kemal: “Defolun gidin Yahudi uşakları! “


Atatürk’ün ardından 1948’lerde faaliyete geçerek 1950’lerde önündeki tüm engelleri aşan mason teşkilatları, Adnan Mendereslerin, Celal Bayarların, Süleyman Demirellerin özel çabalarıyla kurumsallaşmış, Anadolu’da mantar gibi çoğalmıştır. Şimdi de Tayyip Erdoğan’ın iktidarında açık açık propaganda yapabilir duruma gelmiştir.

Ormaniniz Yansin, Baska Nereler Kaldi!!!


Belgrad Ormanlarıni da peş keş cekti...

Babanin Mali Nasilsa, Yaptin Oldu!!!

Taksim'de yayalaştırma projesi, Haydarpaşa Garı'na otel izni, Göztepe parkına camii derken şimdi de Kemerburgaz'da, Belgrad Ormanları talan ediliyor. Ormanın hemen yanında tam 232 dönüm arazi Kasımpaşa Spor'a tahsis edildi. Arazideki ruhsatsız inşaat ve hafriyat çalışmaları, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına rağmen dudurulmadı. Kasımpaşa Spor'a ait binanın inşaatı ise, imar izini verilmediği halde, kısa sürede tamamlandı.


İstanbul'un Kemerburgaz ilçesinde izinsiz inşaat çalışmaları nedeniyle Belgrad ormanı talan ediliyor. Talana neden olan çalışmanın sahibi ise, Tayyip Erdoğan'ın yakın korumasında olan Kasımpaşa Spor Kulübü.
25 yıldır Kemerburgaz spor kulübünün kullandığı arazi, bakanlık kararıyla Erdoğan'a yakın isimlerin yönetiminde yer aldığı Kasımpaşa Spor kulübüne verildi. Sadece Kemerburgaz Spor kulübünün 32 dönümlük arazisi değil, Belgrad Ormanlarını da kapsayan 232 dönümlük bir alan Kasımpaşa Spor'a ayrıldı.

Kulüp derhal çalışmalara başladı. Belgrad Ormanlarında büyük bir ağaç kıyımı yaşandı. İmar izni olmayan alanda başlatılan çalışmalara, mahkeme dur dedi. Ancak kararı dinleyen olmadı.

YAŞ üyesi Orgeneral Nusret Taşdeler tutuklandı...


Parafımın bulunmadığı 'Bilgi Destek Planı' isimli sahte bir belge bulunmaktadır.




Mahkeme Heyeti, hakkında yakalama kararı bulunan YAŞ üyesi Orgenal Nusret Taşdeler'in "Silahlı örgüt üyesi olmak" ve "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçlarından tutuklanmasına karar verdi.

"HAKSIZ BİR SUÇLAMA İLE KARŞI KARŞIYAYIM"

Ergenekon Davası'nda video konferans yöntemiyle savunmasını yapan YAŞ üyesi Orgeneral Nusret Taşdeler iddianameyi eleştirerek, "Haksız bir suçlama ile karşı karşıyayım" dedi. İnternet siteleriyle yürütülen faaliyetin psikolojik harekat değil, bilgilendirme faaliyeti olduğunu vurgulayan Taşdeler, internet siteleriyle ilgili müteselsil (zincirleme) sorumluluğun sivil memurlar ve proje subayları ile yönetme ve denetleme görevi bulunan şube müdürlerinde olduğunu savundu.

Kurtaja Zorlanan Kadinlar...


Fakir kadınlar kürtaja zorlanıyor

Avrupa’da ekonomik krizle mücadele eden devlet yetkilileri tarafından gündeme getirilen radikal tasarruf tedbirleri tartışmalara neden oluyor.


Halk, yıllardır alışageldikleri sosyal hayatlarını altüst eden tasarruf tedbirleri yüzünden isyan edecek hale geldi. Üstelik bu durum sadece yunanistan için geçerli değil.
Krizden en az etkilenen ülkelerden biri olan Danimarka’da ekonomik durumu kötü olan kadınların, belediyelerin sosyal danışmanları tarafından kurtaj yapmaya zorlandığı ortaya çıktı.
Bu kadarına da pes, diyen Danimarkalılar, yetkililere ateş püskürüyor Avrupa Birligi'ne üye olduğu kendi para birimi olan kronu kullanan Danimarka, Euro krizinden en az etkilenen ülkelerden biri olarak biliniyor. Ancak bu başta hükümet olmak üzere çeşitli devlet yetkililerinin krizi öne sürerek radikal tasarruf tedbirlerini hayata geçirmesine engel olmuyor.
Danimarka Devlet Televizyonu DR'de yayınlanan bir habere göre; ülkenin farklı yerlerinde yer alan belediyelerin sosyal danışmanları fakir kadınları, doğacak çocukları çok masraflı olacağı için kürtaj yapmaya zorluyor.
Reddedenler ise; “Maddi durumun kötü, çocuğa bakamazsın bu durum da da Gençlik Dairesi çocuğuna el koyar” tehdidiyle sindiriliyor. 21 yaşındaki Simone Jørgensen, o kadınlardan biri. Geçtiğimiz yıl Eylül ayında hamile kalan Jørgensen, yaşadığı belediyenin sosyal danışmanı tarafından kürtaja zorlandığını söylüyor. DR’ye konuşan Jørgensen, “Hamile olduğumu öğrendikten bir süre sonra yaşadığım belediyenin sosyal danışmanıyla görüştüm. Bana maddi durumumum müsait olmadığını kürtaj yaptırmam gerektiğini söyledi. Karşı çıktığımda ise; cocuk doğarsa devlet ona el koyar ve onu bir daha göremezsin. O yüzden kızın sende kalsın istiyorsan kürtaj yaptır dedi." ifadelerini kullandı.

Pjak li Vatan Haininden, PKK’da eşcinsellik çok yaygın...



Tutuklu yargılanan PJAK'lı Hain, Ahmet Güreş'ten Itiraflar...

Erzurum 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklu yargılanan PKK’nın İran’daki kolu olan PJAK’lı Türk terörist Ahmet Güreş, bölücü örgüt içinde lezbiyen ve gay ilişkilerin yaygın olduğunu söyledi.

Ağrı’nın Doğubayazıt İlçesi’nde 23 Mayıs 2012’de gözaltına alınan ’Şexo Tercan’ kod adlı 41 yaşındaki Ahmet Güreş hakkında ’silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçlamasıyla 10 yıla kadar hapis cezası istemi ile Erzurum 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Türkiye’den İran’a 18 yıl önce gittiğini anlatan Ahmet Güreş, bir takside silah, bomba yakalatınca 5 yıl hapis yattığını ve cezasını çektikten sonra Gürbulak Sınır Kapısı’nda Türk makamlarına teslim edildiğini anlattı.

Mahkemede şok itiraflarda bulunan PJAK’lı terörist Ahmet Güreş"in Ağrı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde 25 Mayıs 2012 günü verdiği ifadesinde de ilginç itiraflarda bulunduğu ortaya çıktı. Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinden ilkokul mezunu Ahmet Güreş, askerlik çağı geldiğinde 1980 yılında Almanya’ya gittiğini söyledi. Almanya’dan Fransa’ya kaçak olarak gittiğini bildiren Güreş, iltica ederek bu ülkede kaldığını anlattı.

LEZBİYEN İLİŞKİLER YAYGIN


Ahmet Güneş, PKK içinde gay ilişkileri duyduğunu, ancak lezbiyen ilişkilerin daha fazla olduğunu söyledi. Örgütün lider kadrosunun kadınları taciz ettiğini, birçok kadının bu yüzden intihar ettiğini belirten Ahmet Güneş bu ilişkileri şöyle anlattı:

"Dicle Andok kod isimli Malatyalı örgüt mensubu, Xınere’de 2000’li yıllarda iki kadın militanı ’Botan’ kod adlı Nizamettin Taş ile ilişkiye girmesi için zorladı. Onlar da el bombasıyla aynı anda intihar etti. Apo, ’En çok ders okuyan ve güzel kızları severim’ derdi. Kadınlarla arası en iyi olan Murat Karayılan’dır. Şırnaklı ’Hatice’ kod adlı kadının Murat Karayılan tarafından sürekli ilişkiye zorlandığı, tacize uğradığı ve bundan dolayı örgütten kaçtığını biliyorum.

Şırnak'ta KCK operasyonu, Yilanlara Goz Actirmiyorlar...

Şırnak'ta PKK/KCK'nın gençlik yapılanmasına yönelik düzenlenen operasyonda 16 kişi gözaltına alındı.

Şırnak Valiliği, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın koordinesinde Emniyet Müdürlüğü tarafından PKK/KCK terör örgütünün şehir yapılanmalarının deşifre edilmesi için sürdürülen çalışmalarda; PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması olan Demokratik Yurtsever Gençlik Meclisi'ne (DYGM) yönelik il merkezi, Cizre ve İdil ilçelerinde operasyon yapıldığını açıkladı. Açıklamada, "İçerisinde örgütün propagandasını yaptıkları, örgüt adına kamu bina ve araçları ile güvenlik güçlerine yönelik silahlı, taşlı, molotoflu, havai fişekli ve patlayıcı madde ile saldırı düzenledikleri, bu saldırıları organize ettikleri ve bu saldırılarda kullanılacak malzemeleri temin ettikleri açık kimlik bilgileri tespit edilen şahıslara yönelik olarak eş zamanlı olarak gerçekleştirilen operasyonlar kapsamında il merkezi, Cizre ve İdil ilçelerinde 21 ayrı adreste yapılan aramalar neticesinde ilimiz merkezinde 9, Cizre'de 3, İdil'de 4 şahıs toplam 16 kişi yakalanarak gözaltına alınmışlardır" denildi

Apo Itinin hayali gercek oluyor AKP liler bayram ediyor... Turkce Konusmanin Yasaklanmasina Ne Kadar Kaldi?



Meclis Adalet Komisyonu’nda, anadilde savunmaya ilişkin tasarının görüşmesi yapılıyor. Anayasal Suc Isleniyor, Apo Itinin hayali gercek oluyor AKP liler bayram ediyor... 

Vatan Hainleri yakinda Turkce kaldirilsin diye taleb ederse sasirmayalim...Meclis Adalet Komisyonu’nda, anadilde savunmaya ilişkin tasarının görüşmelerine AKP ye karsi, CHP ve MHP’nin “Anayasaya aykırılık” iddiaları ve “resmi dil” tartışması damgasını vurdu.
Ahmet İyimaya başkanlığında toplanan Meclis Adalet Komisyonu’nda, Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı görüşülüyor.

Görüşmelerin başında CHP ve MHP milletvekilleri komisyonda yazılı basının yanı sıra kameramanların da bulunmasını talep etti ancak kabul edilmedi.


MHP İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu, tasarının Anayasaya aykırı olduğunu belirterek, anadilde savunma talebinin siyasi içerikli bir talep olduğunu söyledi.

CHP’li vekiller Dilek Akagün Yılmaz, Turgut Dibek, Bülent Tezcan ve Ali İhsan Köktürk imzasıyla verilen önergede de, tasarının anadilde savunma hakkına ilişkin birinci maddesinin Anayasaya aykırı olduğundan maddelerin müzakeresine geçilmeden reddedilmesi istendi. Önergede getirilen bu madde ile resmi dil Türkçenin yanında başkaca dillere de resmi dil statüsü tanınmakta ve yargının çok dilli hale getirilmeye çalışıldığı ifade edilerek, “Yapılmak istenen bir Anayasayı ihlal suçudur” denildi.

RESMİ DİL TARTIŞMASI 
Yasanin Bas Savunucusu Atalay

Görüşmeler sırasında CHP’li Binnaz Toprak da, “Resmi dil mi değişiyor burada ben anlayamadım” derken MHP’li Oktay Öztürk, “Evet ona giden yol konuluyor” diye yanıt verdi.

MHP’li vekiller Celal Adan, Oktay Öztürk ve Murat Başesgioğlu imzasıyla verilen önergede de, tasarının Anayasa’nın değiştirilemez 3. ve ilgili maddelerine aykırı olduğu iddia edilerek, tasarının Anayasaya aykırılık yönünden maddelerin müzakeresine geçmeden reddedilmesi talep edildi.
CHP ve MHP’li vekiller, komisyonda bilim adamları, öğretim üyeleri olmadığını belirterek itiraz ederken İyimaya, “Davette bulunduk” dedi.

CHP’li Süheyl Batum, anayasaya aykırılık konusunun tartışılmadan maddelere geçilemeyeceğini belirterek itirazda bulundu.
Anayasaya aykırılık tartışmalarına AK Parti Isparta Milletvekili Recep Özel de, “Yargılama dili Türkçe. Türkçe bilmeyen kişi mahkemeye geldiğinde eğer Türkçeyi bilmiyorsa ‘git sen Türkçeyi öğren de gel mi diyeceğiz” derken komisyon sıralarından gelen tepkilere de, “Tasarıyı biliyorum, hakaret etme” diye yanıt verdi.

CHP’li Dilek Akagün Yılmaz da, “Kürtçenin ikinci resmi dil olarak tanınması isteniyor, buna tamam diyorsunuz” diyerek tepki gösterdi.
Tasarının görüşmeleri komisyonda devam ediyor.

Bunlari Boyle Konusturan, Her Gecen Gun Acilarimizin, Sehitlerimizin Artmasina Sebeb olanlar UTANSIN...


Hasip Kaplan'dan dokunulmazlık resti

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ın İspanya gezisinden önce BDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları ile ilgili yaptığı açıklamaya, BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan yanıt verdi.

Vatan hainlerini hali kilim sererek karsilayanlar, her turlu talep dedikleri bolunme projelerini hayata gecirirken, su siralarda bile mecliste Kurtce Dili Resmi dil tartismalari yapilirken, Mardin'de sehitlerimize aglarken; Tabii ki bunlar istedikleri gibi konusur. Hainleri hak ettikleri gibi cezalandiramayan zihniyet var oldukca biz bunlari daha cok duyariz...

Ispanya Basbakanindan Komik Ovgu!!!


İspanya Başbakan'ından Türkiye'ye büyük övgü

Basın toplantısına ise İspanya Başbakan'ının Türk ekonomisini öven sözleri damgasını vurdu. İspanya Başbakan'ı Türk ekonomisi için "Biz Avrupa ülkeleri ve İspanya olarak kötü durumdayız. Keşke biz de aynı durumda olsak. Sayın Turk Basbakani ni  tebrik etmek kutlamak ve aynı şekilde devam etmesini söylemek istiyorum dedi. Ispanya Basbakani'nin ekonomiden ve gelismislikten ne kadar anladigi da belli oldu
İspanya Başbakan'ı Türkiye'nin AB üyelik süreci için ise "Türkiye üzerine düşen görevleri yerine getiriyorsa. Bunu sonuçlarına olumlu bir şekilde ulaşması gerekir." dedi.

Ispanya Ekonomisi

"Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’in ardından İspanya Euro kurtarma fonunun kapısını çalan dördüncü Euro Bölgesi ülkesi oldu.

Emlak krizinin vurduğu İspanyol bankalarına sermaye takviyesi için başvuran İspanya’ya ilk aşamada 100 milyar euroluk yardım sözü verildi. İspanya'nın kurtarma şemsiyesi altına girme kararı, bu konuda aylardır baskı yapan AB Komisyonu'nu, Almanya'yı ve malî piyasaları rahatlattı.
İspanya hükümetinin, borç krizindeki Euro Bölgesi ülkeleri için oluşturulan kurtarma şemsiyesinin altına girme kararı Avrupa'da rahatlama yarattı. Madrid hükümetinin cumartesi akşamı, Euro Bölgesi yetkilileriyle uzun süren telefon diplomasisinin ardından açıkladığı karar, malî piyasalardaki güvensizliğin bertaraf edilmesi yönünde doğru ve gerekli bir adım olarak görülüyor.

Ayrıca bağımsızlımsızlık ilan edeceği iddiaları ortaya atılan Katalonya ile ilgili konuşan İspanya Başbakan'ı "Katalonya İspanya hükümeti olarak şu anda yeni kurulacak hükümetle iş birliği yapmaya devam edecek. Bu son iki yıl içerisinde birbirimize destek olduk. İşbirliğimiz devam edecek. Hepimizin öncelik konusu ekonomik kriz. " dedi.            

Parasini Biz Veriyoruz Neden Tetigi Baskasinda?...

NATO Genel Sekreteri Ansers Fogh Rasmussen, "Türkiye'nin savunması için gerekirse daha ileri adımlar atmaktan çekinmeyiz. Patriotların komutası ise NATO'da olacak" dedi.


NATO'nun Türkiye'nin talebiyle ilgili kararı önümüzdeki günler içerisinde alacağını söyleyen Rasmussen, "Türkiye'nin savunması için gerekirse daha ileri adımlar atmaktan çekinmeyiz" dedi.

KARAR ÇABUK ÇIKACAK

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, "Ancak tabiki izlenmesi gereken bazı prosedürler var. İşin askeri bir yönü var. Uzmanlardan oluşan ekip şu anda Türk yetkililerle işbirliği içerisinde Türkiye'de keşif yapıyor.


 Patriot füzeleri nerelere yerleştirilecek, bunu tespit edecekler. Ayrıca Patirot operasyonlarını yürüten ABD, Hollanda ve Almanya'nın iç karar süreçleri var bu süreçlerin ardından NATO kararını verecek. Ancak, "Karar haftalar içerisinde değil, günler içerisinde alınacak" dedi

KOMUTA NATO’DA

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, patriotların komutası ile ilgili olarakta; "Patriot füzeleri NATO müttefikleri tarafından yerleştirilecek ve füzelerin komutası, NATO Komuta Kontrol Sistemi'nde olacak" dedi.

MALİYETLERİ TALEP EDEN ÜLKE KARŞILAYACAK

Rasmussen kurallar gereği sistemin maliyetinin, Patriotları talep eden ve füzeleri yerleştiren ülkeler tarafından karşılandığını ifade ederek, Patriot füze savunma sisteminin Türkiye'nin korunması için yeterli olacağına inandığını da dile getirdi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli,Ulkemiz kimyasal başlıklı füzelerin hedefinde midir? diye sordu.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Patriot füzelerinin Suriye sınırına yerleştirilecek olmasıyla ilgili hükümeti eleştirdi. 

Bahçeli, "İki haftalık süre içinde ne değişmiştir de Başbakan Erdoğan aniden Patriot füzeleri için NATO’ya müracaat etmiştir? Suriye’deki füze rampaları Türkiye’yi mi çevrilmiştir? Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün füzelerle ilgili endişesi haklı mı çıkmıştır?

Ülkemiz kimyasal başlıklı füzelerin hedefinde midir?" diye sordu.
Füzeyle ilgili ülkemize Rusya’dan anlamsız uyarı mesajları gelmesi, İran Meclis Başkanı’nın apar topar ülkemize gelerek rahatsızlıklarını Başbakan Erdoğan’a birinci elden iletmesi ve Aşura Günü’nde İsrail’i hedef alan açıklamaları şüphelerimizi artıran gelişmelerden bazılarıdır." dedi.
Irak merkezi yönetimi ile Peşmerge yönetimi arasında tırmanan gerginliğin savaş sınırına yaklaşmasını tasvip etmediklerini belirten Bahçeli, "Bizim için Irak’ın toprak bütünlüğü mutlaka korunmalı ve savunulmalıdır. Peşmerge ile Merkezi Yönetim’in Kerkük üzerinde paylaşım kavgası vermesi, aralarındaki hizbin yükselmesi Türkmen kardeşlerimizin varlığı ve birliği açısından sıkıntı ve endişe vericidir. Kerkük’teki Türkmen kardeşlerimizin malına, canına ve dokunulmaz haklarına zarar verebilecek her adım bizim nefret ve tepkimizle tanışacaktır." açıklamasında bulundu.

Almanya’da engellilerin çalıştıkları atölyede bugün öğle saatlerinde çıkan yangında en az 14 kişi hayatını kaybetti.


Almanya’da engellilerin çalıştıkları atölyede bugün öğle saatlerinde çıkan yangında en az 14 kişi hayatını kaybetti.

Almanya'nın güneybatısındaki Titisee-Neustadt Beldesi'nde engellilerin çalıştıkları atölyede öğle saatlerinde çıkan yangında en az 14 kişi hayatını kaybetti.
İtfaiyecilerin yangını söndürmek için saatlerdir çalıştığı atölye, Caritas adlı Katolik yardım kuruluşuna ait olduğu belirtilmekte.
Alman medyasında çıkan haberlere göre, atölyede yaklaşık 120 engelli kişi çalışıyordu. Yangının çıkış nedeni henüz öğrenilebilmiş değil.

26 Kasım 2012 Pazartesi

Bugun, Bu ay, nerede deprem oldu, Eyvah Sallaniyormuyuz diye merak edenlere uygun baglanti


Bugun,  Bu ay, nerede deprem oldu,  Eyvah Sallaniyormuyuz diye merak edenlere uygun baglanti. Cikacak haritada merak ettiginiz yerleri, kac siddetinde deprem oldugu, fay haritalarini gorebilirsiniz.

Çözüm ve açılım dehaları bunlar!..Iste O 22 Soru!!!

Silah bırakırlarsa örgüt yöneticileri başka ülkelere gidebilir.”
Hedefleri terör örgütüne silah bıraktırmakmış…
Çözüm ve açılım dehaları bunlar!..

Her an ve her daim şapkalarının içinde çeşit çeşit çözüm ve açılım hazır.Bu hokkabazlar, 2009’daki Habur rezaletinde de aynı palavraları satmışlar; “Eli silah tutmamış” (o nasıl oluyorsa) PKK’lılara af çıkarılacağını anlatıp, örgüt üst yöneticilerinin de İskandinav ülkelerine gönderileceğini ilan etmişlerdi.Plan aynı plan..
Ülkeyi yöneten Abdullah Öcalan’ın talimatları, farklılık yaratılarak birer birer yerine getiriliyor.
Birandgiller, psikolojik alt yapıyı hazırlayarak algıyı ve kabullenmeyi güçlendiriyorlar.. Tayyip Erdoğan, usta lider pozlarında “Kürt sorunu”nu çözüyor, Adalet Bakanı Sadullah Ergin de paket paket yasa tasarılarıyla PKK’ya genel affın, Öcalan’ın salıverilmesinin ve de bölünmenin bütün yasal zeminini hazırlıyor.
Bu arada; Leyla Zana ile çaak yapan “şeyini şey ettiğimin şeyi”nin söylem sözcüsü Bülent Arınç, kamuoyunu belden aşağı kavgalarla meşgul ediyor. Mezarından çıkarılan Turgut Özal’ın naaşından bulunan zehir sayıları ve çeşitleri sayesinde hepimiz birer adli tıp uzmanı olduk. Kenan Evren tiyatrosuna izlenme rekorları kırdırıldı.
Uzun süredir seyrettiğimiz diğer pembe dizilerle birlikte bu yoğunlukta bir şeyin daha farkına vardım; belirli bir zaman aralığıyla uygulamaya konulan bölünme projesinde bir sıkışıklık yaşıyorlar. Kafalarına inen beyzbol sopasının şiddeti arttırıldı herhalde..Yapı taşları eskisine oranla daha hızlı döşenmeye başlandı. Her sabah yeni bir uygulamayla uyanıyoruz. Önlerinde herhangi bir engel kalmadığı için denileni aynen yapıyorlar.

Mehmet Ali Birand, “PKK’ya genel af çıkarılsın, Öcalan serbest bırakılsın siyasete girsin” demiş.
Medyada -ben kendimi bildim bileli- en kıyak yerlerde köşe tutan veya tutturulan bu adamlar yeni bir şeyler mi söylüyorlar?..

Sen kim Kanuni Sultan Süleyman kim?


Vural: Sen kim Kanuni Sultan Süleyman kim?

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Erdoğan’ın Muhteşem Yüzyıl dizisine yönelik eleştirilerine tepki gösterdi. 

Vural; Kanuni Sultan Süleyman imparatorluğun sınırlarını 14.9 milyon kilometrekareye çıkarmıştı, sen dört parçalı Kürdistan için adımlar atıyorsun. Sen kim Kanuni Sultan Süleyman kim? O, ‘cihan devleti’ dedi, sen ‘BOP’ dedin. O Akdeniz’i Türk gölü yaptı, sen İsrail’in Akdeniz’de Türk vatandaşlarını öldürmesini engelleyemedin. Ya git kardeşim ya, ufak at civcivler yesin” diye konuştu.


Rice, Türkiye için de kehanetini açıkladı:


Rıce: Türkiye'deki Kürtlerin umudu bağımsız bir devlet kurmak

"Seçimler bitti, şimdi Amerika'nın hareket vaktidir". Büyük Ortadoğu Projesi'ni 2003'te genişleterek yeniden sahneye koyan Amerika'nın eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice Suriye için Obama'ya böyle çağrı yaptı. Rice, Türkiye için de kehanetini açıkladı: "Suriye'nin kuzeyindeki Kürt gruplar Türkiye'deki kardeşlerini de isyan başlatmaları için cesaretlendirebilir."

Bölünme Anayasası’nda başkanlık mesaisi başladı


Bölünme Anayasası’nda başkanlık mesaisi başladı, İmralı'nın işaretiyle AKP’yle BDP, Başkanlık önerisinde birleşti. Her iki parti de Yeni Anayasa'nın yürütme bölümüne Başkanlık sistemini önerdi. Yürütme bölümüne ilişkin önerilerin bu hafta içinde tamamlanması hedefleniyor.


 Bölünme anayasasında AKP’yle BDP başkanlık önerisinde birleşti. Her iki partide anayasanın yürütme bölümüyle ilgili Başkanlık sistemini önerdi.BDP’nin yıllardır dilinden düşürmediği Valiler seçimle gelsin önerisine Pakistan dönüşü Başbakan’dan da destek gelince, başkanlık pazarlıkları netleşti.
AKP, İmralı ve Oslo süreçleriyle yürüttüğü açılım pazarlıkları sonucu "Türk Tipi Başkanlık" modelinde karar kıldı.


TOKİ PKK'lılara villa yapsın


'TOKİ PKK'lılara villa yapsın'

Muharrem İnce: 'Abdullah Öcalan’ı İlker Başbuğ’un yerine Genelkurmay Başkanı yapsınlar.'

Başbakan Erdoğan’ın “Silah bırakan PKK’lılar yurtdışına gidebilir” açıklamasına tepki gösteren CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “PKK'lılara TOKİ villa yapsın, emekli maaşı bağlansın. Hatta Abdullah Öcalan’ı İlker Başbuğ’un yerine Genelkurmay Başkanı yapsınlar” dedi.

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, "1'nci Eğitim ve Kültür Festivali" kapsamında düzenlenen konferansa katıldı.

Konferans öncesinde gazetecilere açıklamada bulunan Muharrem İnce, Türkiye’nin dolu dizgin karanlığa sürüklendiğini öne sürdü.

İnce, şunları söyledi:

“Geleceğimiz, laiklik, mirasımız, ülkenin güvenliği, çıkarları, arazileri her şeyimiz tehlikede. Güvenliğimiz tehlikede derken boşuna söylemiyorum. Bu ülkenin generalleri içerde, gemi kullanacak amiralimiz yok bizim, hepsi hapiste.

Türkiye'de Ergenekon davasında 44 gizli tanık var. Bunların içinde 14 yaşında çocuğa tecavüz eden de var, Şemdin Sakık da var. Belki de bunlardan bir tanesi Abdullah Öcalan, bunu bilmiyoruz. Yani PKK'lı bir terörist gizli tanık, Genelkurmay Başkanı hapishanede tutuklu. Çocuklarımızın geleceğinden kaygı duyuyoruz."


'ÖCALAN'I GENELKURMAY BAŞKANI YAPSINLAR'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın “silah bırakan terör örgütü üyeleri başka bir ülkeye gidebilir” açıklamasını değerlendiren İnce, şöyle konuştu:

CHP yine çarşafa rozet taktı!


CHP yine çarşafa rozet taktı!



İzmir'in Buca İlçesi'nde 700 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen üye kayıt töreninde çarşaflı bir kadına 6 oklu rozeti takan CHP İzmir Millevtekili Hülya Güven, "Onu ilk gördüğümde gözlerinde endişe vardı. Biz CHP olarak herkese açığız. Kimseyi ötekileştirmiyoruz. Rozeti taktıktan sonra gözlerinin içinin güldüğünü gördüm. Bu da beni mutlu etti" dedi.

CHP İstanbul'dan sonra İzmir'de de kara çarşaflı kişilere rozet taktı. CHP Genel Başkan Yardımcıları Adnan Keskin, Gürsel Tekin ve CHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil'in yanı sıra milletvekilleri, il ve ilçe yöneticilerinin katıldığı Buca Şirinyer Düğün Salonu'nda gerçekleştirilen toplu üye kayıt töreninde CHP İzmir Milletvekili Hülya Güven, kara çarşaflı bir kadına rozet taktı. Güven, çarşafa rozet takmasıyla ilgili olarak şunları söyledi:
"Onu ilk gördüğümde gözlerinde endişe vardı. Biz CHP olarak herkese açığız. Kimseyi ötekileştirmiyoruz. Rozeti taktıktan sonra gözlerinin içinin güldüğünü gördüm. Bu da beni mutlu etti. Siyasi bir amaç için kullanılmıyorsa, istismar edilmiyorsa bizim başörtüsü sorunumuz yok. Çarşafa ise yıllardır süren bir alışkanlığımız gibi bakıyorum. Bizim için sorun değil bunlar. Önemli olan ülkemizin hak ettiği yere gelmesi. Bunun partimiz için sıkıntı yaratacağını sanmıyorum."

Fethullah, Erdoğan'a meydan okudu


Fethullah, Erdoğan'a meydan okudu

Fettullah Gülen, dershanelerin kapatılmasıyla ilgili açıklama sonrası ilk kez konuştu.


 Fethullah Gülen, resmi internet sitesi herkul.org’da “Bamteli” başlığıyla yayınlanan sohbetinde cemaatin bundan sonra nasıl bir yol izlemesi gerektiğini anlattı.

İşte Gülen'in o çok tartışılacak açıklaması:

"Hareketi, hamleyi, gayreti durdurmadan, Allah'ın izni ve inâyetiyle alternatif yollar, yöntemler oluşturarak yola devam etmeli.. Onlarla uğraşmaya kalkarsanız, bir yerde takılır kalırsınız.. Zamanı israf etmiş olursunuz. Hiç uğraşmadan, alternatif yollar ve yöntemler oluşturarak yolunuza devam edeceksiniz. Evinizi kapattıkları zaman yurt açacaksınız. Yurtlarınızı kapattıkları zaman ev yapacaksınız. Okulunuzu kapattıkları zaman üniversite yapacaksınız. Üniversitenizi kapattıkları zaman on tane okul açacaksınız. Hiç durmadan yürüyeceksiniz. Hafizanallah, durup başkalarıyla meşgul olmaya kalktığınız zaman, zamanı beyhude kullanmış, israf etmiş olursunuz. Zamanı israf etmenin hesabını da Allah sorar.

Allah onlara da soracak; beni alâkadâr etmez o. Elimden gelirse, onların da zamanı israf etmemeleri istikâmetinde, kavl-i leyyin ile ifade ederim. Fakat yine de sözüm, düşüncem, tavrım tepkiye sebebiyet veriyorsa, yutkunur dururum

Erdoğan Bakanıyla çelişti!


Erdoğan Bakanıyla çelişti

Erdoğan dershanelerin kaldırılacağını kesin bir dille ifade ederken, Eğitim Bakanı, Başbakan'dan uzak ifadeler kullandı.
Şanlıurfa'da konuşan Bakan Dinçer şu anda eğitim sisteminin en etkin kurumu olan dershanelerin kapatilmasi konusunda kesin kararın verilmediğini ifade etti

Devletin en çok zarar eden kurumu BOTAŞ..


Devletin en çok zarar eden kurumları

 Geçen sene Hazine Müsteşarlığı portföyünde bulunan 19 Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) arasında en yüksek karı 1 milyar 792 milyon lira ile Türkiye Petrolleri AO (TPAO), en büyük zararı Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ) açıkladı.


EN ÇOK ZARAR EDEN KURUMLAR
Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, Müsteşarlık portföyünde bulunan 19 KİT'in kar ve zarar rakamları şöyle:

BOTAŞ Zarar : 1 Milyar 342,5 milyon lira
TCDD Zarar: 733,3 Milyon Lira
TETAŞ Zarar: 463,2 Milyon Lira
TTK Zarar: 460,1 Milyon Lira
ÇAYKUR Zarar: 74,6 Milyon Lira
EBK Zarar: 48,9 Milyon Lira
TEMSAN Zarar: -26,2 Milyon Lira

KAR EDEN KURUMLAR

TİGEM Kâr: 30,1 Milyon Lira
TMO Kâr: 44,3 Milyon Lira
DMO Kar: 112,9 Milyon Lira
KEGM Kar: 151,2 Milyon Lira
MKEK Kar: 165,0 Milyon Lira
PTT Kar: 174,0 Milyon Lira
TEİAŞ Kâr 311,2 Milyon Lira
TKİ Kâr: 513,8 Milyon Lira
DHMİ Kar: 811,1 Milyon Lira
ETİ MADEN Kâr: 841,5 Milyon Lira
EÜAŞ Kâr 1 Milyar 555,2 Milyon Lira
TPAO Kar: 1 Milyar 792,8 Milyon Lira

MHP'den "Ortadoğu'da Neler Oluyor" Konferansı


MHP'den "Ortadoğu'da Neler Oluyor" Konferansı

MHP Safranbolu İlçe Başkanlığı tarafından "Ortadoğu'da Neler Oluyor" konulu konferans düzenlendi.


MHP Safranbolu İlçe Başkanlığı tarafından "Ortadoğu'da Neler Oluyor" konulu konferans düzenlendi.
Safranbolu Sunal Tülbentçi Öğretmen Evin'de düzenlenen konferansa MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel, Kayseri Milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halacoglu MHP Karabuk İl başkanı Metin Demirel, Safranbolu ilçe başkanı Ahmet Savaş ile çok sayıda davetli katıldı.
Konferansın konuşmacılığını yapan ve uzun yıllar Türk Tarih Kurumu başkanlığı yapmış olan tarihçi Prof. Dr. Halaçoğlu konferansta Ortadoğu'da tarihten bu güne kadar yaşanan süreci anlattı.
Halaçoğlu konuşmasında, "Batılı Devletlerin Kürdistan Devletinin sınırlarını çizdikleri harita daha Lozan Antlaşmasında vardı. O zaman bu haritayı kabul ettiremeyen batılı devletler yıllardır amaçlarına ulaşmak için çeşitli yollar denemişlerdir. Bugün Barzani'nin dünyaya açıkladığı Kürdistan haritası 1918'de önümüze koyulan harita ile birebir eşdeğerdedir. Sizce batılı devletlerin Barzani'yi bu derece ön plana çıkarmalarının nedeni nedir? Dünyada nükleer enerji merkezleri bulunmaktadır. Ancak hiçbir islam ülkesinde nükleer enerji merkezi bulunmamaktadır. İslam dünyasının bayrağını taşıyabilecek tek ülke Türklerdir. Tarihte de bu böle olmuştur. İslamın yayılmasında ve Haçlı Seferleri ile mücadele eden devletler hep Türklerdir. Bir çağı açıp öteki çağı kapatan Fatin Sultan Mehmet  gibi kahramanları olan Türk devleti İslam Dünyasının da lideri olabilecek tek devlettir" dedi.

Hayatinizda birkez olsun dogru bir sey yapin, Bir açılım halk icin yapin; dokunulmazlıkları kaldırın, Ayasofya'yı bir cuma namazına açın, idamı yeniden çıkartın ve yıllardır beslediğimiz apoyu ARTIK ASIN

Hayatinizda birkez olsun dogru bir sey yapin, Bir açılım halk icin yapin; dokunulmazlıkları kaldırın, Ayasofya'yı bir cuma namazına açın, idamı yeniden çıkartın ve yıllardır beslediğimiz apoyu ARTIK ASIN...



 Antalya'da dinler yuvası açıldı. Sümela manastırı onlarca yıldan sonra ayine açıldı. İstanbul'da cami yıkıldı aynı ay içerisinde Van'da kilise açıldı ve acıdır bir tek yayın organı bunu duyurmadı, yayınlamadı. 
Dinler arası diyalog diye bir kılıf uydurular, Ilımlı İslam diye bir kulp taktılar bu milleti uyuttular. Manevi değerlerimiz böylesi ihaneti haketmişmiydi?
Sonra pkklılara sarıldılar, bir açıldılar pir açıldılar. Habur, rezaletini hepimiz izledik . 90'lı yıllarda üç tane özel harekat polisimiz yüzlerce eylemcinin canını okurken gel gör ki emniyet amirlerimiz o köpeklerden tokat yer oldular. Avrupa Birliğine gireceğiz diye anayamızdan 301. Madde değiştirildi. Şehitin adı kelle, bebek katili apo sayın diye nam aldı. Irak'ta askerimizin başına çuval geçirildi Başbakanımız çıktı; ''Amerikan askerlerinin eve dönmeleri için dua ediyorum.'' Dedi. Birde göğsünü gere gere BOP eşbaşkanıyım demez mi? Zannedersin ki BOP, Türk-İslam Birliği! İsrail ile Amerka'nın ortak projesi halbu ki..
İsrail ile aramız çok bozuk ey ahali, Ticari anlaşmalarımızın çoğu yine İsrail ile. CIA, Mossad üs kurdu Türkiye'ye. Peki Doğu Türkistan ne alemde? Yıllardır orda katliam yapılmakta, doğmamış bebekler Çinlerin yemek masasında. Bir kişi çok iyi bilir o kanlı toprakları. Beşir Atalay, Doğu Türkistan'ı unutmadı; ''Doğu Türkistan Çin'in bir parçasıdır.'' Diyerek hatırladı. ABD, Çin, İsrail ile yaptığımız ticari anlaşmaların haddi hesabı yok. Durmak yok Ticari anlaşmalara devam... O başımıza geçen çuval, Filistine sıkılan kurşun, Doğu Türkistan'a sıkılan kurşun hepsi bizim, kuruşuna kadar misliyle ödedik.

Okur Mektubu...